Paldır Küldür Bir Distopya

Paldır Küldür’de insanlığın asırlar boyunca sorulan sorularına cevaplar arıyor Kurt Vonnegut. Yoldaşlık deneyimi, insan olmak, barış ve savaş, ölüm ve yalnızlık gibi kavramlar nerede başlıyor ve bitiyor?

Modern Amerikan Edebiyatının en iyi isimlerinden olan Kurt Vonnegut’un Slapstick (1976) isimli romanı April Yayıncılık tarafından Türkçeye Paldır Küldür olarak çevrildi.

Vonnegut’ın karanlık ve komik alaylı diliyle, modern insanın yalnızlığı ve aile kavramı üzerine olan tüm fikirlerini okuyoruz kitapta.

“Yazıp yazacağım, otobiyografiye en yakın şey bu. Adını “Paldır Küldür” koydum çünkü eskinin düşmeli kakmalı komedileri, özellikle Laurel-Hardy’ninkiler gibi paldır küldür bir durum şiiri.” sözleriyle başlıyor Vonnegut kitabın girizgah kısmında. Gerçekten de kitapta ilginç bir yaşam öyküsüne sahip Kurt’ten çok iz var. 2. Dünya Savaşında Almanya’ya sevk edilen yazar, milyonlarca kişinin yaşamının sona erdiği Ardenler Taarruzunda Almanlar tarafından esir alınarak Dresden toplama kampında tutsak olarak yaşamıştır. Yine April Yayıncılık tarafından basılan, insanlığa ve savaşa karanlık bir ironi olarak yazılan Mezbaha 5 eseri gibi Paldır Küldür de içinde savaşın ve barışın, insanlığın ve insanlığın nihai yalnızlığının sorgulandığı bir kitap olarak karşımıza çıkıyor.

Bilim kurgu, distopya ve ütopya türlerinin birbirine karıştığı kitap uzak bir gelecekte, Kurt’un deyimiyle “Amerikan makinesinin” aksamlarının zayıfladığı, buna karşın Doğunun yani Çin’in süper güç olduğu bir zamanda geçiyor. Kitabın başkarakterleri Eliza ve Wilbur varlıklı bir ailenin çocukları olarak NewYork’ta bu dünyaya geliyorlar. Fakat Eliza ve Wilbur için hayat hiç de normal başlamıyor.

“Eliza ve ben o kadar çirkindik ki ebeveynimiz bizden utanıyordu. Canavardık ve fazla uzun yaşamamız beklenmiyordu. Küçük ellerimizde ve ayaklarımızda altışar parmak vardı.”

Daha doğduğumuz anda sistemin çarklılarının içine dahil olduğumuz yegane kurum ailedir. Aile çocukları korur, kollar ve sınırsız sever. Bütün ahlak normlarını ve sistemin tüm dayatmalarını çocuklar aileden öğrenir. Paldır Küldür’ün Neandertalsi ikizleri Eliza ve Wilbur ailelerine hiç benzemeyerek bir ihlal olarak dünyaya gelirler. Toplum normlarına göre diğerlerine benzemeyenin anormal olması gerekliliği herkesçe kabul görülür ve Eliza ve Wilbur’un geri zekâlı olması gerekliliği ortaya çıkar.

FARKLI OLANIN BERTARAFI

Başlarda tüm dünyadan saklanan ve mutluluğu bulan ikizler zamanla ayrılmak zorunda kalırlar. Onlar dünyaya iki çift olarak gelmişlerdir fakat sistem kendine adapte etmek için tek olana yani bireye ihtiyaç duyar. Ailenin Eliza ya da Wilbur’u yani iki canavardan birini seçmesi gerekmektedir. Seçilen şanslı çocuk Wilbur olacaktır. Sebebi ise okuyabilmesi ve ailenin isteklerine uyarak içindeki canavarı yok edebilecek olmasıdır. Yani bireyselleşecektir!

Nitekim de öyle olur. Çöken, zayıflayan, Çinlilerin, gelişmiş bir teknolojiyle yerçekimiyle yani artık doğanın kendisiyle oynadığı bu korkunç gelecekte Wilbur Swain, birer doktor olarak çıkar ve başta sistemin tüm dayatmalarını kabullenir. Canavarlığı yani dehası kız kardeşi olmadığından ortaya çıkmaz.

“Dayanılmaz acıya karşı geliştirdiğim bir savunma mekanizmasıydı bu…Görünüşe göre, gerilerde bir yerlerde benim kadar zeki olmayan bir kız kardeşim vardı. Onun da bir adı vardı Eliza Melon Swain.”

İki canavardan eğitilebilenin sahiplenildiği diğerinin ise hastaneye kapatıldığı, yani susturulduğu bu dünya aslında hiç de yabancı değil bizlere. Uyum sağladığımız ölçüde kabulleniliyor varlığımız. Savaşlara ve otoritelere hayır dediğimiz an yok oluşumuz başlıyor.

Vonnegut, alayın, kara ironinin olduğu bu distopyada bireyleşmenin zorunlu olduğu ve kitle hareketlerinin otoriteler tarafından giderek geri püskürtüldüğü bu dünyada bizi yalnızlaştıranlarla yüzleştiriyor. Kitabın kötü karakteri, düzenin dışarı attığı Eliza, ailesi ve sistemin tekdüzeleştirdiği kardeşi ile yüzleşiyor:

“Başkaları söyledi, sen inandın,” dedi “Daha beter, sen bir faşistsin Wilbur, faşist”

“Saçma” dedim

“Faşistler başkaları üstün olduklarını söylediğinde inanan adi insanlardır” dedi.

Otorite bireyi kıskacına alarak onu savunmasız bırakır. Toplumda karşılaştığımız ilk otorite olan aile ilk faşizan kurum olarak bireye tüm değer yargılarını aşılar. Eliza burada, kendilerini canavar olarak gören, ve ölmelerini bekleyen ailelerine itaat eden kardeşini faşist olmakla suçluyor. Ensest ilişkileri tamamen uygunsuz olan Eliza ve Wilbur da bu baskıya daha fazla dayanamıyor.

DAYATILAN YALNIZLIKLA SAVAŞ

Kitabın sorguladığı diğer bir diğer şey ise insanın derin yalnızlığı. Modern insanın hayatında eksik olan geniş ailenin bizi yalnızlaştırdığını savunan Vonnegut’ın fikirlerini Wilbur’da görüyoruz.

“Amerikan tarihine basit ama işe yarar yalnızlık karşıtı planımla daha erken dahil olamayışımdan utanç duyduğumu söyledim. Geçmişte Amerikalıların bütün zarar verici alışkanlıklarının, günah hevesinden çok yalnızlıktan kaynaklandığını anlattım”

Vonnegut için direnme toplulukla yani kitlelerle oluşacak bir şeydir. Ve bu kitleler bir ulus altında birleştiğinde sevgiden çok nefret çıkıyor ortaya. Fakat aileler milyonlara dönüşürse insanın yalnızlığı yok olacak diyor kitabımızın kahramanı Wilbur. İroniyle karışık distopik bir kitapta fazla ütopik olan bu fikirler, bir süre sonra kaosa dönüşüyor. Paldır küldür başlayan hikaye paldır küldür bir distopyaya sahne oluyor.

Paldır Küldür’de insanlığın asırlar boyunca sorulan sorularına cevaplar arıyor Kurt Vonnegut. Yoldaşlık deneyimi, insan olmak, barış ve savaş, ölüm ve yalnızlık gibi kavramlar nerede başlıyor ve bitiyor? Otoritenin insanı yalnızlaştırmasına karşı bir savaşı temsil eden Paldır Küldür, okuyucuyu tüm felsefe tarihinin sorguladığı derin bir problemle baş başa bırakıyor.

Karşılıklı nezaket ve barış için ihtiyacımız olan nedir?

  • Paldır Küldür
  • Yazar: Kurt Vonnegut
  • Çeviri: Algan Sezgintüredi, Ekin Uşşaklı
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: 2017
  • Sayfa Sayısı: 216 Sayfa
  • Yayınevi: April Yayıncılık
Vinkmag ad

Read Previous

Hicviye Yahut Methiye: İstanbul İstanbul

Read Next

Delirten Kelime: Mecburiyet

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *