
Bu mektuplarda, “bolca umut vardır”. Tahliyeye dair, affa dair. Sıkıntı da vardır mektuplarda. Utanç da vardır…
Ne zaman mektuplar üzerine bir yazı, bir kitap okusam aklıma gelen ilk sözcükler: sevgi, özen, sabır ve emektir. Mektubu yazacağınız kişiyi düşünüyorsunuz, hatta onun seveceği bir kâğıdı seçiyorsunuz ve oturuyorsunuz masanın başına ve düşünerek kelime kelime, özenerek yazıyorsunuz. Sonra zarflayıp postaya veriyorsunuz ve büyük bir heyecanla da gelecek olan cevabı bekliyorsunuz. Hayatın kendisi, hayatın içinden.
Hiç düşündünüz mü en son mektubu kime ve ne zaman, nerede yazdınız? Tarihini bile hatırlamakta güçlük çekilebilir. Hele gençlere böyle bir soru soramazsınız, çünkü onlar nerede ise kalemsiz ve kâğıtsız bir kuşaktır yazma eylemi açısından.
Hele bir de zindanda iseniz, özgürlüğünüz kısıtlı ise…
Kâğıdınız, kaleminiz sınırlı ise… Yazdıklarınızı, yazdığınız kişiden önce başkaları okuyacaksa… Bir düşünün bakalım…
Efendim bu hafta okuduğum kitap, Kemal Tahir’in Piraye’ye yazdığı mektuplar üzerine. Bu kitapta, Kemal Tahir’in “Piraye Koleksiyonu” nda bulunmuş Mart 1940 – Mayıs 1945 yılları arasında Piraye’ye yazdığı 15 mektup ile Nâzım Hikmet’e, ortak dostları dönemin Tan Gazetesi röportaj yazarı Naci Sadullah’a yazdığı 5 mektubun yanı sıra, döneme ait kimi ilk kez yayınlanan Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın da olduğu 16 fotoğraf ve Nâzım Hikmet’in yaptığı 7 resim de yer almaktadır.
Bu şahane kitabın mutfağında; “Piraye Koleksiyonu Çalışma Grubu” var: Erden Akbulut, Yeşim Bilge, Handan Durgut, Mehmet Ulusel. İğne ile kuyu kazarcasına, bir derviş sabrı ile çalışılarak usta işi bir kitap çıkmış ortaya. Koleksiyonda Nâzım’ın yazdığı 583 mektup ile Kemal Tahir’in yazdığı 15 mektup var.
Kitabın ‘Sunu’ ve ‘Giriş’ kısımlarında dönemin ön tarihi, kişiler hakkında yeterince bilgi sahibi olmak mümkün. Bu yirmi yedi sayfadan kimi başlıklar: Hatice Zekiye Pirayende ya da sadece Piraye; Piraye ile Nâzım; “Onun İçinde Üç Ayrı Kadın Var, Nasıl Üç İsmi Varsa”; Kemal Tahir ve Piraye ile Nâzım; Nâzım ve Kemal Tahir 1938 Temmuz’unda Aynı Gemidedir; Piraye Çankırı’da; Neler Vardır Bu Mektuplarda? ve Son Mektup…
Kemal Tahir’in mektupları genellikle şöyle başlıyor; Sevgili hemşirem, sevgili yengem, Sevgili Piraye, Nâazım Hikmet’in sevgili kadını.
Neler var bu mektuplarda?
Bu mektuplarda, “bolca umut vardır”. Tahliyeye dair, affa dair. Sıkıntı da vardır mektuplarda. Utanç da vardır. Mesela; “Dünyanın namuslu insanları sevindirip namussuzları korkudan ölecek hale getirmek için gırtlağına kadar kana gömülerek arslan gibi boğuştuğu bu devirde buradaki rahatımdan utandığım bile oluyor”.
Hasretlik te var mektuplarda. Ve birde dert var; “pozometre derdi”. Kitabı okuyunca öğreneceğiniz…
![]()
|
- Ülkenin Yaratıcı Güçleri Mühendisler: Fırtınadaki Arı - 1 Mart 2020
- Ayaküstü İzmir Lezzetleri - 9 Ağustos 2018
- Su’yu Okumak - 2 Ağustos 2018