Kitaplarla dolu bir hayalin bedeli

En son ne zaman hayalleriniz uğruna büyük bir risk aldınız? Peki, aldığınız bu riske değdi mi? Yoksa sonuca odaklanmadan, sadece risk almak ve hayalinizin peşinden koşmak, yeterli mi sizin için? Siz bu sorulara cevap arayadurun, biz sizi bir kadınla tanıştıralım. Tüm ailesini hayallerinin peşinden sürükleyen cesur bir kadınla…

Hali vakti yerinde bir edebiyat eleştirmenisiniz. Yarı zamanlı işiniz, hem kendiniz hem de ailenize zaman ayırmanıza olanak tanıyor. Büyük bir şehirde, nazik komşularla çevrili güzel bir evde yaşıyorsunuz. Evlisiniz. Eşiniz yaşadığınız ülkedeki en büyük yayınevlerinden birinde dolgun bir maaşla çalışıyor. İkiniz de sevdiğiniz işi yapıyorsunuz. İki de çocuğunuz var. On altı yaşındaki oğlunuz ilk aşkını bulmuş, arkadaş çevresine ve okuluna alışmış, küçük kızınızsa yaşadığınız şehrin iyi kreşlerinden birine gidiyor. Her şey yolunda gözüküyor. Peki, tüm kariyerinizi bir kenara itip gelebilecek bütün eleştirilere göğüs gererek kurulu düzeninizi değiştirir miydiniz? Hem de kitaplarla dolu bir hayal uğruna…

Yazar Petra Hartlieb, “evet” diyor. Eşi Oliver’la Hamburg’daki kurulu düzenlerini arkalarında bırakarak Viyana’daki batık bir kitabevini satın alıyorlar. Kafalarını sokacak bir evleri bile olmadan gözlerini karartıp yola çıkıyorlar. Satın aldıkları kitabevi adeta dökülüyor; 80’li yıllardan kalma. Bu kaçış, romantik bir macera gibi gözükse de tüm aile adına alınan büyük bir risk aynı zamanda. Üstelik birikmiş bir paraları da yok; masrafları borçlanarak karşılıyorlar. Her şey yeni hayat, yeni bir heyecan uğruna; eski dükkânın yenilenme süreci, aslında hayatlarını tazelemek gibi. Çıkarıp atılan eski eşyalar monoton bir yaşama, yeni ışıklandırma umutsuzluklara, yeni bandanaysa geçmişin hayal kırıklıklarına çekilen bir sünger adeta.

Gerçek bir hayat öyküsü

İnsanın idealleri uğruna nelerden vazgeçebileceğinin, konforlu bir yaşantıdan uzaklaşıp nelere katlanabileceğinin, alınan risklerin, yeni bir hayatın bir insanı nasıl değiştirebileceğinin ve aile ilişkinizin olumlu/olumsuz nasıl etkilenebileceğinin, bir amaç uğruna bir araya gelen insanların ve yıllar süren dayanışmanın etrafında şekilleniyor bu hikâye.

Yazarın heyecanı sayfalara yansırken içten bir şekilde anlatıyor yaşadıklarını; küçük bir kitapçı ne gibi zorluklar yaşar, Amazon gibi alışveriş siteleri yerel kitapçılar üzerinde nasıl baskı yaratır, müşteri-okurlarla kurulan ilişkilerdeki incelikler nelerdir ve karşılaşılan zorlukların üstesinden nasıl gelinir? Bu ve bunun gibi birçok soruya cevaplar buluyoruz. Kitapta, “hayalinizdeki kitabevini” açsanız başınıza gelebileceklerin yanı sıra bir nevi tavsiyeler de yer alıyor. Yanlış anlaşılmasın, bahsettiğim bir kontrol listesi ya da “bir kitabevi nasıl yönetilir?” gibi sıkıcı ve teorik bir yol haritası değil. Bilakis böyle bir düşünceniz varsa bir de yaşayandan dinleyin tadında samimi bir anlatı. İnternette “Hartliebs Bücher” diye arattığınızda bu samimiyeti daha iyi anlıyorsunuz. Bu da kitapta benimsenen üslup ve karakterlerin oluşturulması gibi teknik detaylardan ziyade hikâyenin özüne odaklanmanıza neden oluyor.

Hayallerin peşinden koşan kadın: Petra Hartlieb

Kitabı okurken kendimizi hep şu soruyu sorarken buluyoruz: Tüm bu riske değer mi? Petra Hartlieb’in gerçek yaşam öyküsü niteliğindeki bu hikâye, bu soruya bir cevap niteliğinde. Onun kitapla iç içe olmaktan mutluluk duyması ve adeta bu şekilde var olduğunu hissetmesi, bu soruyu net bir şekilde cevaplıyor aslında: “Kitabın değerlendirildiği her aşamaya katılmak bana çok eğlenceli geliyor: Yazmak, alışveriş yapmak, paketi açmak, ortalığı toplamak, parayı tahsil etmek, imzalamak, hediye olarak paketlemek. Bu gibi şeylerin hepsini işte.” (s.176) Yazarın edebiyatın içinden gelmesi de bu tutkusunu katmerlendiriyor. Çünkü bu kitabevi işine girmeden önce basın mensubu ve edebiyat eleştirmeni kimliğiyle tanınan bir isimdi Hartlieb.

Çevirisini Sevgi Tuncay‘ın yaptığı Hayallerimin Kitapçısı’nda, yazar Petra Haetlieb‘in dilini (özellikle ilk başlarda) yadırgamanız mümkün. Zaman kiplerindeki tutarsızlık, bunun en büyük sebebi. Bu durumun, yer yer akıcılıkta sorun yarattığını söylemek mümkün. Ancak hikâyenin özüne odaklandığınızda bu bir sorun olmaktan çıkıyor ve kendinizi bir anda kitabın sonunda buluyorsunuz. İşte o sona gelince Hartlieb’in yaşanmış ve ilham veren hikayesini “dinlemiş” olmaktan mutluluk duyuyorsunuz.

Hayallerimin Kitapçısı, kadınların isterlerse hayatta neler başarabileceğini gösteren, teşvik edici bir kitap; kadın cesaretine övgü niteliğinde. Eğer gerçekten istiyorsanız hayallerinizi gerçekleştirmenin (çalışma ve dayanışmayla) mümkün olduğunu bu kitapla bir kere daha fark ediyorsunuz. Gelgelelim, Petra Hartlieb’in diğer kitaplarını okumak için heyecanlandığımı söyleyemem ama bu hikâye, içimdeki bir tele dokunuyor. O tel, her şeyi bırakıp yeni bir hayata sürüklenmenin, hayallerinin peşinde koşmanın kötü bir şey olmadığını söylüyor. Sonuçtahayat risk almaya ve yeni maceralara yelken açmaya değer.

Bir cümle:

Gayet iyi bilinir ki silaha kızılmaz, onunla ateş edene kızılır, tehlikeli olan köpek değil, ona saldırganlığı öğreten sahibidir.” (s.144)

  • Hayallerimin Kitapçısı
  • Yazar: Petra Hartlieb
  • Çeviri: Sevgi Tuncay
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: 2015
  • Sayfa Sayısı: 224 Sayfa
  • Yayınevi: Timaş Yayınları

 

Okuma önerisi!

Tavşan Yılı – Arto Paasilinna

Batuhan Sarıcan’ın incelemesi; ‘Küçük’ Bir Yere Kaçışın Hikayesi: Tavşan Yılı
yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ

Cenk Pamay tarafından Türkçeleştirilen, Domingo etiketiyle raflardaki yerini alan Tavşan Yılı Türkiye’deki okurun karşısına yeni bir çeviriyle çıkmış olsa da yeni yazılmış bir kitap değil.

Batuhan Sarıcan
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Kadınlar Vardır

Read Next

Yordam Kitap’tan Ağustos’ta üç yeni kitap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *