Orwell’ın 1984’ünden Soluk Kesen 13 Alıntı

SAVAŞ BARIŞTIR
ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR
CAHİLLİK GÜÇTÜR.

Siz de farkındasınız ki şu sıra Orwell’ı fazlasıyla anar olduk. Gerek dünyada gerekse ülkemizde farklı bir boyuta ulaşan siyasi gündem bizi buna mecbur kılıyor elbette. Kaldı ki ben zaten bir süredir kendimi 1984’ün içinde hissediyorum. Kısa vadede 180 derece değişebilen siyasi söylemleri, dış politikamızda yaşanan manevraları Orwell’ın çizdiği dünyayla ilişkilendirmek fazlasıyla mümkün. Bakınız; Gerçek Bakanlığı… Bakınız; Okyanusya’nın sürekli değişen Doğu Asya ve Avrasya ilişkisi… Neyse ki henüz düşünce polisi aşamasına geçmedik. Sadede gelecek olursak bu güçlü kalemin bu mükemmel romanını okuduğunuzda bir taraftan başkarakter Winston’un tedirginliğini fazlasıyla hissederken, diğer taraftan yazarın kurşun cümleleri nedeniyle arada durup soluklanma ihtiyacı hissediyorsunuz. İşte onlardan bazıları:

1

Hep sizi izleyen o gözler ve sizi sarıp kuşatan o ses. Uykuda ya da uyanık, çalışırken ya da yemek yerken, içeride ya da dışarıda, banyoda ya da yatakta… kaçış yoktu. Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında, hiçbir şey sizin değildi.

2

Düşüncesuçu, ölümü gerektirmez; düşüncesuçunun KENDİSİ ölümdür.

3

Geçmişi denetim altında tutan, geleceği de denetim altında tutar; şimdiyi denetim altında tutan, geçmişi de denetim altında tutar.

4

Bağlılık düşünmemek demektir, düşünmeye gerek duymamak demektir. Bağlılık bilinçsizliktir.

5

Her şey bir sis bulutunun içinde yitip gidiyordu. Geçmiş silinmekle kalmıyor, silindiği de unutuluyor, sonunda yalan gerçek olup çıkıyordu.

6

Özgürlük iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse arkası gelir.

7

Gerçekler, ne yaparsanız yapın, gizlenemezdi. Araştırıp kovuşturarak ortaya çıkarılabilir, işkence yapılarak sizden sökülüp alınabilirdi. Ama amacınız hayatta kalmak değil de insan kalmaksa, sonuç ne fark ederdi ki? Duygularınızı değiştirmeleri olanaksızdı; siz kendiniz bile değiştiremezdiniz duygularınızı, isteseniz bile. Yaptığınız, söylediğiniz ya da düşündüğünüz her şeyi en küçük ayrıntısına kadar açığa çıkarabilirlerdi; ama nasıl işlediğini sizin bile bilmediğiniz, yüreğinizin içi, sırrını korurdu.

8

Hiyerarşik toplumun varlığı, uzun sürede, ancak yoksulluk ve cehalete yaslanarak sürebilirdi.

9

Felsefede, dinde, ahlakta ya da politikada iki kere iki beş edebilirdi, ama iş bir top ya da uçağın yapımına geldiğinde iki kere iki dört etmek zorundaydı.

10

Bu üç kesimin amaçları asla uzlaştırılamaz. Yüksek kesimin amacı, bulunduğu yeri korumaktır. Orta kesimin amacı, yüksek kesimle yer değiştirmektir. Aşağı kesimin amacı ise – bir amacı varsa kuşkusuz, çünkü aşağı kesimin temel özelliği, ağır ve sıkıcı işlerin altında çoğu zaman gündelik yaşam dışında hiçbir şeyin farkına varamayacak kadar ezilmesidir – tüm ayrımları ortadan kaldırmak ve tüm insanların eşit olacağı bir toplum yaratmaktır.

11

İnsanın azınlıkta olması, tek kişilik bir azınlık olması bile, deli olduğu anlamına gelmiyordu. Bir doğru vardı, bir de doğru olmayan; doğruya sarıldığın zaman, tüm dünyayı karşına bile alsan, deli olmuyordun.

12

Biz düşmanlarımızı yok etmek için uğraşmayız, onları değiştiririz. Bilmem anlatabiliyor muyum?

13

“Biz iktidarın rahipleriyiz,” dedi. “Tanrı, iktidardır.”

Dilşad Gündoğan
Vinkmag ad

Read Previous

İçimizdeki Şeytan’dan İçimizdeki Şeytan’a 10 Cümle

Read Next

James Joyce’un Kızı Olmak

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *