Kitap umut eksenin de yapılan bir söyleşiler toplamı. Mary Zournazi, Alphonso Lingis, Michael Taussig, Julia Kristeva gibi yazar ve düşünürlerle uzun söyleşiler yapmış.
Geçenlerde Ankara’daydım. Uçağa yetişmek için taksi ile gitmeye gerek yoktu. Taksi ile sadece, havaalanına giden otobüslerin kalkış durağına kadar gittim. Otobüs hareket ettiğinde, uçağın biniş vaktine bir buçuk saat vardı. Bu sürede rahatlıkla uçağa yetişeceğimi düşünerek “Umut – Değişim İçin Yeni Felsefeler” adlı kitabı okumaya başladım. Bu arada bu yazı aslında anılan kitap için bir tanıtım/değerlendirme/eleştiri yazısı değil! İlle de yeni kitaplar hakkında yazmak gibi bir koşul sürmem kendime. Ancak bu kitap 2004 yılında yayımlanmış. Yani eskimiş bir “umut” denebilir. Yine de bir iki değini gerekebilir…
Kitaba yoğunlaştım. Arka sayfasına aldığım ilk not: “Neşeyi ve umudu tartacak teraziler kırıldığında.” Bu not, kitabın adına karşın umutsuzluk verdiğinden değildi. Yayımlandığı süreden bu güne, umuda dair sınırların daraldığı, iyimserlik koşullarının zora girdiği gibi bir kanıya kapıldım. Kitap özgün dilinde 2002 yılında yayımlanmış. Bizde 2004’te. Yeni bin yıla girerken yazılmaya başlandığına göre, yeni bin yıl için bir umut ışığı aranmış! Avrupa’da ve bütan dünyada sağın yükselişi konuşulurken, ana örnek Avusturyalı faşist parti lideri Jörg Haider. Aradan geçen on beş yirmi yılda geldiğimiz aşama çok “ileri” doğrusu. Dünyanın ana akım siyasetinde otoriter-totaliter olmayan “lider” kalmadı neredeyse. Yine kitapta göç ve göçmen konusunda ana tema Afgan ve Iraklı göçmeler iken, şimdi yerine baskın bir biçimde “Suriyeli” geçti…
Ben kitaba dalmışken, ne kadar yol aldığımı anlamak için dışarı baktım. Yarım saat geçmiş ve hemen hemen hiç ilerlememişiz. Kalan yolu bir saatte aşacağımızı umarak, yeni süreye göre umudumu ayarladım. Ancak trafik çok yoğundu. Ankara’nın yollarına da çok aşina olmadığımdan, kendimce elimdeki zamana göre yolu bölmeye başladım. Yarım saat daha geçti. Epey ilerledik. Ama havaalanı daha uzaktaydı. Bu kez, kalan yarım saate göre umudumu yeniden uyarladım. Son on dakika kaldığında, Ankara dışında ancak çıkabilmiştik. Artık umut dakikalara inmişti. Havaalanı ana girişine geldiğimizde son dakika da tükenmişti. Ama insanda umut tükenmiyor. Bu kez varsayımlara başvurmaya başladım. Nasılsa beş dakikaya kadar içeri gireceğime göre, uçağın da beş dakikalık bir gecikmesi vardır… Fakat önce dış hatlara uğrandığı için, gecikme on dakikaya kadar çıktı. Eh, beş dakika geciken uçak, beş dakika daha da gecikmiş olabilir… Havaalanından içeri girdiğimde yirmi dakika gecikmiş durumdaydım. Hala umudum vardı. Süre ne kadar azalırsa azalsın, ona umudu sığdırabiliyordum çünkü. Son kontrolleri de geçtim. Ve uçak yirmi beş dakika gecikmeli kalkıyordu…
Benim uçağa yetişmek için yaşadıklarım ve kurduklarımla, kitapta işlenen umut aslında bir paralellik taşıyor gibi. İlk anda çok benzer gibi gözüküyor. Uçağa yetişmek için benim tasarladığım “gelecek varsayımı, gelecek tahayyülü” son derece daralan bir huni borusuna benziyor. Umut alanı giderek daralıyor. Oysa, umut alanı, huninin açık bölümüne doğru yönelmeli… Günümüzde Jörg Haider’in neredeyse “naif” bir örnek haline gelmesi, Trump’ın tek başına yüz Haider’e bedel olması, umudu çok dar süreye sığdırma becerisi olan bizler için çok fazla da sorun oluşturmamalı. Bu ikisi arasına nice umutlar sığar! Yeter ki paslandırmayalım…
Kitap umut eksenin de yapılan bir söyleşiler toplamı. Mary Zournazi; Alphonso Lingis, Michael Taussig, Julia Kristeva gibi yazar ve düşünürlerle uzun söyleşiler yapmış. Toplam on bir kişi. Amerika, İngiltere, Fransa, Kanada ve Avustralya’da yaşayan önemli kişiler. Dünyaya ve insanlığa karşı düşünsel, vicdani ve insani “namusa” sahip insanlar… Sovyetlerin çöküşü ve umuda yaptığı etkiler, sınıf sorunun, solun yen bir anlatı konusunda sıkıntıları, alternatifler, alternatifsizlik, yeni toplumsal hareketler… gibi güncelliği artan pek çok başlık önemli. Öyle ki, Kitap bir yerde mut teması çerçevesinde on bir kitabı içeriyor gibi.
Hazır uçağa yetişmişken, çok imansız/insafsız bir yargımı da buraya aktarmak isterim. Müreffeh toplumların muhaliflerinde bir çeşit müreffehlik varmış gibi sanki! Ancak bir de şu var ki, hegemonyanın içinde çıkan itiraz çok değerli ve önemli. Ne denli müreffeh gözükse de!
Kitap için, daha doğrusu “umut “için eskimiş demiştim başta. Yeni durumların umudu için bu kitabı bir kere daha yazmak gerek ey Mary Zorunazi!
|
- Azerbaycan Şiiri ve Çağdaş Bir Derviş, İbrahim İlyaslı - 1 Kasım 2018
- Paslı Bir Kelime; Umut - 15 Eylül 2018
- Zor Olanı Yazmak; Kırgın Çocuklar Mevsimi - 1 Eylül 2018
FACEBOOK YORUMLARI