Kent ve Toplumsal Cinsiyet isimli kitabın temel amacı kent ve toplumsal cinsiyet çalışmaları kavramlarını sistematik şekilde bir arada ele almak ve bu iki alanın birbirinden hiç bağımsız olmadığını kanıtlamak.
“Kent ve Toplumsal Cinsiyet”, Helen Jarvis, Paula Kanter ve Jonathan Cloke’un kaleminden çıkmış bir eser. Helen Jarvis, İngiltere’de Newcastle Üniversitesi Beşeri Coğrafya bölümünde çalışmalarına devam etmekte. Kent konusu üzerine yazdığı birçok kitap mevcut. Paula Kanter Afganistan Araştırma ve Değerlendirme Birimi’nin müdürüdür ve geçmişte East Anglia Üniversitesi’nde Toplumsal Kalkınma Bölümü’nde öğretim üyeliğinde bulunmuş. Yaptığı araştırmalarda Güney Asya bölgesiyle birlikte, kentsel geçim ve korunmasızlık, kayıtdışı istihdam ve toplumsal cinsiyet ilişkileri odak noktalarıdır. Kitabın bir diğer yazarı Jonathan Cloke ise Loughborough Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nde bulunan Küresel ve Dünya Kentleri Grubu’nda araştırma görevlisi. Araştırmalarının arasında mikro kredi ve yolsuzluk konuları vardır. Bunların yanı sıra Latin Amerika’nın büyük kentlerinde formel kredilerin yaygınlaşması konusunda araştırmalar da yapmaktadır. Kitabı İngilizceden çevirine Yıldız Temurtürkan ise birçok kitap çevirisi var ve aynı zamanda Dünya Kadın Yürüyüşü üyesi.
Kitabın temel amacı kent ve toplumsal cinsiyet çalışmaları kavramlarını sistematik şekilde bir arada ele almak ve bu iki alanın birbirinden hiç bağımsız olmadığını kanıtlamak. Bu savlarını kanıtlamaya çalışırken hem çeşitli konulara feminist bakış açısıyla bir eleştiri getiriyor hem de bu konulara çözüm olarak toplumsal cinsiyet temelli bakış açıları sunuyor. Kitap toplamda 3 kısım ve 10 bölümden oluşuyor. Her bölümde çeşitli örnekolay incelemeleriyle okuyucuya konuyu örneklerle hazmettirmeye çalışıyorlar ve aynı zamanda okumalar içerisinde küçük öğrenme kutuları yer alıyor. Kitapta birçok kavram geçmesine rağmen, öğrencilerin de okumakta bir sıkıntı çekmeyeceği bir dille yazılmış. Kitap boyunca kullanılan her kavramın tek tek açıklaması yapılmış. Her bölümün sonunda da konuyu daha iyi şekilde kavratmak için bir öğrenme etkinliği mevcut bulunuyor ve öğrendiklerinizi bu şekilde daha açık görebiliyor, çevrenize daha eleştirel yaklaşmaya başlıyorsunuz. Bunların yanı sıra, kitapta birçok konu işlenmesinden dolayı her konuya derinlemesine girmeleri mümkün olmadığından, her bölümün sonunda okuyucuya konuyla alakalı ek okumalar veriliyor.
Kitabı bitirdiğinizde, fark ediyorsunuz ki kente dair her öğede bir toplumsal cinsiyet alt yapısı var. Kitapta çeşitli feminist teorilere yer veriliyor ve toplumsal cinsiyete dayalı kentlerin nasıl kurulabileceğine dair temeller sunuluyor. Gündelik hayatın altyapılarının ne kadar da cinsiyet eşitsizliği temelli olduğu gözümüze çarpıyor. Bu durumu daha iyi anlamamız için de Hindistan örneği veriliyor. Hala temiz su ve sağlık hizmetlerinin son derece yetersiz olduğu Hindistan’da tuvalet ihtiyacı sokaklarda gideriliyor ve her an taciz edilme tehlikesiyle karşı karşıya olan kadınlar, kendilerinin ve çocuklarının güvenliği için tuvalete sadece belirli vakitlerde gidebiliyorlar. Kent konusunda elbette göç ve mobilite faktörleri de önemli bir yer tutuyor. Bu kısımda da otomobilleşme söyleminin örnekleri sunuluyor. Kadınların araba sürmesi önündeki engellerin artık azaldığı ortada, ancak birçok açıdan kadınlar önündeki engeller, araba satıcılarının kadınlara son derece yabancı olması gibi engeller, hala sürmekte. Kitabı okudukça bu verilen iki örnek dışında da birçok örnekle karşılacaksınız ve günlük hayatta yaşadığınız birçok olaya artık toplumsal cinsiyet perspektifinden bakmaya başlayacaksınız. Çünkü tahmin edemeyeceğiniz kadar çok durumun altında bu yatıyor.
Kitabın son bölümünde yazarlar ‘’Bu kitap boyunca tanımladığımız engelleri ve haksızlıkları kaldıracak bir plan veya teknik bir çözüm oldığuna dair pek az inancımız var.’’ diyerek konuya biraz olumsuz yaklaştıklarını yansıtıyor olsalar da, sonrasında ‘’Bu, toplumsal açıdan ilerici bir dönüşüm adına seferber olma potansiyeline inanmadığımız anlamına gelmiyor.’’ diyorlar. Tam olarak da bu kitabı yazarak, bizleri de bu mücadelenin içine katmak istiyorlar.
|
FACEBOOK YORUMLARI