Özgürlük Nedir ya da Ne Değildir?

Yıldız Silier; insanın doğasının, toplumsallaşma sürecinin, üretim ilişkilerinin özgürlüğü nasıl etkilediğini, kapitalizmin çok seçenekli özgürlük vaadinin bir “özgürlük yanılsaması” olabileceğini ya da olduğunu ifade ediyor.

İnsanlığın var oluşundan bu yana tartışılan konulardan biridir özgürlük. Özgürlük nedir, hangi koşullarda özgür oluruz, insan doğuştan özgür müdür, özgürlük elde edilen bir değer midir?

Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü hocası olan Yıldız Silier, “ Özgürlük Yanılsaması” adlı kitabında özgürlüğün ne olduğunu ya da ne olmadığını anlamaya, özgürlük üzerinde yeniden düşünmeye çağırıyor. Yazar; özgürlük kavramı, bu kavramın uygarlık gelişimiyle birlikte değişen tanımları ve son kertede kapitalizmle ilişkisi üzerinde duruyor. Temelde Marx ve Rousseau’nun görüşleri üzerinden ilerleyen yazar; özgürlüğün politik, ekonomik, kültürel ve toplumsal yapıyla olan bağını ortaya koyuyor.

Rousseau’ya göre insanın arzuları ve bağımlılıkları arttıkça toplumlar yozlaşır ve insanlar farkına varmadan özgürlüklerini kaybederler. Rousseau, özgürlüğün koşulunun “yapay arzulardan” kurtularak yetenekler ve ihtiyaçlar arasında denge kurmak olduğunu ifade eder. Ona göre tarihin en başlarında özgürdük ama modern toplumda kendimizi hep başkalarıyla kıyaslayarak, beğenilmek için maskelere bürünerek yozlaştık ve özgürlüğümüzü kaybettik. Gerçek özgürlük kuralsızlık ya da başıboşluk değil, kendi kurallarını koyma ya da kendini yönetme yetisiyle ilişkilidir.

Arzuların kıskacında yaşayarak, dayatılan beğeni ölçütleri nedeniyle kişinin kendi özünden uzaklaşıp yozlaşmasının özgürlüğü kısıtladığı fikrine katılmakla birlikte modern toplumu özgürlüğün yitirilmesinde başat unsur olarak görmenin doğru ve yeterli olmadığını düşünüyorum. Öte yandan modern toplum, kişilere yeni özgürlük alanları da açmıştır. Örneğin insanların yaşam düzenlerini ve günlük pratiklerini kendilerinin şekillendirebilmesi modern toplumun oluşumuyla ilişkilidir. Kimi gelenekler insanın özgür irade oluşturup karar vermesine engel teşkil eder. Modern toplum bu geleneklerin de ortadan kalkmasını ya da azalmasını sağlamıştır. Örneğin eş seçimi veya meslek seçimi geleneksel yapının devam ettiği ortamlarda kişinin özgür iradesine bırakılmaz. Değişen anlayış kişiyi de seçimlerinde özgür kılmıştır.

Marx ise özgürlüğü tanımlarken teknolojik ve iktisadi gelişme üzerinde durur. Ona göre özgürlüğün şartı, insanın teknolojik ve iktisadi gelişme sayesinde doğaya egemen olup kıtlık sorununu aşması ve insanlığın ortak birikiminden herkesin yararlanmasının yollarının bulunmasıdır. Marx, özgürlüğü bu gelişmeler sayesinde insancıllaşmaya bağlar ve bütün ihtiyaçlarımızı para ihtiyacına indirgeyen “meta fetişizmin”den kurtulma mücadelesinin yabancılaşmanın aşılmasının da önünü açacağını dile getirir.

Özgürlüğün Üvey Annesi: Kapitalizm

Yıldız Silier; insanın doğasının, toplumsallaşma sürecinin, üretim ilişkilerinin özgürlüğü nasıl etkilediğini, kapitalizmin çok seçenekli özgürlük vaadinin bir “özgürlük yanılsaması” olabileceğini ya da olduğunu ifade ediyor. Bu noktada yazarın tespitleri oldukça değerli, bir anlamda uyarıcı niteliktedir. Çünkü pazarlama tekniklerinin gelişmesi, satış politikaları, yaşamın tam ortasında bulunan reklamlar ve bu reklamlara ayrılan bütçeler, ürün çeşitliliği, temin etme olanakları, son dönemde sosyal medya kapitalizmin bugünkü geldiği noktada kayda değer derece etkili unsurlardır. Pazarlamanın temel felsefesi olan isteklerin ihtiyaca dönüşmesi, toplumsal yozlaşmayı tetikliyor, sahip olma arzusu, yaratılan bağımlılıklar özgürlüğü kemiriyor. Aslında kapitalizm, özgürlük tabelası altında insanları tüketim deliliğine iterek şuursuzlaştırıyor. Bu şuursuzluk hali kişinin özgür olup olmadığını sorgulamasının da önüne geçmiş oluyor. Son yıllarda sosyal medyanın da etkisiyle insanlar; beğenilme, dikkat çekme gibi duygularla günlük yaşam pratiklerinin tüm ayrıntılarını paylaşır hale geldiler. Bu paylaşımlar sosyal medyanın kendi iç dinamiklerini oluşturdu. Belli ölçütlere uyulduğunda dikkat çekebilme fikri kişileri sosyal medyanın tutsağı haline getirdi. Kişilerde özgürmüş hissi oluşturarak onların kendi öz benliklerine, yaşam değerlerine, insan ilişkilerine yabancılaşmasına neden oldular ve kişiler özgürleştiklerini düşünürken başka kısıtlamaların, çemberlerin ortasında kaldılar. Böyle olunca özgürlük; yalnız bir teori, bir düş, belki bir sanrı ya da sayıklama oldu!

Marx’ın “meta fetişizmi” ve “yabancılaşma” kavramları, kapitalizmin zenginleşme kisvesi altında üretimdeki artı değeri işverene bırakması, çelişkileri, çalışanları modern köle konumuna indirgemesi, bilinçaltına tüketime yönelik yaşamı özgürlükle ilişkilendirerek sunması, kitlesel yoksulluğun kapitalizmle ilgisi kitabın dikkate değer diğer noktalarıdır. Yazar; meramını belli felsefi görüşler aracılığıyla aktarırken, okuyucuyu felsefi terminolojiye boğmadan akıcı, keyifli ve temiz bir Türkçeyle anlatıyor.

Özgürlük Yanılması; özgürlük ve kapitalizm ile ilgili kişinin farkındalık düzeyini arttırması, bazı düşünürlerin konuyla ilgili fikir ve görüşlerine yer vermesi, felsefi düşünmeye yönlendirmesi, meselenin özünü etraflıca ele alıp güncel durumlarla ilişkilendirmesi açısından kıymetli bir kitap olduğunu düşünüyorum. Öte yandan yazarın kapitalizmin “özgürlük yanılması” oyununa karşı duruş sergilemesi ve “ne yaparsak yapalım kapitalist anlayışı değiştiremeyiz” bakışına ses yükseltmesi de epey önemli!

  • Özgürlük Yanılsaması
  • Yazar: Yıldız Silier
  • Türü: Kuram/ Felsefe
  • Baskı Yılı: 2016
  • Sayfa Sayısı: 168 Sayfa
  • Yayınevi: Yordam Kitap
Burcu Karakoç
Latest posts by Burcu Karakoç (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

CEMAL SÜREYA VE ÇOCUK

Read Next

Bilgi Yayınevi’nden 3 Yeni Çocuk Kitabı

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *