Saf ve Düşünceli Romancı

Orhan Pamuk’un roman anlayışı üzerine kısa ama nitelikli konferans notları, hem roman okuruna ve hem de yazarlara içten ve samimi öğütler verdiği oldukça faydalı bir başvuru ve başucu kitabı niteliğinde.

Saf ve Düşünceli Romancı kitabı Orhan Pamuk’un 2009 yılında Harvard Üniversitesi’in ünlü Sanders Tiyatrosu’nda Charles Norton Konferansları (Norton Dersleri) kapsamında verdiği ve büyük ilgi gören konuşma ve notlarından oluşuyor.

Doksan yıllık geleneğinde T. S. Eliot’tan Borges ve Paz’a, Calvino ve Eco’dan Toni Morrison’a edebiyatın ve sanatın dünyadaki en saygın yaratıcılarını ağırlayan altı oturumluk konferans dizisine Orhan Pamuk “Roman Okurken Kafamızda Neler Olup Biter?” ile başlayıp;

Orhan Bey Siz Bunları Gerçekten Yaşadınız mı?

– Edebi Karakter, Olay Örgüsü, Zaman

– Kelimeler, Resimler, Şeyler

– Müzeler ve Romanlar

– Merkez ve Sonsöz ile bitiriyor..

Orhan Pamuk’un roman anlayışı üzerine kısa ama nitelikli konferans notları, hem -doğru biçimde okumak isteyen- roman okuruna ve hem de yazarlara -ve yazar adaylarına- içten ve samimi öğütler verdiği oldukça faydalı bir başvuru ve başucu kitabı niteliğinde.

Hatta bir yerde “Belki burada çok meslek sırrı veriyorum, belki beni loncadan atarlar.!” diye espri yapıyor.

Bu espriye konu olan ve çeşitli konu başlıkları altında söylediği bir kaç sözü burada paylaşayım.

“Bir romanın gerçek değeri, bizde hayatın tam böyle bir şey olduğu duygusunu uyandırmasıyla ölçülmelidir.” 

“Romanlar, hayat hakkındaki temel düşüncemize seslenmeli ve bu beklentiyle okunmalıdırlar.”

“Roman okumanın temel zevklerinden biri, kendi hayatımızla başkalarının hayatlarını kıyaslamamıza olanak vermesidir” 

“Romancılık, önemli şeylerden önemsizmiş gibi ve önemsiz şeylerden önemliymiş gibi bahsetme sanatıdır”

Kitaba ismini veren “Saf ve Düşünceli” kavramları ise şuradan geliyor..

Bazı yazarlar, romanlarını yazarken, kullandıkları teknikleri, kafalarıyla yaptıkları işlemleri ve hesaplamaları, roman sanatının kendilerine sunduğu vitesleri, el frenlerini ve düğmeleri kullandıklarını; hatta bunların yenilerini icat ettiklerini fark etmezler de, çok doğal bir şey yapıyormuş gibi sanki kendiliğinden yazarlar. Roman yazmanın (ve okumanın) yapay bir yanı olmasını hiç mesele etmeyen bu tür duyarlığa, bu tür roman okuruna ve yazarına “saf” diyelim.

Bunun tam tersi bir duyarlığa, yani roman okurken ve yazarken metnin yapaylığına ve gerçekliğe ulaşamamasına takılan ve roman yazılırken kullanılan yöntemlere ve okurken kafamızın işlemlerine özel bir şekilde dikkat eden okurlara ve yazarlara da “düşünceli” diyelim.”

Bu ayrım Alman şair-yazar Friedrich Schiller’in “Saf ve Duygusal Şiir Üzerine” isimli makalesine dayanıyor. (Tabii saf derken; naif, temiz düşünceli ve belki fazla iyimserin kastedildiğini düşünmeliyiz.)

Orhan Pamuk’un kendisinin de söylediği gibi Schiller’in çocuksuluğunu ve saflığını kaybetmiş, dertli, modern şair için kullandığı, “sentimentalisch” sözünü “duygusal” olarak çevirmeli ve “Saf ve Düşünceli Romancı” yerine “Saf ve Duygusal Romancı’ -veya okur- demek daha açıklayıcı olurdu diye düşünüyorum.

Ben elbette düşünüyorum. Kitaba ismini veren Orhan Pamuk..!

Konferansta dikkat çeken bir husus ise; Orhan Pamuk’un “Karakter sonradan yaratılan bir şeydir, önemli olan atmosferdir.” söylemi…

Roman kişisinin karakterini, tıpkı hayattaki gibi içinde yaşadığı ve yaşayacağı hikaye ve durumlar belirler”

Bu söylem bana tartışmaya açık gelse de, bu konu ile ilgili herhangi bir yazıya rastlamadım. Böyle bir tartışmayı okumak isterdim doğrusu.

Aslında Orhan Pamuk çok samimi bir şekilde “Kendi sesimi Borges ve Calvino gibi yazarlara kendimi iyice açarak buldum” derken aklıma Borges’in şu saptaması da gelmiyor değil.

Bence kısa öyküde en önemli öge, olay ya da durum örgüsü iken, romanda kişilikler önemlidir”

Borges’den söz açılmışken “yazmak” konusu ile bağlantılı olarak şunu paylaşmadan geçemeyeceğim.

Şöyle diyor Borges yazma serüveni ile ilgili olarak;

Konularımı ben seçmem, onlar beni seçerler. Onlara olabildiğince karşı çıkarım ama beni bezdirmekten, kafamı kurcalamaktan geri kalmazlar, ben de sonunda ister istemez onları yazmaya koyulurum, sonra da başımdan defetmek  için yayınlarım. !”

Borges de bunu Meksikalı şair Alfonso Reyes’ten öğrenmiştir. Şöyle söylemiştir Reyes ona: “Yazdıklarımızı yayınlamak zorundayız, çünkü yayınlamazsak habire değiştirip durur, bütün olası birleşimleri deneriz ve bir adım öteye gidemeyiz.”

Bir roman yazma serüveni ile ilgili olarak Faulkner’a da kulak verelim;

“Romancının bir rüyası vardır. Bu rüya ona o kadar çok işkence eder ki romancının ondan kurtulması gerekir. Ondan kurtulana kadar huzur bulamaz.

Hepsini boş verir: onur, gurur, iyi insan olmak, güvenlik, mutluluk –hepsini kitabı güzel olsun diye feda eder.”

The Daily Telegraph’ın “Büyüleyici… Her romancı bu kitabı okumak ve sanatını ustasından öğrenmek isteyecektir.” dediği Orhan Pamuk’un “Saf ve Düşünceli Romancı” kitabı insana yazma ve okuma şevki veriyor.

Bilhassa “Anna Karenina’yı.” yeniden okuma…

  • Saf ve Düşünceli Romancı
  • Yazar: Orhan Pamuk
  • Türü: İnceleme-Söyleşi
  • Baskı Yılı: Haziran 2016 (YKY’de ilk baskı tarihi)
  • Sayfa Sayısı: 124 Sayfa
  • Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Ali Tanrısever
Vinkmag ad

Read Previous

İnsan Vücudunun Öyküsü

Read Next

Solcu Komünist Kurbağa Davası

One Comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *