Panda Durgunsu’dan Zen ve Bilgelik Hikâyeleri

Zen ustası Panda Durgunsu’nun maceraları orijinal dilinde dört kitabı bulsa da, dilimize şimdilik ikisi çevrildi. Kazancımızın büyüklüğü eksikliğimizi unutturuyor.

Taş heykeller, kaligrafi çalışmaları, çizgi ve grafik romanlar… Japon ustalardan el almalar, doğu felsefelerine hevesle dalmalar… Çok yönlü bir sanatçının, suluboya ile destan yazanların uç beyi John J. Muth’un böyle örüldü kozası.

Mükemmel resimli çocuk kitabını ancak o kozadan çıkan kotarabilirdi. Sadece insan ve hayvanı değil, çocuk ile yaşlıyı, telaş ile dinginliği bir arada uyum içinde yansıtan ve sayfayı doldururken birazını boş bırakan değil, adeta boşluklar arasındaki sınırları ifade etmek için birkaç figür, dere tepe, çayır çimen, ve beyazı bol  koskocaman panda çizen biri!

Zen ustası Panda Durgunsu’nun maceraları orijinal dilinde dört kitabı bulsa da, dilimize şimdilik ikisi çevrildi. Kazancımızın büyüklüğü eksikliğimizi unutturuyor. O kadar Zen biliyoruz biz de.

Jon J. Muth’un suluboyası için ne söylenebilir? Elinize aldığınız gövdenin bir kitaba ait olduğunu unutturuyor ve sergi kataloğuna bakarmışçasına uzun uzun ağaçların üzerinde dolaştırıyor gözlerinizi, ister yemyeşil ve masmavi tonlar olsun, isterse toprak renkleri etrafı sarsın, her rengin, boşluğun sözcüsü beyaza göre anlam ve güç kazandığını görüyoruz. Boya, beyaza (kâğıda) utana sıkıla akmış ve belli belirsiz lekeler bırakmış gibi. Ya ışık? Güneşin fısıltısını yayan sarılar, turuncular, eflatunlar, morlar? Durgunsu’nun ve arkadaşlarının yüzünü bir fotoğrafın arabına benzeten zarif karartma?

Boyasıyla başa çıkamıyoruz gördüğünüz üzere, azıcık hikâyesini anlamaya çalışalım: İki kitaptan ilki olan Zen Öyküleri’nde, Durgunsu’nun, insan arkadaşları üç kardeş Karl, Michael ve Addy ile tanışmasına tanık oluyoruz. “Dışarıdaki Ayı” zamanla çocukların hem en iyi oyun arkadaşı hem de akıl hocası oluyor. Büyükten küçüğe ziyaret ediyorlar Durgunsu’yu. Her biri hissesine en uygun düşecek kıssayı dinliyor ondan. Kıssalar, kitabın ana gövdesindeki renkli suluboyadan farklı olarak kaligrafi fırçasının kalın ucuyla ve zift karası dokunuşlarıyla  arz-ı endam ediyor. Bilgelik yüklü kıssaların kimini hatırlayıp gülümsüyoruz kimine ise ilk kez misafir oluyor gözlerimiz ve kulaklarımız. Doğum gününde başkalarına hediyeler saçan  amcanın evine gelen hırsıza verdiği  hediyeyi yetersiz bulup hüzünlenmesi, iyiyi ve kötüyü aynı bütünsellikte eriten,  zen ustasına denk çiftçinin sükuneti, olumsuzlukları yaşandığı ana gömüp devamlı tazelenen ve adeta vaktin çocuğu olan keşişin basireti çocukların modern hayattaki dertlerinin kadim zamanlardaki karşılığı sanki.

Kitabın sonsözü kıymetindeki notta yazanlar ise hem zen bilgisi olmayanlara ter basmasını önlüyor hem de Durgusu’nun isminin nereden geldiğini, karakterine nereden esinlenildiğini anlatıyor. Kıssaların kökenine değinilmesi de cabası.

İkinci kitap Zen Bağları da ilkine benzer şekilde “Şurada bir ayı var” ile başlıyor. Elinde balonlar olan kravatlı bir panda, tren istasyonunda yeğeni Ku’yu bekliyor. Yeğeni Ku’nun adı öylesine seçilmemiş, başka bir kitabın espriyi tüm netliğiyle yansıtan adı esrarı ortadan kaldırıyor: Merhaba Ku! (Hi-Koo!) kitabı haikularla dolup taşıyor. Zen Bağları kitabında ise Ku sürekli haikular aracılığıyla konuşuyor.

Artık sizin de tanıdığınız üç çocuk ile çocuk panda Ku tanışıyor. Durgunsu’nun rehberliğinde güzel oyunlar oynuyorlar dahası, uzaklardan nahoş gelen yaşlı cadı Bayan Whitaker’ın yakından net görünen güzel ruhuyla tanışıyorlar. Ürkütücü, bağırıp çağıran, üstelik ağzından tükürükler saçan çok çok yaşlı kadınmış Bayan Whitaker tabii eğer gönlünüz görmüyorsa! Durgunsu bu boş durur mu, çocuklarla birlikte yemek hazırlayıp evine gidiyorlar çok çok yaşlı kadının. Çorbasını Durgunsu içirirken, çocuklar eve hayat gelmesi için kolları sıvıyor. Çizerin tatlı sürprizinde çocuklarla ilgilenmez gözüken Bayan Whitaker elinde büyüteciyle Karl’ın yemyeşil elmasını inceliyor. Elleri, bakışı, duruşundaki dikkat, yüzündeki derinlik… öylesine detaylı çizilmiştir ki yetkin bir portre tablosuna büyülenmişçe bakakalıyoruz. Aynı çizerin Durgunsu’yu olduğundan çok daha büyük çizerek perspektifi ve dramatik gerçekçiliği bile isteye bozduğunu hatırlatırsam, kitabın görsel marjının genişliğini daha iyi anlayabilirsiniz.  İkinci sürpriz ise Michael’a zimmetleniyor. “Yazılışı Ne” yarışmasına katılacak Michael, çok çok yaşlı kadının, çok çok iyi bir dilbilgisi öğretmeni, sözcük terbiyecisi olduğunu öğrenir ve onunla hazırlanır yarışmaya.

Sonuç? Kazanılan yarışma, güzel gönüllü tatlı ihtiyarla tanışıp kaynaşma, ruhen benzersiz bir olgunlaşma. Güftelenen haikular, ağaç dallarında hoplaya zıplaya meyve toplamalar, Durgunsu ile Ku’nun başrolde olduğu tatlı vedalaşmalar.

Seninle şöyle bir dolaşalım havasındaki kitabın çocuk için esaslı ufuk sıçraması olduğundan, bu düzeydeki kitaplarla tanışan çocuğun kötü kopyaları, çiğ çiziktirmeleri, bıktıran gevezelikleri il sınırına dahi sokmayacağından şüphem yok. Ne de olsa gizli zen ustalarıdır onlar.

  • Zen Öyküleri
  • Yazar: Jon J Muth
  • Çeviri: Sumru Ağıryürüyen
  • Türü: Çocuk
  • Baskı Yılı: Ocak 2019
  • Sayfa Sayısı: 40 Sayfa
  • Yayınevi: Kuraldışı Yayınevi

  • Zen Bağları
  • Yazar: Jon J Muth
  • Çeviri: Sumru Ağıryürüyen
  • Türü: Çocuk
  • Baskı Yılı: Kasım 2018
  • Sayfa Sayısı: 40 Sayfa
  • Yayınevi: Kuraldışı Yayınevi
Adnan Saracoğlu
Latest posts by Adnan Saracoğlu (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Kuvvetli bir roman: Hepsi Bu

Read Next

Bir ‘Çevirgen’in Notları

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *