
Yoğun bir kuşatma altındayız. Savaşların, katliamların, darbelerin, suikastların, ayaklanmalar ve devrimlerin topraklarındayız; Ortadoğu’dayız, buradayız. Yazgımız/kaderimiz/şansımız yaşadığımız coğrafya tarafından belirlenmiş barut ve kan kokuları arasında yaşayan güzel insanlarız. Pencerelerinin devamlı güneşe baktığı ama tüm binanın pis suyunun dairemize aktığı dünyanın bodrum katındayız, Ortadoğu’dayız. Burada yaşayacak, burada yaşlanacağız ve bir zamanların masal diyarını tekrar kuracağız ama bir sorunumuz var ki büyük, önce saldırının nereden, nasıl ve niçin geldiğini anlayıp kuşatmayı yarmalıyız. Hazırlananın, bilinçlenin, savaştayız ve başlıyoruz.
‘iktisadi-Siyasi-Toplumsal-Tarihsel dinamik sürecinin üretim güçlerini denetleyerek, toplumsal üretim araçlarını özel mülkiyetinde tutan egemen sınıflar; ‘’tarih’’ boyunca ezdikleri ve sömürdükleri – kitlesel veya toplumsal’ emek-gücü sahibi sınıfların ‘’başkaldırı’’ nasıl önlemişlerdir?
Bu adına ‘’devlet’’ dediğimiz çok geniş bir ideolojik örgütlenmenin eseri olmasına karşın, toplumsal olgunun metzoskopik öğesi olan ‘’birey’’ davranışlarının biçimlendirerek kullanılmasının başarısıdır. Bu eylemle iştigal eden özgün kurumun adı istihbarat örgütlenmesidir.’
Halid Özkul Globalist Karşı-Devrim adlı kitabına istihbarat örgütlenmelerini tanımlayarak başlıyor. İstihbarat örgütlerinin devletler -haliyle burjuvazi- tarafından hangi amaçla ve nasıl kullanıldığı gayet açıklayıcı bir şekilde anlatıyor.
Emekçi azami emek sarfederek ürettiği artı-değer olan kardan asgari ölçüde pay alabilir, yoksulluklar ve haksızlıklar karşısında takınan tutum ‘başkaldırı’ olarak tanımlanır. Halk kitleleri ele avuca sığmaz ve devrim başladığında kontrolsüz kitlenin duracağı nokta belirlenemez, kontrolsüzlük burjuvazi için ‘ölüm halidir’ engellenmeli, süreç ‘yatağına oturtturulmalıdır’, bunun için işbirlikçi örgütler geçiş sürecinin yönünü saptırmak için kışkırtıcı eylemler yapar, hedefler değişir, yollar çatallanır sonrasında kaotik ortamda halk yönlendirilecek duruma gelir, sonrası hüsran.
Tabi ki iş bu kadar basit değildir, önce aydınların, entelektüellerin aklı çelinmelidir. ‘..barış’, ‘demokrasi’, ‘özgürlük’ kavramlarının içi boşaltılarak; ‘çoğulculuk’, ‘çok kültürlülük’, ‘yerel’lik gibi terimlerle kaynaştırılarak bilinçli şekilde kitlelerin kafaları karıştırılmış..’ Ne kadar tanıdık değil mi, 10-15 yıllık sürecimizi hatırlayınız Taraf, Radikal 2 gazetelerinde köşe yazarı akademisyen ve entelektüellerimizin kullandıkları dile ne kadar da benziyor!
İlerleyen sayfalarda istihbarat servislerinin, psikolojik savaşta, en önemli ‘silahı’ olan medyanın nasıl kullanıldığı ve kitlelerin inançları değiştirilmeden davranışlarının nasıl değiştirilebildiğini, dünya ölçeğinde tarihten örnekler vererek anlatan yazar yıllardır bu alanda kalem oynatması sebebiyle oldukça usta.
Yine kitapta hayli ilginç saptamalarla beraber dünya halklarının gözlerinden kaçırılan bilgiler de mevcut örneğin; 1952 yılında Stalin tarafından ‘iki Almanya’nın birleştirilmesi ve her türlü demokratik haklarının kullanımın da garantörü olmak’ için Amerika’ya götürülen teklif reddedilir. Bu barışçı tutum dünya kamuoyundan gizlendi ve böylelikle ‘şeytanlaştırılmış’ S.S.C.B.’ye karşı Avrupa devamlı teyakkuzda kaldı ve silah şirketleri satışa devam etti. Ben bunu bilmiyordum bu eser sayesinde öğrendim.
Daha sonraki sayfalarda CIA, FBI örgütlerinin üçüncü dünya ülkelerinde yaptıkları kirli işler bağlantılarıyla beraber anlatılıyor ki yazarımız burada uluslararası dev bir şebekeyi isim isim okuyucuya tanıtıyor.
Globalist Karşı-Devrim hayli iddialı bir kitap, yaşadığımız karmaşanın gizli yüzünü göstermeye çalışıyor özellikle Gezi dönemiyle ilgili hayli ilginç iddiası da var, meraklısı kitapta görebilir.
Metin genel anlamda her ne kadar ilgi çekici olsa da, dili konuya girmeyi zorlaştırıyor; özellikle uzun cümleler, gereksiz cümle içi açıklamalar, kelime/deyim oyunları, italik ve puntolu kelime kullanımları ve aşırı imla işareti kullanımı olmasa çok daha iyi bir çalışma olabilirdi diye düşünüyorum.
Psikolojik-Asimertik-Paradoksal-Medya-Kontragerilla-Kontra Gerilla alt başlıklı Globalist Karşı-Devrim dünyamız ve ülkemizde bizden bağımsız gelişen olayları ve bunların hayatımıza, güvenliğimize, karar alma süreçlerimize etkisini çok geniş ölçekte ele alan son zamanlarda okuduğum en şaşırtıcı kitaplardan biri.
Karanlık mağaralarda meşaleyi tutuşturacak, halkına yol gösterecek soylu yazarlarımız hep oldu/olacak, Halid Özkul’da da bu ışık var, ben peşinden gittim, haydi siz de gelin!
![]()
|
- Kahve Sade, Hikaye Orta Şekerli Olsun; Kahvehane Hikayeleri - 29 Nisan 2018
- ‘O Kitabı Geri Getirmezsen Tek Umudun Cehennemin Azabı Olsun’ - 17 Şubat 2018
- Türk Sağı’nın Dört Silahşörü - 20 Temmuz 2017