Aşk da vardır Yalnızlığa Övgü‘de. Fiyat etiketleri ve reklam panolarında ekonomik değere dönüşen gülüşlerin ortasında dahi seçilen.
Çağımız yalnızlığın yıkıcı, durup kendini dinlemenin olanaksız, sözün kulağa ulaşmasının ise mucize olduğu bir parçalanmışlıklar çağıdır. Parçalanan, anlamların ve aklın bütünlüğüdür. Kendimizle tanışıklığımızdır aynı zamanda. İnsan olmanın getirisi olan değerler ve ontolojik arzularımız silinip gitmeye yüz tutmuştur bu parçaların üzerinden. En büyük günahımız, iki yüzlülüğümüz, kendimiz de dahil tüm insanlara sırtımızı dönmemiz bunu yaparken de yalancı görüntüler yaratarak uyumlu bireyler olduğumuzu iddia etmemizdir.
Zamanın ruhu budur bugün. İnsanlık toprağındaki kuraklığın ikiyüzlüce ve bile isteye görmezden gelinmesidir.
Yalnızlığa Övgü bu ruhu sorgulayarak insanın verimli gerçek toprağını, onun kadim ruhunu arıyor.
Ali Murat İrat’ın çoğunluğu Birgün Gazetesi’nde yayımlanan yazılarından derlenen Yalnızlığa Övgü “uyumlu” insan ile onun rutinini sorgularken, yaratıcı bir yalnızlığın ipuçlarını veriyor bizlere. Dilin ustaca kullanımı algıdaki sınırları genişletiyor. Cümleler birbirini takip eden kelimelerden değil birbiriyle bütünleşen duygulardan oluşuyor sanki. Bu haliyle de kendi bütünlüklü algısını bizde de var ediyor.
Yalnızlığa Övgü kıyısında yaşadığımızı düşündüğümüz hayali berrak suları bulandırıyor. Kabullenmenin kolay vazgeçmenin zor olduğu alışkanlıklar ile “doğrularımızı” sorguluyor. Sonunu kabullendiğimiz öykülerimizi en doğru ve insani şekliyle yeniden yazabileceğimizi, bunun için savaşmanın bile insan olmak açısından zorunlu olduğunu vurguluyor. Yalnızlığın kendisinden ve dünyadan; hayatın enerjisi ve onun devrimciliğinden umudu kesen insanın, kendisini tekrardan bulacağı yolu işaret ediyor.
“Yalnızlık insanlığa en yakın haldir.İnsanın en yalnız olduğu an,en insan olduğu andır. Çünkü insan en çok yalnızken özlemekte, yalnızken korkmakta, yalnızken sevmektedir. Kendini yalnızken koklamakta, yalnızken hatırlamakta, yalnızken dokunmaktadır kendinin yüreğine. İnsan en çok yalnızken kendidir.”
Ali Murat İrat Yalnızlığa Övgü’de, ölüm, aşk ve huzursuzluktan yüzleşmeye; mücadele, çürüme ve devletten deliliğe; sevişme, yazma ve korkudan küfre kadar uzanan geniş bir coğrafyanın toprağı olarak mimliyor yalnızlığı. Tüm her şeyin bilinmesi ya da bilinmemesi; iyi ya da kötü olması bu topraktan azade değildir ona göre.
O, zamanın kötü ruhuyla savaşıp yaşamaya, duymaya ve büyümeye davet ediyor bizi. Üstelik melankolik bir sünepelikle değil mütevazi bir doğrudanlıkla yapıyor bunu.
“Kitap okumak yalnızların işidir mesela, biliyorum. Her şeyi kağıda dökmek, yazmak yalnızların işidir. Mektup göndermek oraya buraya, yalnızların uğraşıdır. Mekanik saatler tamir etmektedir yalnızlık, üstelik artık hiçbir getirisi ve götürüsü yokken böyle işlerin.”
Getirisi olan çirkin şeylerin “büyük” sözlerin “yüksek” zevklerin ve “muhteşem” hayatların kolaylığından ötede, bir mektupta iki kelam etmenin ,iki kadeh rakı eşliğinde dertleri değiş tokuş etmenin, bir eski şarkıya yarım yamalak eşlik etmenin “kârında” karar kılıyor Yalnızlığa Övgü.
Sorular soruyor üstelik o. Cevabı çok kolay, cevabı çok zor sorulardan. Dildeki ve algıdaki sığlığı bir kenara koymak, karmaşa içinde dahi olsa kendi derin sularına yol almak için.
“Yalnızlığımı nasıl gidermeliyim? Gidermeli miyim? Ya da giderilebilir mi yalnızlık? Yalnızlık giderilebilen bir şey midir ki?”
Yalnızlığa Övgü sığlığa sövgüdür. Kendi çatışmalarının üzerini duyarsızlık ve hissizlikle örten “uyumlu” ve “güncel” insana; yoksul paltosunun deliklerinden kibri gözüken “iyi” insana; endişe ve rutine teslim olmuş “başarılı” hayatlara sövgüdür.
Aşk da vardır Yalnızlığa Övgü‘de. Fiyat etiketleri ve reklam panolarında ekonomik değere dönüşen gülüşlerin ortasında dahi seçilen.
“…aslında tam da bu yüzden yoğun bir ıssızlık halidir aşk .O geldiğinde artık ondan ve sizden başka kimse yoktur,aşkla sizin aranızda hiç kimseye hatta aşık olduğunuza bile yer yoktur.
Aşk dünyayı tekleştirir, renklerini siler, hayatı anlamsızlaştırır. Hayatı anlamsızlaştırdıkça insanı ıssızlaştırır. Belki de ıssızlığın en güzel halidir aşk.
…Bir aşk nerede başladıysa orada biter. Bütün aşklar derin bir yalnızlıkla ve kimsesizlikle başlar ve orada son bulur. Her aşkın sonu yüzyıllık bir ıssızlıktan kalan derin bir yalnızlıktır”
Kalabalıklara ve acele işlerin zavallılığına bulaşmadan yaşanmalıdır aşk ona göre. Hayat denilenin dakikalarla, normal olmanın arkadaş sayısı ve işimiz gücümüzle ölçüldüğü bu yıllarda zamanın ve rakamların ötesinde yaşanmalıdır aşk.
Aşık olunan gittiğinde de var olmaya devam eder çünkü o. Bir istasyonda indiğimizde yoluna devam eden trendir aşk .
Hayatın, insanı kendisinden saklamakta mahir olduğu iddiasındadır Yalnızlığa Övgü. Dolayısıyla ona göre insan her şeyden ve herkesten çok kendisine yabancıdır. İnsan inşa ettiği nesneler dünyasında yarattığına tapmayı, binyıllar içinde milyonlarca kural koymayı öğrenmiş; bu inanç ve kurallar denizinin onu boğmaya başlamasıyla birlikte kendi içine, rutinine ve bataklığına kaçmıştır. Sonrasında neredeyse tüm güzellikler için bu inanç ve kuralları ihlal etmek zorunda kalmıştır. Yalnızlığa Övgü’de yazdığına göre iktidarların aşkı, sevişmeyi ve yalnız olmayı yasakladığı tüm çağlarda mutluluk için tek yöntem ihlal etmek olmuştur.
Hayvanlarda ise durum farklıdır. Onların nesneler dünyasıyla, şeylerle işi yoktur. Kuralları yoktur kendi kanunları vardır. Onlar ihlal etmez, yaşarlar.
“Öyleyse hayvanlaşın iyi gelecektir”
Yalnızlığa övgü sığlığa sövgüdür. Tüm buruklukları duyan ama söze dökemeyen, hayatın kaosu içinde kendi rutinine ve muhitine kapanan, yanlış bir yalnızlığı yaşayan tüm insan evlatlarına yazılmıştır.
- Yalnızlığa Övgü
- Bililtizami Burukluklar Külliyatı
- Yazar: Ali Murat İrat
- Türü: Deneme
- Baskı yılı: 2016
- Sayfa Sayısı: 198 Sayfa
- Yayınevi: İmge Kitabevi
- Doldur be Mastori, doldur be Barba - 9 Ocak 2017
- Rilke’den Heykeltıraşın Kitabı; Auguste Rodin - 29 Ocak 2017
- Tuvalden Altıpatlara Van Gogh; Son Mektuplar - 26 Aralık 2016
FACEBOOK YORUMLARI