![](https://kitapeki.com/wp-content/uploads/2018/06/19062018-mesrutiyet-kiraathanesi.png)
Millet kıraathanelerinden (projesinden) önce de kıraathaneler vardı elbet, hatta Rıfat Ilgaz’ın da bir romanına isim olmuştur: Meşrutiyet Kıraathanesi; yeni baskısı Geçmişe Mazi ismiyle yayımlanmaktadır.
Kıraat okuma demektir… Buradan yola çıkarsak kıraathanenin nasıl bir yer olacağını tahmin edebilirsiniz.
Millet kıraathanelerinden (projesinden) önce de kıraathaneler vardı elbet, hatta Rıfat Ilgaz’ın da bir romanına isim olmuştur: Meşrutiyet Kıraathanesi; yeni baskısı Geçmişe Mazi ismiyle yayımlanmaktadır.
Kitapta, dönemin siyasi ve kültürel ortamı, Meşrutiyet Kıraathanesi’nin müdavimleri olan emeklilerin hikayeleriyle anlatılmaktadır..
İşte, olması gereken ikinci husus müdavimler emeklilerdir, gençler değil.
Meşrutiyet Kıraathanesi’nde kek olmasa da çay-tavla da vardır ama şarap-rakı da vardır akşamları… Kitaptan:
– Hey, Niyazi, at şunları dışarı be! Onları mı dinliyeceğiz! Burası Dingo’nun ahırı değil, Meşrutiyet Kıraathanesi… Efendiler gelir buraya… Kendini bilenler gelir!
İki tavlacı çoktan kapışmışlardı. Tavla bir yana gitmişti, pullar bir yana… Takmaz Niyazi, tam sekizinci bardaktaydı, yani en güçlü zamanı. Her ikisini de tuttuğu gibi attı dışarı. Hıncını şöylece boşaltıverdi arkalarından: “Boyunbağlarınızdan utanın! Efendi olacaksınız beeee!”
Emekliler biraraya gelince ne konuşurlar, elbette ki en çok siyaset konuşulur. Günümüzde ne konuşulmasına izin verilecek? İşte devlet eleştirisi, kitaptan:
Öğretmen emeklisi: “Hiç üzme tatlı canını” dedi. “Fırıncılar Derneği Başkanı bu işi kökünden kesip atacakmış. Bundan sonra sen sağ, ben selamet!”
“Nasıl kesip atacakmış kökünden?”
“Nasıl mı? Eğer Belediye istedikleri zammı kabul etmezse, ekmek çıkarmayacaklarmış. Çekeceklermiş fırınların kepenklerini!”
Jandarma komutanının tepesi atmıştı:
“Ne!” dedi, “Bunlar hükümetle oyun mu oynuyorlar!”
“Onun gibi bir şey!”
Defterdar emeklisi: “Belediye başkanının beyanatı var gazetede!” dedi. Komutan, kendine bir destek olur diye sordu:
“Ne demiş Başkan?”
“Kızdırmasın bu fırıncılar beni, demiş, bütün işletmeleri alırım elime, şakır şakır ekmek çıkarır, ucuz ucuz veririm İstanbullulara!”
“Hem de yapar bu adam! Hükümetle oyun oynanmaz! Aşkolsun Başkan’a!”
Hurşit Bey’in kaşları çatıldı:
“Aman ne yapıyorsun sen, Barlas’cığım. Özel sektörü bir ürküttün mü, halimiz dumandır. Başta gelen politikamız, özel sektörü ürkütmemek… Özel sektör dediğin bir salyangoza benzer. Bir ürktü mü, girer kabuğuna, kendi kapısını, kendi ifrazatiyle mühürler. Kulağının dibinde gümbür gümbür davul çalsan, başını çıkarıp bakmaz bile.”
Kitabın imzalandığı Haydar, o günlerin meşhur Polis Haydar’ı (Haydar Saka) olmalı.. Demirtaş Ceyhun anlatmıştı Polis Haydar’ı zamanında, herkes polis olduğunu biliyormuş ama uzaktan takip etmesi yerine masalarına alıyorlarmış.
Not: İmzalı kitabını, katkı olarak veren Turcalibris Kitabevi’ne teşekkür ederim.
![]() |
![]() |
- Hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten. - 24 Şubat 2019
- Yeni bir yıl, yeni umutlar demektir - 3 Ocak 2019
- Şair Refik Durbaş aramızdan ayrıldı. - 2 Aralık 2018
FACEBOOK YORUMLARI