
Bugün Kolombiya’da gerçekleşen 81 yolcusundan 76’sının ölümüyle sonuçlanan uçak kazasını okuyunca kendisiyle Murat Menteş’ in kitabı Dublörün Dilemması’nda tanıştığım Ergin Günçe’yi nasıl da unutuverdiğimizi hatırladım. Bundan 33 yıl önce (16 Ocak 1983) Ankara Esenboğa Havaalanı’ nda piste 50 metre kala toprak zemine çarparak parçalanan, şiddetli çarpmanın etkisiyle üç parçaya bölünerek infilak eden korkunç uçak kazasında kaybettiğimiz 45 candan biriydi Ergin Günçe.
‘’Adımız bahçenin köşelerinde saklı
Yeminimiz sözümüz sevgimiz
Bu sarı kâğıtta katlı
Güneş işte orda bayram yeri
Sularda ilk cemre
Gökte bir leylek buluyorum
Nedir beni dalgınlığa götüren
Şehirden dönünce onu bulamamak mı
Yoksa bu yaşta ölümden mi korkuyorum
Bahçenin içinden annemin kahkahası.’’ – Adsız
1938 yılında Giresun’da doğan şairimizin annesi ve babası öğretmen olduklarından, ilkokul ile ortaokulu Anadolu’nun değişik şehirlerinde okumuş. İstanbul Erkek Lisesini birincilikle bitiren Ergin Günçe, AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun. ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapmıştı ve İngiltere’de ‘Master of Science’ derecesi alacak kadar donanımlı bir eğitim insanıydı. Karıştığı eylemler dolayısıyla 12 Mart 1971 öncesinde birkaç kez tutuklanıp yargılandı ve 12 Mart’ta da ODTÜ’den çıkarıldı. Aslına bakarsak, o günlerden şimdiye çok da bir şeyin değişmediğini görüyoruz. Hala kutlu mesleklerinden ihraç edilen öğretmenlerimiz, akademisyenlerimiz direniyor sokakta Ergin Günçe’nin ruhuna selamları var. O da mesleğini direnerek geri aldı ve tekrar girdi ODTÜ’ye .
Sosyal Adalet ve Ant dergilerinde siyasî yazılar yazmış olsa da 1953’te şiire yöneldi. A dergisi çevresinde İkinci Yeni çizgisinde şiirler yazdı. Yelken, Dost, Değişim, Papirüs, Yeni A dergilerinde yazın hayatına devam etti. 1971’den sonra toplumcu şiire yönelen şairimiz çocukluk, ölüm temalarını işledi. Sonraki şiirlerinde genç insanların yaşadıklarını, kaygılarını, özlemlerini, acısını içinde duyarak yansıttı.
Cemal Süreya Ergin Günçe için “bir savaşçı gibi değil de bütün hesaplarını vermiş eski bir uygarlık gibi konuşmaktadır” der.
Eski bir uygarlık gibi konuşan şairimiz hayattayken ‘Genç Ölmek’ adında bir şiir kitabı kaleme aldı; kendisini bu kadar genç kaybedeceğimizi öngörmüş gibi. Öldükten sonra ise tüm şiirlerinin derlemesi olan ‘Türkiye Kadar Bir Çiçek- Toplu Şiirler’ kitabı yayınlandı. Yakın zamana kadar baskısını bulamadığımız kitap geçtiğimiz haziran ayında Yapı Kredi Yayınları tarafından yeniden basıldı.
Oğlu Dadal Günçe, bir söyleşide şöyle anlatıyor babasını:
“Ergin Günçe çok zor geçmiş bir çocukluktan sıyrılıp gelmişti. Fabrika işçiliği yaparak lise okumak, o liseyi birinci bitirmek, doktor ya da mühendis olmayı istemek ve parasızlıktan olamamak… Siyasal Bilgiler Fakültesine girişi de bir burs nedeniyle olmuştu. Bu zor yıllar bir tahammülsüzlük ve öfke olarak gösteriyordu kendini sık sık. Ergin Günçe iyi olsun kötü olsun tüm tepkilerini, duygularını denetime tabi tutmayan bir insandı. Çok kızar, çok güler, çok okur, çok çalışır, çok konuşurdu. Eşi, çocuğu, kardeşleri ve başkaları hep kendisinden önce gelmişti. Başkalarına fedakarlık gibi gelen şeyler onun hayatında sıradan şeylerdi. Bu durumunun daha ilkokulda ev geçindirmeye başlamasından kalan bir alışkanlık olduğuna inanıyorum. Şimdi dönüp geçmişe baktığımda bencilce diyebileceğim tek bir hareketi bile gelmiyor hatırıma.“
Bunca incelikli yaşamış şairimizden alıntılar ile yazımızı sonlandırıyoruz.
Ben yeni bir çocuk oldum, tüneyen kuşlar yüreğimde – Geri Dönen Uzun Yaz
***
Sokak lambalarını tanık gösterebilirim
Yalan söylemem zaten keyfim de yok
Özlediğim şeylerin adları
Saymakla tükenmez. – Özlem
***
O kadar çocuktu ki ölürken
Okuldaki bir şarkıya başladı. – Sarışın Ağıt
***
Ben bir gün bu kasabadan giderim
Yağmur da benimle gelir mi bilmiyorum
Şapkamda yağmur içli bir şarkı söylüyor
Oturmuş şapkamda şarkıyı dinliyorum. – Şapkamda Yağmur
***
Avrupa Gençliği başkaldırıyor
Bizimkiler kaldıracak bir şey arıyor – Şehirli Şairler Antolojisi
***
Her aydın hapse girmelidir
Halkı tanımak, Devleti görmek için – Tutuklu Gençler Arasındayım
***
Şemsiyemi açmıyorum ben
Yürüyorum koskoca bir Sağanağı – Ben Uzağa Giderken Dadal Uykuda Olacağı İçin
***
Bana kalırsa kendinden boşan
Bir celsede boşanırsın
Yeter artık bu kadar yabancılaşman! – Saçma sapan Bir Şiir
***
Bir ağlayışı sustuğun belli
Şarkılarını söylerken – Avcı
- Meselenin ne olduğu konusunda kafa yoranlara İlhami Algör’den 9 Alıntı.. - 28 Aralık 2016
- Tarihi, romanlardan okumak isteyenlere 6 kitap ! - 20 Aralık 2016
- “Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?” - 13 Aralık 2016