
Fizik ve İngiliz Dili alanlarından mezun olan gazeteci ve bilim yazarı Natalie Angier “Kadın” meselesini bize hiç göremediğimiz açılardan anlatıyor.
Kadın şair, kadın yazar, kadın gazeteci, kadın avukat, kadın öğretmen, kadın sosyolog, kadın doktor… Kadınlar bu şekilde kodlanmayı hiçbir zaman istemediler. Özellikle kadınların sözcülüğünü yapmış kadınlar “Kadın” kodlamasına karşı çıkarak, başka hiçbir canlı için (erkekler kast edilerek tabii) böyle bir kodlama yapılmadığını kadınların da erkekler gibi her mesleği yapabileceğini (hatta daha iyi yapabileceğini) belirtip “Kadın” kodlamasına karşı çıktılar. Halbuki “Kadın” söz konusu olduğunda böyle bir kodlama yapmak çok da yanlış olmayabilir mi? Çünkü gerçekten de “Kadın” doktor, “Kadın” mühendis, “Kadın” avukat, “Kadın” gazeteci, “Kadın” yazar, “Kadın” şair o kadar farklı, o kadar kendine özgü ki; o yüzden bu tür bir kodlamanın veya ayrımın “Kadın” söz konusu olduğunda yapılıyor olmasında hiçbir sakınca görmedim hiçbir zaman. “Kadın” kodlaması kesinlikle yapılmalı; hatta yapılmıyorsa eğer yapılması için uyarılmalı.
Çünkü “Kadın”dan bahsediyoruz. Kadın’ın içinde olmadığı tek bir şey gösteremeyeceğiniz “Kadın”dan.
Sonsuz Coğrafya
Kolektif Kitap tarafından yayımlanan Kadın: Sonsuz Coğrafya bir Natalie Angier kitabı; bir “Kadın” yazarın kitabı. İlk gördüğüm, ilk okuduğum andan itibaren kitabın ismi beni çarptı. Zaten içinde “Kadın” kelimesinin geçtiği her şey bir şekilde ilgimi çekerken ve durup düşünmeme sebep olurken Kadın: Sonsuz Coğrafya tanımı ne güzel bir tanımlamaydı öyle ve çok da güzel bir kitap ismi olmuştu. Kadın denince aklımızda beliren binlerce belirli ve belirsiz şeyin anlatımı olan bu tanım elbette yerli yerindeydi. Kadın öncelikle bir cinsiyet olarak ve kadının dışında kimsenin olamayacağı anne olabilme özelliğinden dolayı (aslında daha da geniş bir çerçeveden bakarsak kadının insanlığı devam ettirme özelliği olduğundan dolayı) evet kesinlikle ‘Sonsuz Coğrafya’nın ta kendisiydi Kadın.
Natalie Angier tarafından Kadın neden bu şekilde tanımlanmıştı? Kadın bedenine, onun anatomisine, kimyasına evrimine, kahkahasına bir övgü olan bu kitap bize Kadın ile ilgili unuttuğumuz neleri hatırlatacaktı? Biyolojik determinizmin batağına düşmeden dişi olmanın biyolojisi hakkında düşünmenin bir yolunu gösterecek miydi? Geleneksel kadın imgesiyle bağdaştırdığımız şeyler; rahim, yumurta, göğüs, kan, her şeye kadir klitoris ve bağdaştıramadığımız şeyler, hareket, güç, saldırganlık ve öfke… hepsi, her şey nasıl oluyor da sadece Kadın olunca bir araya gelebiliyorlardı? Bu tanımlamaların hepsi Natalie Angier’den geliyor ve bu soruların hepsini Natalie Angier soruyor.
Anatomik, ruhsal, evrimsel psikoloji
Kadın: Sonsuz Çoğrafya 19 bölümden oluşmakta. 19 bölümün her biri başlı başına bir kitap yazılabilecek nitelikte. Fakat Natalie Angier’in yazdığı önsöz bile o kadar nitelikli ve dolu ki, bölümleri okumaya başlamadan önce bazı okuduğunuz paragraflara dönüp yeniden okuyorsunuz.
“Lawrence Summers, Harward Üniversitesi’nin yöneticiliğini üstlendiği dönemde, kadınların yüksek bilim araştırmalarında daha az yer almasının annelik ile eş zamanlı olarak kariyer yapmanın zorluklarından ziyade, kadınların matematik becerilerine doğuştan sahip olmamasından ve rekabetçi yönlerinin daha zayıf olmasından kaynaklandığını öne sürdüğünde, çoğu eleştirmen Summers’ın duruşunun tuhaf biçimde evrimsel psikolojiye yakın olduğunu düşündü. Evrimsel psikoloji hakikatine göre, kadınlar aklı başında ve dengelidir, insanlığın çoklu görev yapan yüzüdür, bu sebepten onları orta halli zihinsel çan eğrisinin altında rahatlıkla kurulmuş bulmayı beklersiniz. Erkekler ise tehlikeyi göze alanlardır, avcılardır ve fetal (doğuştan) sahip oldukları beyinlerini IQ ölçeğinde zirve yapmasının da, yere çakılmasının da ortak bir sebebi vardır: Testosteron. Sonuç? Daha fazla erkek deha ve daha fazla erkek şapşal ve her yaptığı şeyde bodoslayan daha fazla erkek.”
Angier’in bu satırları yazma, bu tespitleri yapma sebeplerinin içinde tam tersini göstermek ya da kadınların gücünü ortaya koymak yok. Kitabın 19 bölümden oluşan içeriği kadının kolektif olarak hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak olan anatomik, ruhsal, evrimsel psikolojisi.
Kadının yumurtalığı, dişi kromozom, kadın bedeni, klitorisin evrimi, uterusun hovardalıkları ve kaybı, memenin hikayesi, anne sütü, hormonların tarihi, östrojen ve tutku söylemi, anneler ve büyükanneler ve diğer büyük anneler… Angier Kadın’ı özgüveni yerinde ve ne anlattığını bilerek yazıyor.
“Bu kitap esrime üzerinedir” diyor Angier; bedenin güzellikleriyle, etle sıkı sıkıya çevrelenmiş kanlı canlı bir esrimeyi kast ederek. Bu kitabın muazzam Kadın anlatımını bir “Kadın” yazar yapabilirdi. Fizik ve İngiliz Dili alanlarından mezun olan gazeteci ve bilim yazarı Natalie Angier “Kadın” meselesini bize hiç göremediğimiz açılardan anlatıyor.
![]()
|
Okuma önerisi!![]() Mizojini – Jack Holland Leyla Öztürk’ün incelemesi;
|
- TOPRAKTA BÜYÜR, TOPRAKTA YAŞAR, TOPRAKTA ÖLÜR İNSAN - 9 Ağustos 2021
- NE TAM OLARAK SUYA, NE DE TAM OLARAK GÖKYÜZÜNE AİT: SAKARMEKE - 8 Temmuz 2021
- YÜRÜMEMİŞ İLİŞKİLERİN, HAYAL KIRIKLIKLARININ, VAZGEÇİŞLERİN VE KABULENMELERİN ÖYKÜLERİ - 20 Haziran 2021