“Sabah Olursa”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Ben devrim ruhunu Tevfik Fikret’ten aldım” dedirten Türk Aydınlanmasının Öncüsüdür Fikret…

Büyük şair Tevfik Fikret, 24 Aralık 1867 doğmuş, 19 Ağustos 1915’de aramızda ayrılmıştı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Ben devrim ruhunu Tevfik Fikret’ten aldım” dedirten Türk Aydınlanmasının Öncüsüdür Fikret…

Bu yazıda söz, Tevfik Fikret’in olmalı. O’nun Sabah Olursa şiirinin hatırlanması gerekir diye düşünüyorum, zira içinden geçtiğimiz süreçte aydınlanmacıların, cumhuriyetçi güçlerin ruhlarını tazelemeleri, azim ve kararlılıklarını yükseltmelerine çok ihtiyaç var.

Fikret, bu şiiri 1905 yılında oğlu Halûk’a yazmış.

Erol Toy, O’na Katılmak: Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti isimli muhteşem yapıtında şiirin kaleme alındığı o 1900’lü yılları, bakın nasıl özetler:

“(…) On dokuzuncu yüzyıl, safların iyice belirdiği zamana rastlar. Uygarlık, tekniğin son halkalarıyla sanayi devrimini tamamlamak üzeredir. Teknik geliştikçe sömürü hesapsız boyutlara ulaşmış… Üretenin angaryası, tüketenin iştahı, alanın hevesi, verenin çabası… Ezenin baskısı, ezilenin çığlığı ortalığı kasıp kavurmaya başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu en uzun yüzyılına böyle başlamıştır. Osmanlı en uzun yüzyılına bu ortamda ayak basar.

Tam bir Hasta Adam’dır.

Yerli, yabancı doktorlar başına üşüşür. Her kafadan bir ses, her bir ağızdan bir nefes çıkar.

Tabiplerin her biri ötekinden daha acı reçeteler hazırlar. Hasta her reçeteden sonra, biraz daha fenalaşır. Kimse, ameliyata cesaret edemez ama reçetenin acısından daha acısına eli varır. Yüzyılın sonunda, Boğazların Hasta Adamı, tam anlamıyla bir komaya girmiştir.

(…)On dokuzuncu yüzyıl biterken hasta’nın ateşi iyice yükselmiş… Koma’nın derinliği iyice artmış… Ve saflar bir kez daha klasik mevkilerine çekilmişlerdir.”

İşte o koşullarda Osmanlı aydınlanmacılarını bir düşünün. Bu şiir, onların elinde dalga dalga yükselmiş, bayrak olmuştur.

Sonra, unutulmuştur / unutturulmuştur sanki.

Şimdi hatırlama zamanıdır. Şiirin dönemin dilindeki biçimini gençlerin anlamakta zorluk yaşayacaklarını düşündüğüm için A. Kadir’in günümüz Türkçesi ile yazdığı şeklini aktarıyorum. 

Sabah Olursa

Bu topraklarda bir gün ışıyacaksa, oğlum
Eğer bu toprakların da sislenen alınyazısı
sağlam ve güçlü bir elle silinir de,
bir parça gülerse donuk ve paslı yüzü halkın,
-o gün ben ölmemiş bile olsam
bir ölü gibi yaşayacağım  –
sen kes o gün benden umudu.
kötürüm, boş çevremde unut beni acılarımla,
hasta bakışlarım seni çekmek ister
sonra geriye doğru.
Oysa sen “yarın” sın tepeden tırnağa,
kulaklarımda sesin durmadan şakıyor. 

Işıyacak bir gün ortalık, ışıyacak,
sürmez  bu karanlık, sürmez kıyamete dek,
bu mavi gökyüzü bir gün acır size.
Öyle boynunu bükme, oğlum,
hayatın güneşidir sevinçli olmak,
boynu bükük insan çürür bizim gibi. 

Siz  ey gelecek günlerin küçük güneşleri,
birer birer uyanmanın vakti geldi işte,
ufuklar aydınlığa öyle susadı, öyle susadı ki!
Aydınlık  tek özlediğimiz şey çağımızda,
haydi silin bulutları, uğursuz gölgeleri atın,
ışıklar içinde koşun mutlu özgürlüğe doğru.
Biz gözümüz açık gitmeyeceğiz bu dünyadan:
Vatan sizinle yaşayacak, biliyorum,
sizinle yaşayacak sizinle,
şu zindan karanlığından uzak, sizinle.

Serdar Şahinkaya
Latest posts by Serdar Şahinkaya (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Göçle Başlayan, Sürgünde Sonlanan Bir Hayat; Süleyman El-İsa Taş

Read Next

Atatürk’ün Yegane Pişmanlığı

One Comment

  • Güzel bir paylaşım olmuş teşekkür ederim…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *