Ruhu olan eşyalar kırık ruhlarla beslenirler. Kırık Şeyler Ansiklopedisi, aile ve ölüm kavramını, ilişkileri, bu kırıklıklar üzerinden anlatıyor.
Akın Çokuğurluel’in ikinci romanı Kırık Şeyler Ansiklopedisi, Everest Yayınları etiketiyle çıktı. Kitapta hikâye iki bölüme ayrılarak işleniyor. İlki; annesinin ölümünden sonra babasıyla ilişkisini sorgulamaya başlayan oğul karakteri. Bu hikâyeyi destekleyen çizimler ve kısa tanımlar, ansiklopedinin ilk ipuçlarını veriyor okura. İkinci hikâye ise; 80’lerin hararetli yıllarına dair anılar biriktirmiş babanın gençlik yılları. Üst üste eklemlenen bu iki çatı, roman boyunca “birtakım şeylere” yapışarak yükseliyor. Romanın sonunda, okur için hazırlanmış sürpriz, romanın bütünüyle iddialı bir dönem roman olduğunu da kanıtlıyor.
Karakter romanın başında çocukluğuna, anne ve babasına dair anılarını anlatıyor. Yaşadıkları acıları ise, babasının ‘kötü niyetli’ dostlarına dayandırmaktadır. Karakter bir yerde kendine şöyle sorar:
“Sakıncalı kitaplar kavramını zihnimde oturtamaz, babamın dost bildiği kitaplar yüzünden oradan oraya zorla gönderilmesini bir türlü hazmedemezdim. Dostlar buna sebep olabilir miydi?” Sayfa 30
Baba 80’lerin ateşli, naif ruhuna sahipken, oğul 90’ların apolitik ve bireyci çizgisinde yürür. Fakat emekliliği sonrasında babanın zihninde, sıradanlığın her şeye iyi geleceği fikri filizlenmiştir. Babanın, insanlık için acı çeken ve bulunduğu çevreyle uyumsuz yapısı, onda bir ruh ikirciliğini de beraberinde getiriyor: Basitlik düşkünü bir ruh ile makro yapıyı değiştirmek isteyen bir başka ruh. Yazar, romanın genelinde bu ikilemi okurun değerlendirmesine bırakmıştır. Çokuğurluel’in bu kurmacası anti-estetizm örneğidir. Yazar asla araya girmez, ancak bununla birlikte evrensel öğeleri karakterlere ve kurmacanın içine yerleştirdiği birçok pasaja denk geliriz. Yazar sık sık, “Kahraman kimdir?” diyerek kahramanlık kavramını sorgular. Romanın finalinde sorunu cevabı, çarpıcı bir şekilde karşımıza çıkacaktır.
“Bütün çocukların, ırklarına, dinlerine, dillerine bakmadan, el ele, neşe içinde oynadıkları bir dünya kurdum kafamda. Asıl kahramanlar bunu becerenler olacaktı, düşmanca savaşanlar değil.” Sayfa 47
Roman ilerledikçe baba ve oğlun ‘kırık’ ilişkisi birtakım eşyaların kırılıp tamir edilmesi üzerinden işlenir. Bir süre sonra baba, bozulan eşyaları, -hayatlarındaki aksaklıkları- tamir etmek uğruna yaralanırken okur, bozmanın mı, tamir etmenin mi alışkanlık haline geldiğini sorgulayacaktır. Kitaptaki baba-oğul ilişkisinin bir türlü değişmediği vurgulansa da tamir edilen her eşya ile bunun değişip evirildiğini görebiliyoruz.
“… Babam da, ikimizin arasındaki eksikliği, orada burada bulduğu her türlü sessiz ve sakat eşyayı tamir ederek doldurmaya çalışırdı.” Sayfa 49
Roman içerisinde sıklıkla başvurulan öğle kuşağı programları yerinde bir etki yaratıyor. Karakterlerin de ruhsal çatlaklarını dolduran bu programlar metne farklı bir okuma katmış. Öğle kuşağının yalnız insanlara ifade ettikleri, yalnızlığın tanımı ve yalnızlıktan kurtulma yöntemleri metin içinde çarpıcı noktalara ulaşıyor. Çokuğurluel, yalnızlığı kara mizahla aktarıp, okuru yarattığı derinliğe çekiyor.
Kitabın sonunda, ‘ruha sahip’ birtakım şeyleri kapsayan ansiklopedi sunuluyor okura. Ruhu olan eşyalar kırık ruhlarla beslenirler. Kırık Şeyler Ansiklopedisi, aile ve ölüm kavramını, ilişkileri, bu kırıklıklar üzerinden anlatıyor. Çevremizdeki her ölümün bizi bir parça ‘bozduğunu’, kırıklarımıza, kırıklıkların arkasına sakladıklarımıza ise “hayat” dediğimizi bize bir kez daha anımsatıyor.
|
- Ruhu Olan Eşyalar: Kırık Şeyler Ansiklopedisi - 22 Temmuz 2017
FACEBOOK YORUMLARI