
Yaprak Öz’ün Yıldız Alatan serisinin üçüncü kitabı olan Perisiz Köşk, geçtiğimiz şubat ayında okurlarıyla buluştu. Serinin önceki kitaplarından Farahnaz’ın Çiçeği Kristal Kelepçe Ödülü’nü, Villa Şakayık ise Dünya Kitap Yılın Polisiye Kitabı Ödülü’nü aldı.
Yaprak Öz’ün Yıldız Alatan serisinin üçüncü kitabı olan Perisiz Köşk, geçtiğimiz şubat ayında okurlarıyla buluştu. Serinin önceki kitaplarından Farahnaz’ın Çiçeği Kristal Kelepçe Ödülü’nü, Villa Şakayık ise Dünya Kitap Yılın Polisiye Kitabı Ödülü’nü aldı. Perisiz Köşk’ün de ödül alacağını düşünüyorum. Öz’ün polisiye kitaplarının yanında şiir kitapları da mevcut. Yazarımızla son çıkan kitabından yola çıkarak diğer romanlarına da biraz değindik.
-
Bir Yıldız Alatan Macerası, Farahnaz’ın Çiçeği isimli romanınızla başlıyor. Bu macera kitaplarının en dikkat çeken yanı, bölüm başlıkları. “Bej rengi gabardin kumaştan, kolları ve beli tünel bantlı, göğüs cepkenli, kısa trençkot.” (s.7) şeklinde kıyafetler hakkında ayrıntılı bilgiler veriyorsunuz. Bu bilgilerinizin sadece Burda dergilerinden ibaret olmadığını düşünüyorum. Daha da ötesi var mı?
Bu başlıklar tamamen benim hayalimdeki kıyafetlerin sonucu. Daha ötesi yok; zira ileri derecede dikiş bilen biri değilim. Ancak, seriyi yazmaya başlamadan önce dikiş jargonuna çalışmıştım, bu bilgi ışığında başlıkları yaratıyorum.
-
Yıldız Altan Zonguldak’ta yaşıyor. Siz de biyografinizden okuduğum kadarıyla TED Zonguldak Koleji’nde okumuşsunuz. O çevrenin havasını solumuşsunuz. Mühendislerin kendi küçük çevrelerindeki yaşamı iştah kabartacak cinsten. Siz de böyle bir ortamda mı büyüdünüz?
Ben de aynen bu tarz bir ortamda büyüdüm, hatta daha bile fazlası vardı. Zonguldak memur yaşantısı, özellikle o yıllarda tıpkı seride anlatıldığı gibi şatafatlıydı.
-
Perisiz Köşk’te zaman zaman 1985 ve 1986 yılının panoraması çiziliyor. Yıldız Alatan’ın gerek arkadaşlarıyla diyaloglarından gerekse monologlarından bunu anlıyoruz. Astronotların uzayda parçalanmaları, Özal Dönemi, TRT’nin bazı kelimelere yasak getirmesi, İnce Memed’ in gösteriminin yasaklanması gibi. Bunları aralara serpiştirmeniz romanın dönem romanı olduğunu bize hatırlatıyor. Olayları kurgulamanın yanında dönemin tarihi üzerine de çok çalışıyor musunuz? Bu arada maden ocaklarını ilk işleten Fransızlar hakkında öğrendiğimiz bilgileri de unutmamak gerek.
Evet, her romandan önce mutlaka bir arşiv çalışması yapıyorum. Hem Zonguldak tarihiyle hem de Türkiye ve dünya tarihiyle ilgili.
-
Yıldız Alatan’ı gizemli olaylar nasıl buluyor? Yoksa tam tersini mi söylemeliyiz? Araştırmacı gözlerle etrafa bakmasından dolayı mı bu maceraları yaşıyor?
Kesinlikle o gözlerle bakmasından kaynaklanıyor, zira meraklı bir karakter. Biraz da, belki olayları enerjisiyle kendisine çekiyor.
-
Zonguldak’ta intihar vakalarının çok olması ilgi çekici. Madenciliğin insan psikolojisi üzerindeki etkisi (karanlıkta sıkışmışlık hissi) en büyük etken mi?
Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Genlerle depresif ruh halinin de geçtiğine inanıyorum. Perisiz Köşk kitabımda bunun sebeplerini psikiyatrist bir karakter açıklıyor zira.
-
Yıldız Alatan’ın okura dönüp konuşması romana samimi bir hava katmakta. Anlatıcıyı bu şekilde konuşturmayı tercih etme sebepleriniz okuru olayların çözüleceğine dair rahatlatmak ya da anlatıcının kendi özgüvenini yoklaması olabilir mi?
Sebebi; yazdığı kitapların kendi zamanında yayımlanmayacağını bilmesi ama gelecekte, belki kendisi öldükten sonra okurlara kavuşacağını hayal etmesi, yani gelecekteki okurlarına hitap ediyor aslında.
-
Yıldız Alatan serisinin dışına taşan kahramanlarınız da var. Mesela Suat Demirok isimli karakteriniz Tilki, Baykuş, Bakire’ de başkarakterlerden biri. Ya da ölen karakterlerinizi de unutmuyorsunuz. Yaşayan bir karakteriniz onu hatırlıyor ve üzülüyor. Böylece okura da hatırlatmış oluyorsunuz. Peki, bu karakterleriniz ölse de zihninizde hala geziniyorlar diyebilir miyiz?
Diyebiliriz. En itici karakterim olan Deniz’i (şeytan Disko) bile seviyorum. Zihnimde varlık göstermeye devam ediyorlar. Suat Demirok ise garip bir şekilde çok sevilen bir karakter oldu. Müthiş bir karizması var. Onu seriye bu sebeple dahil ettim.
-
Edgar Allan Poe, dünyada polisiyenin öncüsü. “Yaratıcı aklın en üst düzeyi her zaman, rakipsiz biçimde matematikseldir.”* cümlesi ona ait. Buna ek olarak çalışmalarının gücünün metot havasında yattığını ifade ediyor. Peki sizin çalışmalarınızın gücü nede yatıyor?
Sanıyorum benim en büyük kaynağım hayal gücüm. Bir fikir geldikten sonra kalanı çorap söküğü gibi hücum ediyor. Çok okumamın ve disiplinli çalışmamın da etkisi var diye düşünüyorum.
-
Romanlarınızda inandırıcılığı artırmak için polis, tıp ve psikoloji sahası üzerine yakın okumalar yapıyor musunuz? Ya da hangi yöntemleri izliyorsunuz? Baş komiser Nejat’ın psikopati tespiti sadece Yıldız’ı değil, beni de ikna etmişti. Bir de ası üzerine ayrıntılı bilgiler de mevcuttu.
Okumalar ve türlü araştırmalar yapıyor, o alanlarda yetkin şahısların düşüncelerini, tavsiyelerini dinliyorum mutlaka.
-
Okurlarınıza okumaktan çok keyif aldığınız günümüz polisiye yazarlarından kimleri ve hangi eserlerini önerirsiniz?
Suphi Varım, Çağatay Yaşmut ve Jo Nesbo önerebilirim.
-
Çok erken bir soru farkındayım ama, o kurlarımız da merak ediyordur diye düşünüyorum. Dördüncü Bir Yıldız Alatan Macerası da gelecek mi?
İnşallah ileride gelecek. Araya başka romanlar da girebilir elbette.
* Peter Ackroyd, Poe: Kısacık Bir Hayat, Çev: Esin Eşkinat, Yapı Kredi Yayınları, 2018.
- Perisiz Köşk
- Yazar: Yaprak Öz
- Türü: Polisiye Roman
- Baskı Yılı: 2021
- Sayfa Sayısı: 248 Sayfa
- Yayınevi: Maceraperest Kitaplar
- PERİSİZ KÖŞK - 20 Haziran 2021