Psikanaliz Defterleri’nin bu sayısında çocuktaki işlevsel bozulmalar, öğrenme güçlükleri dışında öğrenme arzusunun kökenleri, aydınlanmacı felsefe, psikanaliz ve eğitim ile ilgili zengin içerikte çok sayıda makale bulunuyor. Vurgulandığı gibi öğrenme ruhsal süreçlerin önemli oranda etkisi altında ve bu ruhsal etkenler için ise psikanalistlerin söyleyecek çok fazla sözü var.
Öğrenme, insanın yaşamını sürdürebilmesi için bilgi, beceri, görgü, davranış ve deneyim kazanması süreci olarak tanımlanır. Nörofizyolojik, bilişsel, davranışsal aynı zamanda sosyal-çevresel bir olgu olan öğrenme, büyük oranda ruhsal bir süreci içerir ve ruhsal olan her dinamikten etkilenir. Örneğin depresyonda olduğumuzda dikkat, algı, bellek işlevlerinde ciddi biçimde aksamalar meydana gelir ve yeni bir şey öğrenmede çoğunlukla başarısız oluruz. Ancak öğrenme sürecinde bu aksamalardaki ruhsal dinamikler çoğunlukla es geçilir. Tam da bu ruhsal dinamiklerin öğrenme üzerindeki etkilerine odaklanan yeni bir yayın bu eksiği dolduruyor.
Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Psikanaliz Defterleri, üçüncü sayısını Öğrenme ve Bilinçdışı konusuna ayırıyor. Çocuklarda ve ergenlerde öğrenme süreçlerini psikanalitik bir gözle değerlendiren yazılar, öğrenmenin özünde sadece bilişsel bir süreç olmayıp duygulardan, iç dünyadan ve ilişkisel olanda olup biten her süreçten etkilendiği kabulünden yola çıkıyor. Kitap, her biri kendi kliniğinde çocuk, ergen ve yetişkin hasta takip eden, Türkiye’den ve dünyanın başka ülkelerinden psikanalistlerinin yazlılarını içeriyor. Kitapta Talat Parman, Deborah Britzman, Laurent Danon- Boileau, Jean-Yves Chagnon, Filiz Torun, Yavuz Erten, Tuba Tokgöz, Neslihan Zabcı, Alper Şahin, Aziz Güzel ve Bernard Golse’nin makaleleri yer alıyor.
Yazarlardan Yavuz Erten “Merak ve Öğrenme” başlıklı makalesinde öğrenme sürecinin en önemli güdüleyicisinin merak olduğundan belirtiyor. Anne ve babanın çocuğun bu merakına olan tavırlarına dikkat çeken Erten örseleyici, engelleyici deneyimlerin bu merakı ketleyerek öğrenme sürecinin nasıl başarısızlığa uğrattığını anlatıyor. Yazar’a göre anne, baba ve çocuk ilişkisinde öğrenme sürecini etkileyen bir diğer önemli etken ayrışma konusu. Erten’e göre bebeğin veya çocuğun benliğini sürekli kontrol altında tutan anne baba çocuğun bu merakın peşinden gitmesine de izin vermeyecek ve çocuğun bir sürü farklı deneyimi içselleştirmesine dolayısıyla öğrenmesine engel oluşturacaktır.
Yazarlardan Neslihan Zabcı “Öğrenme Güçlüklerinin Ardındaki Ruhsal/Duygulanımsal Etkenler” başlıklı yazısında öğrenmenin çok boyutlu bir kavram olduğundan bahsediyor. Zabcı, öğrenme sürecinde çocuğun simgeleştirme yetisine vurgu yapıyor. Simgeleştiremeyen çocuğun düşünüp tasarlayamayacağını dolayısıyla da öğrenemeyeceğini aktaran Zabcı, bu yetinin iki durumda zarar göreceğini belirtiyor: nesnenin aşırı yokluğunda veya aşırı varlığında. Nesnenin yani ebeveynin aşırı varlığı, çocuğun herhangi bir eksiklik yaşamasına izin vermeyecektir. Her şeyi bilen, çocuk adına yapan ve hep orada olan anne ve baba çocuğu adeta işgal edecek, işgal edilen çocuk ise hem öğrenme ihtiyacı duymayacak hem de aksine bilgiyi de bu nüfuz ediciliğe karşı bir tepki olarak reddedecektir. Nesnenin aşırı yokluğunda ise -yalnızca fiziksel değil duygusal olarak ulaşılamayan bir anne olduğunda- çocuğun öğrenme sürecine yatırım yapması imkânsız hale gelecektir. Bu yoksunluk çocuğun depresif tepkiler vermesine ve bu depresyonla mücadele için aşırı hareketliliğe veya dürtüselliğe başvurmasına neden olacaktır.
Bu sayıda ayrıca çocuktaki işlevsel bozulmalar, öğrenme güçlükleri dışında öğrenme arzusunun kökenleri, aydınlanmacı felsefe, psikanaliz ve eğitim ile ilgili zengin içerikte çok sayıda makale bulunuyor. Vurgulandığı gibi öğrenme ruhsal süreçlerin önemli oranda etkisi altında ve bu ruhsal etkenler için ise psikanalistlerin söyleyecek çok fazla sözü var.
|
FACEBOOK YORUMLARI