1840’lardan günümüze ulaşan yazarın sesini duyacaksınız: 15 Temmuz darbe girişimi ve karşılığında yükselen linç eğilimi sonucu ortaya çıkan iğrenç görüntülerin suçlusu kim?
İlk bölümün başlığı: “Emekli bir general ve generalin evinde işe alınan öğretmen”. Anlaşılacağı gibi, iki adamı tanıtarak başlıyor roman. Dış görünüşlerinden huylarına, iletişim tarzlarından dünya görüşlerine kadar haklarında çeşitli bilgiler veriliyor. İkisinin karşılaşmasının anlatıldığı bu ilk sayfalarda birkaç kişi daha hikayeye dahil oluyor. Sayfalar ilerledikçe çok sayıda başka kahraman da katılıyor. Bazılarının romanda pek bir ağırlığı yok ama alışılmıştan çok sayıda kahraman kapsamlı biçimde tanıtılıyor.
Yazarımız Aleksandr Herzen, bir anlamda roman kahramanı olarak anlatının içinde yer alıyor. Gerçi diğer roman kahramanlarıyla bir iletişimi yok, sadece anlatıcı olarak bulunuyor ama sıkça okura doğrudan hitap ediyor, zaman zaman yorum yapıyor, bilgiler veriyor. Olaylar gelişirken romana yeni bir kahraman katılınca, o sırada anlattığı konuya ara vererek bu yeni kişi hakkında bilgiler vermeye başlıyor. Ana hikayenin çerçevesini de aşacak biçimde, adeta kahramanlara özel bölümler oluşturuyor. Bazılarının neredeyse bütün hayat hikayesini; çocukluk dönemini, kişiliğini, yüz hatlarını ayrıntısıyla aktarıyor.
Roman kahramanlarının kişisel özellikleri, ses tonundan kendine özgü huylarına kadar ortaya seriliyor. Onların serüvenlerini izlerken, her birini birer insan teki olarak tanıyoruz, gelişen olaylarla birlikte iç dünyalarında meydana gelen hareketleri fark ediyoruz. Üstelik bu tanışma sayesinde, insan ruhundaki dalgalanmalarla ve çeşitli insanlık halleriyle ilgili bir tür deneyime tanıklık da etmiş oluyoruz. Dmitri’nin tepkileri, Beltov’un hareket tarzı, Lyubonka’nın tercihlerini izlemek, gerçek hayatta tanıdığımız bazı insanları anlamamıza, içinde yaşadığımız hayatın bazı gerçekliklerinin somutlaşmasına da katkı sağlıyor.
Böylesine etkili biçimde kişiler canlandırıldığı halde, Suçlu Kim romanında konulara bireysel açıdan yaklaşılmıyor; anlatıcının toplumsal bakış açısı belirleyici oluyor. Birer insan teki olarak anlatıda yer alan kahramanların kişisel özellikleri, o özelliklerin oluşumuna etki eden koşullarla ve kahramanların toplumsal konumlarıyla bütünlük içinde işleniyor. Her biri romanda kendine özgü yönleriyle yer alsa da, toplumdaki bazı özelliklerin ve bazı kişiliklerin temsilcisi niteliğini de taşıyorlar.
Çok sayıda insanla okuru tanıştıran bu kitabın sayfalarında ilerlemek, bir yönüyle, çeşitli kişiliklerin sergilendiği bir galeride dolaşma duygusu veriyor. Bu galerinin asıl işlevi ise, kuşkusuz, 19. yy ortalarındaki Rus toplumunun bir panoramasını ortaya çıkarmak. Eski gücünden uzaklaşan toplum kesimleri, topumdaki ağırlığı artamaya başlayan kesimler, her döneme uyum sağlayan insanlar… Herzen hiçbir konuyu ve hiçbir kahramanı toplumsal konumundan kopuk veya içinde bulunduğu toplumsal koşullardan bağımsız ele almıyor.
Böylesine bir geniş açıyla ve insan derinliğiyle konuları işlediği için; Herzen’in, bambaşka dönemlerde, bambaşka coğrafyalarda yaşanan hikayelere dokunduğunu hissediyorsunuz. Örneğin, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonraki günlerde okuduğunuzda; olaylara biraz da öfkelenen, korkan, hınçlı bir sevinç duyan, yaltaklanan, yalnızlık hisseden çeşitli insanların hikayesi biçiminde de bakmaya çalışıyorsanız, adeta güncel bir kitap gibi ilerleyeceksiniz sayfalarda. Kitabın adına da uygun biçimde, 1840’lardan günümüze ulaşan yazarın sesini duyacaksınız: Bu darbe girişimi ve karşılığında yükselen linç eğilimi sonucu ortaya çıkan iğrenç görüntülerin suçlusu kim?
Elbette bu sorunun yanıtının da satır aralarında verildiğini göreceksiniz. Hiç de kişilere bağlı olmayan ve birkaç günlük tavırlarla sınırlandırılmayan yanıtlar, belki de çok hoşunuza gitmeyecek.
Herzen’in tarafsız kalmak gibi bir iddiasının bulunmadığı ortada. Roman kahramanlarından bazılarına zaman zaman öfkeli bir alaycılığa varacak biçimde eleştirel yaklaşıyor. Özellikle de sınıfsal ve kültürel değerlerinden uzaklaşanlara, yani yozlaşanlara hiç de iyi gözle bakmadığı açıkça belli oluyor. Eşitlikten, özgürlükten, emekten yana tavırları net.
Biz de en çok bu nedenle seviyoruz Herzen’i ve Suçlu Kim’i. Taraflı, derinlikli ve her dönem güncel bir kitap. Bir meselesi olan ne güzel bir kitap.
- Suçlu Kim?
- Yazar: Aleksandr Herzen
- Çeviri: Mazlum Beyhan
- Türü: Roman
- Basım Tarihi: Haziran 2016
- Sayfa Sayısı: 304 Sayfa
- Yayınevi: Yordam Edebiyat
- İbrahim Meleknaz’ı Seviyor! - 16 Şubat 2017
- Karanlığı Dağıtan Aydınlık - 5 Ocak 2017
- HAYIR’lı Bir Roman - 2 Şubat 2017
FACEBOOK YORUMLARI