Gün Çağ Aydın 
Polisiye severlerin bir solukta okuyacağı Moğol Komplosu’nun dilimize kazandırılmış olması polisiye severlere bir armağan niteliğinde. Mutlaka okunmalı.
Rafael Bernal’ın 1969 yılında kaleme aldığı “Moğol Komplosu” Meksika’nın konjonktürel olarak siyasi durumunu gözler önüne seriyor. Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan “Moğol Komplosu”, yayınevinin Kara Kitaplar dizisinin ilk kitabı. Devrimin emektarlarının “çürümesiyle” birlikte oynadığı siyasi oyunları ve “iki kutuplu” dünyanın siyasete müdahalesini etkileyici bir dille anlatıyor.
Roman’ın kahramanı, Filiberto Garcia alanında uzman bir tetikçidir. Hatta o kadar profesyoneldir ki kitabın bir bölümünde soğukkanlı bir tetikçi olduğu şu ifadelerden anlaşılıyor; “Şimdilik bu cesetten kurtulmam lazım. Sıçtığımın cesedi! Juarez’deki gibi. Cesedine sıçtığımın adamı! Bıçağı da böğründen çıkarmak lazım. Her cesede bir bıçak harcayacak değiliz herhalde. Martita bunu görmese daha iyi. Bazen ölüler bıçağı tutup bırakmazlar. Adeta cimrileşirler. Hem bu bıçağı çok severim. İşini bilir.”
Filiberto Garcia, Pancho Villa yanlısı General Marchena’yla birlikte Meksika Devrimi’nde yer alır. Tam bir görev adamı olan Garcia kendisine verilen emirleri yerine getirmekte kararlı bir tetikçi. Devrimden hemen sonra General Cedillo’nun ayaklanma girişiminin de karşısında yer alarak devrime bağlılığını kanıtlar. Garcia’nın bu bağlılığını ve cesaretini iyi bilen Albay ve Del Valle uluslararası bir komplonun açığa çıkarılması üzere kendisini görevlendirirler.
Amerika başkanının Meksika’yı ziyaretine 2 gün kala başlıyor tüm hikaye. Amerika ve Meksika başkanlarına olası bir suikastın engellenmesi ve suçluların açığa çıkarılması üzere kahramanımız Filiberto Garcia’ya görev verilir. Görevi veren orduda görevli olan Albay ve “kodaman” Bay Del Valle, Garcia’nın her hareketini takip ederler. Garcia’da attığı her adımı rapor olarak sunmaktadır.
Garcia bu görev için en uygun adamdır. Bu işten önce Çin Mahallesinde “takılan” Garcia, Dolores Sokağı’nın müdavimlerindendir. Dolores Sokağı esnafı da Garcia’yı yakından tanıyor. Bu komployu “tezgâhlayanların” Çinliler olduğu istihbaratı üzerinden Garcia bu göreve en uygun adam oluyor. Rusların verdiği ve doğruluğu tartışmalı olan bu istihbarat doğrultusunda Garcia kolları sıvıyor. Fazla vakti yok. Sadece iki gün! Elini çabuk tutması lazım. Emirleri yerine getirmede ki ustalığını göstermesi lazım. Amerika başkanı iki gün sonra gelecek. Bol konyak ve bol kahve ile ayakta duruyor. Uyku yok artık. Alınan tüm güvenlik önlemleri yetersiz kalabilir. Yüklü miktarda paraların bu iş için kullanıldığı biliniyor. Böylesine büyük bir finans kaynağı varken, suikastçılar işlerini şansa bırakmayacaklardır. Garcia, görevi aldığı gibi hiç dikkat çekmeden Dolores Sokağı’nda araştırmalarına başlıyor. Daha önce yemeğini yediği ucuz lokantalara, barlara, cafelere geri dönüyor. Dolores Sokağı’nda zaten belli bir saygınlığı olan Garcia olaylar zincirini çözmeye başlıyor.
