
Kelime oyunları, metaforik imgeler, zekice vurgulamalar, şizofrenik gelgitler, gerçeküstü kahramanlar, fantastik bir hikaye ve ortada çırılçıplak insan gerçeği.
Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey… Kalabalık bir kitap. Hayat kadar karmaşık ve kalabalık. Okurken kendi karmaşanız ve kalabalıklarınızla birde siz giriyorsunuz kitabın içine. Birde karanlık var. Kendi karanlığınız da var. Düşünün artık. Kitap bittikten sonra neredeyse on beş gün geçmişti belki de daha fazla. Kitabı düşünüyorsunuz, açık söylemek gerekirse düşünmeden edemiyorsunuz. Bu sırada hissettiğiniz şey ne? Kasvet.
Üç edebiyat sevdalısı arkadaşımla kitabı konuşalım diye oturduğumuzda hepimiz sözleşmiş gibi ilk önce aynı kelimeyi söyledik kitaba dair: Çok kasvetli. Arkasından bir cümle daha ekledik yine sözleşmişiz gibi. “Ama muhteşem”. Evet, gerçekten muhteşem. Kelime oyunları, metaforik imgeler, zekice vurgulamalar, şizofrenik gelgitler, gerçeküstü kahramanlar, fantastik bir hikaye ve ortada çırılçıplak insan gerçeği. Bir yazarın inanılmaz yaratıcılığı, şiirsel yorumları ve coşkulu bir anlatımı ile insan gerçeği daha doğrusu insanlık gerçeği bütün çıplaklığı ile anlatılıyor. Kasvetli olması o yüzden.
Eski fotoğraflardan yeni hayatlar yazan bir yazar var. Olcayto. Bütün yaratıcılar ve hayal tüccarları gibi hayatı devamlı kurgulayarak yeni yeni baştan şekillendiriyor. Oysa gerçek hayat kapkaranlık, çok kötü ve çok acımasız olarak orada ortada hepimizin gözleri önünde öylece duruyor, neredeyse hiç değişmeden. Hiç değişmeden asırlar boyunca akıp gidiyor. Acımasız bir dünya ve kötü hayatlar. Olcayto bütün yazarlar bütün sanatçılar gibi bu dünyayı değiştirmeye çalışıyor hayalen. Madam Arthur Bey’e de yeni bir hayat yazacak, güzel temiz sevgi dolu bir hayat. Aldatmaca. Sanatın yalancılığı. Madam Arthur Bey gerçek bir insan oysa. Bir Kadınadam. Dünyanın ilk yaratığı ilk insan Androginus gibi. Daha bölünmemiş hem kadın hem erkek. Bir bütün ve eksiksiz. Bu nedenle sevgisiz ve güçlü. Bir İktidar. İktidarların sevgisiz ve güçlü kadınları, adamları gibi. Bir Kadınadam . Bir iktidar.
Romanın bir başka kahramanı Maria. Dilsiz Maria. Hayatı hakkında hiç bir şey konuşmayan Maria. Bir sır küpü. Yaşadığı şeyler kocaman bir dünya ve çok geniş bir zamana yayılmış. Sanki hiç yaşanmamış gibi. Ama hep yaşanıyor gibi. Ve ne yazık ki hep yaşanacak gibi. “Herkesin kayıp çocuğunu aramayı üstlenmiş ve delirmiş savaş artığı bir kadındır Maria. Tarihinde yığınla kayıp, kaderinde yığınla kayıp. ”diye Maria’yı tanıtıyor yazar. Okur ise bütün Maria’ları düşünüyor bu satırları okuyunca. Bugüne kadar okuduğu duyduğu gördüğü bütün savaş artığı Maria’ları. İşte daha yeni okuduğum ve hakkında KitapEki’ne yazdığım Büyük Defter / Kanıt / Üçüncü Yalan (Agota Kristof) romanındaki savaş artığı insanları, daha yeni seyrettiğim Emir Kusturica’nın Aşk ve Savaş (2016) filmindeki savaşın o sıradan kurgusal günahsız insanlarını, ayrıca gerçek Maria’lar var gözlerimizle gördüğümüz, savaşın vahşetinde her şeylerini bırakıp kaçarken teknelerde hayatlarını kaybeden, savaşların dilsiz kahramanları ve ölmüş Mariaları… Böyle bir kitabı okurken hayata karşı kırılganlığınız artıyor, içinizde bir şeyler yeniden yeniden kırılırken zaten içimiz fay hatları gibi hep kırılarak gelmişiz, sanki o kırılan yerlerin bazıları daha bir kuvvetleniyor gibi. Tuhaf bir şey yani. Kırılırken güçlenmek.
Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey’i okurken ürpermeniz, heyecanlanmanız, bunalmanız ve bazen anlamamanız veya anlamaya çalışmanız ama içten içe mükemmel bulmanız işte bu yüzden aslında, kendi hayatlarımızdaki her şeyin karmaşıklığı, kaosun sıkıntısı ve hayatın vazgeçilmezliği yüzünden. Çok katmanlı ve defalarca okunası bir kitap. Kara Yalısı, ürkütücü ve çıkışı olmayan dehlizleri, sürrealist figürleri, gizemli ve kötü kahramanları ile gotik edebiyat türünün başarılı romanlarından biri bence. Gerçek dünyayı bütün çıplaklığı ile işte bu gotik edebiyatın fantastik ve karanlık dünyası içinde okuyorsunuz. Okuması kolay olmayan bir kitap. Bunu önceden bilmenizi istiyorum. Tam bir sessizlikte ve konsantrasyonunuz yüksek iken okumalısınız. Yazar, hepimizin içinde olduğu o kaotik küreyi anlatıyor çünkü. Kaosa dışarıdan bakmak, aslında içinde olduğunuz halde dışarıdan bakmak kolay bir şey değil haliyle. Sessizlik ve yüksek konsantrasyon istiyor. Belki bir defa bir defa daha okumak, her okuyuşta daha derine dalmak ve kaosun çapraşıklığında ilerlemek .
Kitabı bitirdikten sonra KitapEki’n de yayınlanan en çok okunan veya okunması gereken kitap listelerine baktım teker teker. Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey var mı diye. Yoktu. Ve düşündüm ki bu listeler noksan.
Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey edebiyatseverler tarafından mutlaka okunması gereken bir kitap. Kasvetli ve muhteşem…
![]()
|
- YOKSULLUĞUN DERİN HALİ: AÇLIK - 18 Mart 2021
- Mahcubiyet ve Haysiyet - 7 Kasım 2020
- Martin Eden’i Okumak veya Okumamak - 22 Ağustos 2020