Öykü deyince; Emine’nin Yanında Konuşulmayacak Şeyler

Emine’nin Yanında Konuşulmayacak Şeyler, geriye dönüp bakıldığında “ilk kitap pişmanlıktır” diye düşünenleri yanıltacak şekilde iyi kurgulanmış…

Bir şeyi iyi yapabilmek, kendinizi ona adamaktır; bir bütünlüğün peşinde olmak, işin özünü gözetmektir. Bir şeyi iyi yapmayı öğrenmek ömür boyu sürebilir. Buna değer” der Ursula K Le Guin. Öğrenmek ve bir edime değer katmak ömür boyu sürecek olsa da öykü söz konusu olduğunda Deniz Poyraz’ın bu işi genç yaşta layığıyla kotarabildiğini görüyoruz.

Emine’nin Yanında Konuşulmayacak Şeyler, geriye dönüp bakıldığında “ilk kitap pişmanlıktır” diye düşünenleri yanıltacak şekilde iyi kurgulanmış, boşluk ve kopukluk hissi uyandırmayan, derinlikli öykülerden oluşuyor.

Kitapta, bu hayata “maruz kalmak” için gelenlerin “sıradan” diye nitelendirilen hayatlarının da fırtınalı yanları olabileceğini gösteren 10 adet öykü yer alıyor.

Yazar, özgür kalemi ve sınırsız hayal gücüyle okuru eylemin başladığı yerden alıp, metnin ritmini değiştirmeden bambaşka bir yere götürerek, öykülerini sürpriz sonlarla taçlandırıyor. Yazarken önce zihninde resmedip yazı esnasında yolunu kaybetmeyen, rotayı bilen, o yolda ilerlerken ince nüanslarla metni zenginleştirip doyumsuz hikayeler yaratan yazar, diyalog ve tasvirleriyle de okuru yormadan, metinden kopmadan ilerliyor.

Karakterlerini çok iyi tanıyan, alıp karşısına konuşabilen, onları sansürlemeden özgür bırakan Deniz Poyraz, bir kitabın içerisinde aforizma olmadan da okurun “en”leri içine girebileceğini gösteriyor, tıpkı iyi şarkı söylemenin bağırmaktan ibaret olmadığı gibi..

“Saliha“ adlı öyküde nokta kullanmadan karakterin duygu durumunu bir solukta anlattığı sayıklamalarına tanık olurken, yaşamın oldukça hareketli seyrettiği, her an sürprizlere ve aksiyona gebe halde yaşanan mahallelerde “Tespih” öyküsünde olduğu gibi, yaşanan olayın bir ömre bedel olduğunu, zihnimizin ve kaygılarımızın bizi yönetirken türlü acımasızlıklara maruz bıraktığını görüyoruz. “Yara” adlı öykü ise; kurgusu ve ritmiyle bambaşka bir yere gittiği düşünülürken sürpriz finaliyle sarsıcılığı tartışma götürmez bir hikaye olarak zihinlere kazınıyor.

Gelmiş geçmiş yazarların en büyüğü de olsanız, elalemin kızını aklınıza esti diye öyle durup dururken sakatlayamazsınız” diyen Adnan Benk’in işaret ettiği; bakış açısı, gözlem ve yorumun ustalıkla konuşlandırıldığını, aralara serpiştirilen bir renk, obje ya da sözün asla rastlantısal olmadığını, arkasından gelen bir  nedene veya edime bağlandığını görüyoruz. Ki bunu yaparken de yazarın samimi bir dile, olayları ve akışı oya gibi işleme özelliğine sahip oluşu, Deniz Poyraz öykülerine ayrıcalık katan başlıca özellikler. Okurun kitabı kapatınca edebiyatın sihirli yanını anımsayacağı, hiçbir maddesel karşılıkla takas edilemeyecek bu doluluk hissini deneyimleyebileceği kuvvetle ihtimal.

Sıklıkla karşılaştığımız önsözlerin aksine kitapta oldukça etkileyici bir son söz bulunuyor. Yazar burada Beşiktaş’ı, Abbasağa insanlarını, çocukları, mahalle kahvesini ve kendini masallarla değil hakikatle büyüten anne ve babasını selamlarken; bir ilk kitapta böylesi keyifli bir öykü demeti armağan ettiği okurlarının da yeni tanıştıkları her yazar için içlerinden geçen bir söz vardır, teşekkür niyetine:

“seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda” – Oğuz Atay/Tutunamayanlar

  • Emine’nin Yanında Konuşulmayacak Şeyler
  • Yazar: Deniz Poyraz
  • Türü: Öykü
  • Baskı Yılı: Şubat 2018
  • Sayfa Sayısı: 140 Sayfa
  • Yayınevi: İletişim Yayınları
İrem Genç
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Bir Fantastik Yolculuk: Antika Titanik

Read Next

Karikatür Evi iki yaşında

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *