Türkiye’nin Çilingir Sofrası: Rakı Gastronomisi

Erdir Zat, Rakı Gastronomisi isimli kitapta Vefa Zat’tan aldığı eli bırakmayıp, oluşturduğu kalabalık bir komisyonla hem araştırmış hem yazmış hem de sadece bize değil, bizden sonrakilere de rehber hazırlamış.

Alman Felsefeci Ludwig Feuerbach, “Ne yiyorsak oyuz” diyor. Hemen her yerde duyarsınız bu özlü sözü, okumuş da olabilirsiniz muhakkak. İnsanlığın tarihini, yaşamını, kalitesini, mutluluğunu, yaşam süresini hep yediklerimizle, içtiklerimizle belirliyor uzmanlar. Hem zaten onlar kalmış tarih boyunca, günümüze… Küçük bir çanak parçasıyla kazılarda bulunan insanların gözleri ışıldıyor.

Herhangi bir meyveyi mayalandırarak alkollü içecek elde edebilirsiniz, bu bilinen bir gerçek. Şarap ve biranın insanlık tarihi kadar uzun bir yaşamının olmasının temeli de bu gerçek. İnsanlar, bu mayalanan içeceklerini daha da güzelleştirmek istemişler ve o mayalanan meyveyi (suma) damıtmayı akıl etmişler. Coğrafyasına göre en çok üretilen meyvenin de rakısını yapmışlar. Onun içindir ki, üzüm rakısı, incir rakısı hatta pirinç rakısı bile yapılıyor çeşitli coğrafyalarda.

Anadolu’nun içeceği

Anadolu’da üzüm, hem de en kalitelileri var… Doğal olarak da üzümden yapılan rakı, bizim içeceğimiz. Yaş üzümden de yapılıyor kuru üzümden de… şeker pancarı katıldığı da oluyor. Rakı, uğruna bir mutfak yaratılan en önemli içeceklerden biri… Çilingir Sofrası, rakının keyfinin çıkarılmasını sağlayan önemli, çeşitliliğiyle de güçlü bir mutfak.

Rakı masasının töreni vardır denilir… Bir domatesi ince dilimlemek de o törenin adabındandır. Yani çilingir sofrası o “tören”i yaşatan bir meze tabağıdır aynı zamanda, özenli, düzenli, titiz.

Beş yılda çıktı ortaya…

O kadar da küçük değil çilingir sofrasının güzelliği… Rakı masası da denilen, keyfince kurulan masadır çilingir sofrası. Herkesin dilinde olan, lafa gelince kimsenin mangalda kül bırakmadığı çilingir sofrası üzerine kapsamlı bir araştırma yapılmamış olması bizim ayıbımız muhakkak ki. Biz sadece içmişiz, keyfini çıkarmışız, nasılını, niyesini göz ardı etmişiz. Erdir Zat, Vefa Zat’tan aldığı eli bırakmayıp, oluşturduğu (47 uzman ve araştırmacı) kalabalık bir komisyonla hem araştırmış hem yazmış hem de sadece bize değil, bizden sonrakilere de rehber hazırlamış. Koca bir ansiklopedi çıkmış ortaya…

Keyfini kaçırmamak gerekir…

Sohbetiyle mezesiyle içki adabının göstergesidir rakı masası. Ne çok konuşulur ne çok yenir ne de bir yudumda bir kadeh içilir… Demi kıvamında içilmelidir. Sakin olunmak zorundadır, masadakilerle uyumlu olunmalıdır. Özen olmazsa olmazıdır, tıpkı titizlik gibi.

Coğrafi adımlar…

10 bölümden oluşan “Rakı Gastronomisi”, her bölgenin geleneksel yiyecekleriyle donatılan mezelerini anlatıyor, tarifleriyle. Gastronomi bilimini, dil, tarih, coğrafya, sosyoloji, antropoloji, folklor gibi komşu disiplinlerle birlikte yorumlayan kitapta, bölgeler farklı olunca mezeler de farklılıklar gösteriyor. Kiminde peynir çıkıyor öne kiminde kebap… ama yeşillik hepsinde var. Kavun ile peynir zaten ilk akla gelen… “Palamudu saklaya saklaya, lüferi göstere göstere ye” deseler de denizlerimizi küstürdüğümüz için hamsi ile istavritle yetinmenin hüznü yansıyor rakıya da.

Malatya’da balla rakı içildiğini öğrenince denemek istedim. Rakı severler yeniliğe de açıktır, denemeye de… Kitapta yer alan tarifleri değiştirdiğim de oldu, aynısını yapmaya çalıştığım da… Tek başına içilebilse de bir arada, sohbetle yudumlanınca rakı daha da keyifleniyor… deneyimle sabit. Hem mezelerimi tadan arkadaşlarım da mutlu oldu en az benim kadar.

Edebiyatta, sinemada…

Resimde, tiyatroda, dansta kısacası yaşamın hep güzel anlarında karşınıza çıkar rakı… En çok da edebiyatta ve sinemada. Yazarların masalarındaki anekdotlarla süslü, fıkralarla şenlenen sohbet, sinemaya gelince izleyicinin gözlerini kamaştırıyor. Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan Ahmet Rasim’de, Vedat Türkali’den Leyla Erbil’de, Selim İleri’den Orhan Pamuk’ta ve daha birçok yazarın romanında rakı masalarının güzelliğini, özelliğini okuyoruz. Sinemadaysa o kadar çok örnek var ki, Yeşilçam’ın vazgeçilmez mekanı meyhaneler. Müzikteyse… sesini açın bir tık daha radyonuzun, kasetçalarınızın, canlıysa siz susun şarkı söylesin…

“Rakı Gastronomisi”nde bölgelere göre meze tarifleri de yer alıyor, dönemine göre… Siz kendinizce uygununu bulup rakıyı cilalamayı da bilirsiniz, inanıyorum. Bakmayın kederden de içilir dendiğine, mutlulukla içildiğinde keyfi de çok oluyor rakının. Afiyet olsun.

  • Rakı Gastronomisi
  • Türkiye’nin Çilingir Sofrası
  • Yayına Hazırlayan: Erdir Zat
  • Türü: İçki, Yemek, Meze
  • Baskı Yılı: 3. Baskı, 2018
  • Sayfa Sayısı: 519 Sayfa
  • Yayınevi : Overteam Yayınları
Korkut Akın
Latest posts by Korkut Akın (see all)
Vinkmag ad

Read Previous

OYUNU MUAZZAM OYNAMAK

Read Next

17 Aralık’ta Melekler Şehre İniyor

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *