
Bizim ne cismimiz ne fikrimiz yetişmez üstada. Tevfik olmak vardı bu düzene karşı ama, deli olmak da üstat işi be usta. Neyzen Tevfik‘e saygılarla…
Ona laf sokmak denmez paşazade, ona hiciv denir. İncelik, birikim, asalet, entelektüel bakış, baş kaldırmanın temelleri üzerine oturtulmuş aynı ruha sahip ağır başlılık ister. Öyle kolay olmaz o işler. Korkusuz, ne istediğini bilen insana yakışır hiciv. Ağzına yakışacak bir kere. Kodumu oturacak gediğine kaşınan zatı muhteremin. Mal, mülk, makam var mı diye bakmayacak etrafına. Gözlerinin içine baka baka diyecek lafını hiciv üstadı. Üstat işidir hiciv. Adam olacaksın önce. Laf getirmeyeceksin sanatının orta yerine. Yermelere, kakmalara, başa gelecek belalara katlanacak kadar cesur olacaksın. Bir Neyzen Tevfik olamazsın belki ama, en az onun kadar deli olacaksın.
Bizim ne cismimiz ne fikrimiz yetişmez üstada. Tevfik olmak vardı bu düzene karşı ama, deli olmak da üstat işi be usta. Neyzen Tevfik‘e saygılarla…
ANAMIN KOYNUNDA BABAM
Neyzen’in annesi, babasından önce ölmüştü.
Babası öldüğü zaman, karısının yanına gömülmesini vasiyet etmişti. Hasan Fehmi efendinin tabutu, mezara indirilirken Neyzen;
‘’Nihayet burada da koynuna girdin. Seni gidi, seni… ‘’ demişti.
HAMLET VE NEYZEN
Şair Abdullah Cevdet, Shakespeare’den çevirdiği Hamlet adlı eseri kendi el yazısıyla ‘’Nazelen Neyzen’e Nazelen Hamlet‘’ diye imzalayarak hediye etmişti.
Bir gün Neyzen Tevfik, Kadıköy’den Köprüye geçeceği sırada cebinde yol parası olmadığından ‘’Hamlet’’ i Fenerbahçe de beş kuruşa satarak bilet parası edinmişti. Onun mahrumiyetleri karşısında üzülen dostlarına, Neyzen daima:
Allah mekandan münezzehtir, ben metelikten… derdi ve kendisini şöyle tarif ederdi.
‘’Neyzen Tevfik sazı ile, sözü ile, rakı ile seyyar bir ibret-i mücessemedir.’’
KIRK HOVARDASI OLAN OROSPU
Halk adamlığı niteliği, ney çalışındaki ve yergi türündeki ustalığı ile Neyzen, ‘’Türklerin Diyojen’i‘’ sayılır.
Daima halkın arasına karışmaktan hoşlanmış, hamal, işçi, küfeci, boyacı gibi insanlarla dostluk kurmuştu. Hayatın içyüzünü onların çevresinde daha iyi görüyor ve:
‘’Ben kırk hovardası olan orospuya benzerim…‘’ der ve hayatının bir simgesi sayılacak olan bu kıt’asını çok söylerdi:
HİTLER VE NEYZEN
Bir sanatkar olunurda dünya meselelerine laf demeden olur mu? Olmaz. Mussolini’den, Wilhem’e oradan Hitler’e sözlü sanatında yer vermiş üstat. İnsanlığa yapılan zulme karşı onurlu ve sivri duruşu ile her zaman cevap vermesini bilmiş. Günümüze de ışık tutan mısralar ile bakın Hitler’e nasıl giydirmiş;
NEYZEN VE VALİ
Hüseyin Rıfat’ın yazdığı bir hicviye İstanbul’da dilden dile dolaşıyor. Yalnız İstanbul’da da değil bütün memlekette.
İstanbul’a vali olan her gelenin
Kimi dağdan, kırdan geldi
İş bu ya tarzı ve motiflerine baktığında hicviyenin sahibini herkes Neyzen Tevfik zannediyor. Eski İstanbul valisi Lütfİ Kırdar bu mısraların sahibi Neyzen Tevfik ve yazılanın kendisi olduğunu düşünerek Neyzen Tevfik’in İstanbul Belediye Konservatuarı’ndan aldığı kırk lira tahsilatını kesiyor. Bu duruma çok sinirlenen Neyzen Tevfik, doğru vilayete giderek valiyi görmek ister. Tabi na-müsait valinin kendisinden çok valici tayfası izin vermez. Neyzen de sigara paketinin arkasına şu beyiti yazarak valiye verilmesini istemiştir;
Tabi ardından İnönü’ye ettiği şikayette işin sıvama kısmı olmuş. Bakın İsmet Paşa’dan nasıl yardım istiyor Neyzen;
BİZİM YOBAZLAR YİNE AYNI DA NEYZEN’İMİZ EKSİK
Neyzen, hayatı boyunca halkın içinde yaşamış, milletin dertlerini, sıkıntılarını kendine dert edinerek dile getirmiştir. Neyzen yobazları hiç sevmezdi. Onların memlekete yaptığı fenalığı söyleye söyleye bitiremezdi:
YEDİ SEKİZ HASAN PAŞA
Dedik ya taktı mı takar Neyzen. Yobazlığa, zorbalığa, adaletsizliğe hayatta gelemez. Diline sardı mı o melun herifleri bir o duvara bir bu duvara. Ah dedirtir adam yerin dibine gireydim de Tevfik’e bulaşmayaydım.
Okuma yazması da yok paşazadenin. Eski rakamlar ile aralıklı sekiz ve yedi yazıp ortasını bir çizikle birleştirerek imzasını atabilen ve bu yüzden Yedi Sekiz Hasan Paşa lakabıyla anılan cahil bir zorba için bakın ne yazmış Neyzen:
Yazmakla bitmez üstadın sözleri, dertleri, kadehindeki meyi, arkadaşlık ettikleri, hasretlikleri, neyine üfledikleri. Halkın dertleriyle dertlenen ne kadar sanatçı kaldı ki etrafımızda. Onlar ile birlikte yaşayan, nefes alan, ağlayan..
Üstadın başından geçen bir hadise ile sonlandırmak istiyorum yazımı;
Anadoluhisarı’nda rahmetli Hasan Kaptan’ın oğlu Arif Bey’in evinde bir saz aleminde Tevfik ney ile taksim ederken, neyi çatlatıyor.
Karamürselli Tahir’in hadiseye canı sıkılıyor:
- ‘’Ulan, ne vardı ney’i çatlatacak kadar üfleyecek? ‘’ der.
Neyzen güler.
- Aman efendim! Ben o ney vazifesini şu boş bira şişesine de yaptırırım, sen o demleri, o nağmeleri, o ahları kamış mı yapıyor zannediyorsun? Onları, bu fakirin dudakları yapıyor der.
MERAK EDENLERE KİTAP BİLGİLERİ AŞAĞIDA… E BİR ZAHMET OKUYUN…
![]()
|
- Tarihimizin yazılı hafızası: Ölüyordum Geçerken Uğradım - 25 Mart 2019
- Lizbon’un Son Kabalacısı - 26 Şubat 2019
- Herkes Haklı Olduğunda Her Şey Yitirilmiştir… - 23 Mayıs 2018
FACEBOOK YORUMLARI