“Moğol Komplosu” daha ilk sayfalarda okuyucuyu olayların içine çekiyor. Yazarın kullandığı dil ve Garcia’nın iç sesi inanılmaz sürükleyici bir şekilde sizi romana bağlıyor.
Filiberto Garcia bu olaylar zincirinin içinde elbette ki yalnız başına debelenmiyor. Kendisine yardım eden Rus ajan Laski ve FBI ajanı Graves ise kitabın diğer ilginç karakterleri. Bu ajanlar daha önceki görevlerinden birbirlerini çok iyi tanıyorlar. Hatta öyle ki birbirlerini öldürmeye çalışan bu ajanlar şimdi aynı amaç uğruna görev yapıyorlar. Ajanların birbirlerine beslediği güvensizlik sizin de dikkatinizi çekecek. Kahramanımız Garcia tarafından da gülünç bulunan bu güvensizlik birbirlerinin her anını takip ettirmelerinde cisimleşiyor.
Roman’ın yazarı Rafael Bernal’ın bu romanda ajanlara yüklediği anlam dönemsel olarak “soğuk savaşın” izlerini taşıyor. Birbirine hiç güvenmeyen ajanlar şimdi uluslararası bir komployu engelleme çabası içindeyken bile “soğuk savaş” sürüyor. Profesyonel ajanların yanında “amatör” kalan Garcia ise “geri kalmış” bir ülkeyi temsil ediyor.
Garcia, bir zamanlar devrimin önemli bir adamıyken, inandığı değerler uğruna mücadele ederken ve saygı duyulan bir insanken şimdi çürüyen bir sistemin tetikçisi olmanın tüm iç çelişkilerini içinde barındırıyor. Soğukkanlı bir tetikçi olan Garcia kendisini “seri imalatçı” olarak adlandırıyor. O kadar çok insan öldürmüş ki cesetlerin yanında takındığı tavır sizi hayrete düşürecek. Kafasında sürekli sorular olan ve öfkesini her defasında okuyucuya yansıtan ihtiyar tetikçi ilk defa bir kadına sevgi duyuyor. 60’lı yaşlarında olan kahramanımız Dolores Sokağı’nda Çinli bir garson olan 25 yaşında ki Martita’yla birlikte olmak istiyor. Martita’ya beslediği duyguların arkasında müthiş bir şüphe de barındırıyor. Garcia’nın iç sesi aslında sizi de şüphelendiren birçok şeye tercüman oluyor. Martita, Garcia’yı gerçekten seviyor mu? Peki ya Garcia, Martita’ya diğer kadınlara baktığı gözle mi bakıyor?
Amatör bir ajan ama profesyonel bir tetikçi olarak olayları çözmede üstüne yok. Düzgün giyimli ve bir o kadar da sert karakterli Garcia’nın olaylara yaklaşımı ve çözümde ki ustalığı romanın sürükleyiciliği ile bütünleşmiş.
Meksika’da devrimden sonra hukuk devletini “korumak adına” yapılanları, çıkar ilişkilerinin karakteristik olarak çürümüşlüğünü, Rusya’nın, Amerika’nın ve Çin’in dikkatlerinin Meksika üzerinde olmasını, Küba üzerinde oynanan oyunların yönetilmeye çalışıldığı merkezlerden biri olarak Meksika’yı göreceksiniz Moğol Komplosu’nda.
Romanın sonunda tüm olaylar aydınlandığında ise boğazınız düğümlenecek. Polisiye severlerin bir solukta okuyacağı Moğol Komplosu’nun dilimize kazandırılmış olması polisiye severlere bir armağan niteliğinde. Mutlaka okunmalı.
|
Çeşitli siyasi gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yaptı.
KitapEki'nde yayın yönetmenliği görevinde bulunmaktadır.
- Kehribar Geçidi’nden Tadımlık… - 29 Kasım 2021
- Kitap Eki Dergisi 7. Sayı Çıktı! - 15 Temmuz 2020
- Kitap Eki Dergisi 15 Ocak’ta Okurlarıyla Buluşuyor - 1 Ocak 2020
FACEBOOK YORUMLARI
