Thomas Mann’daki daha yüksek neşe ve ironik ayrıştırmayı Hesse, büyüyü ve coşkulanmayı savunma tarzı olarak görüyordu.
İsviçreli edebiyat eleştirmeni Otto Basler (1902-1984) bize karakteristik bir anekdot anlatmıştı. Basler iki yazarın da yakın arkadaşıydı, bir gün onları Aargau’daki evinde misafir ediyordu. 6 Temmuz 1950’de Thomas Mann evinin kapısının önünde dikilirken, Basler onu Schiller’in şu sözüyle karşıladı: “Ne değerli, sadık bir misafir! Ondan daha iyisi henüz bu eşikten adımını atmadı.” Thomas Mann bir anlığına duraksadı, adımını basamaktan geri çekti ve Basler’e muzipçe karşılık verdi: “Yani, sevgili arkadaşım Hermann Hesse’nin içeride olmadığını mı söylüyorsunuz?” “Hayır, içeride,” dedi Basler, “ama o diğer kapıdan girdi.” Thomas Mann, “Öyle mi!” diye cevapladı ve neşeyle içeri girdi.
İlişkilerinin böyle karşılıklı bir değer verme halini alması, muhtemelen yirmi yıl sürdü. Hermann Hesse, meslektaşını “hınzır bir alaycı” olarak adlandırırdı. Hermann Hesse ise Thomas Mann için; “Alman yavanlığının kafeslerindeki kanaryaların arasında duran bir bülbül”dü. Onları önce ayıran, ama sonunda yine birbirlerine bağlayan şey; Thomas Mann’ın 1937’de Hermann Hesse’nin altmışıncı yaş gününde yazdığı övgüde söylediği gibi “aralarındaki benzerliklerden olduğu kadar farklılıklardan da beslenmeleri”ydi.
(…)
Thomas Mann’daki daha yüksek neşe ve ironik ayrıştırmayı Hesse, büyüyü ve coşkulanmayı savunma tarzı olarak görüyordu. Thomas Mann’ın sesli okumalarında da bunun görünür olduğunu düşünüyordu. Thomas Mann’ın Mayıs 1950’de Seçilen’den iki bölümü onunla paylaşmasından sonra, “Zeki ve alaycı tarzından hiçbir şey kaybetmemiş, inanılmaz canlı. Onu dinlemek, doğrusunu söylemek gerekirse büyük bir zevk,” diye anlatıyordu. “Yani okuması da konuşması gibi; her zaman sözcükleri doğru vurguluyor; biraz mimik, çokça mesafe ve ironi katıyor ve belki okuduğu şeyden başka sebeplerden dolayı hoşlanmasanız bile, biraz eğlence ve küçük hilekârlıklarla onu dinlemekten memnun olmanızı sağlıyor.”
Hesse’nin yetmiş beşinci doğum gününde Thomas Mann, “Sakın benden önce ölmeyin!” diye yazmıştı, “Öncelikle bu uygunsuz olur, çünkü ‘sırada’ ben varım. Ayrıca tüm bu karmaşada sizi müthiş özlerim. Çünkü bu karmaşada siz iyi bir yoldaş, teselli, dayanak, örnek ve teşviksiniz ve siz olmadan kendimi fazlasıyla yalnız hissederim.” Sonrasında Hesse şöyle demişti: “Dostum, benden önce ‘ölümlülüğü kutsamanız’ (faniliği övmekten başka bir anlamı olmayan, güzel bir ifade) durumunda, bunu övmeye veya kutsamaya kalkışabileceğimi zannetmiyorum, bilakis son derece kederli ve sessiz olacağım.”
Ve gerçekten Thomas Mann ondan önce ölünce, Hesse birkaç yıl önce son kalan kardeşinin ardından yaşadığı boşluk ve yoksunluk duygusundan söz etmiş ve derin bir matem duygusuyla veda ederken 1955’te Neue Zürcher Zeitung’da şöyle yazmıştı: “Büyük bir hüzünle sevgili dostum, meslektaşım ve Alman nesir ustası Thomas Mann’a veda ediyorum. Tüm onuru ve başarısı göz önünde bulundurulduğunda, kendisi fazlasıyla yanlış anlaşılan biriydi. On yıllar boyunca Alman kamuoyu, ironisi ve ustalığının arkasında nasıl harika bir kalbin, sadakatin, sorumluluğun ve sevme yetisinin yattığını görmekte tamamen başarısız oldu. Bu nitelikler, kendisinin çalışmalarını ve anısını bu kötü zamanlar geçtikten sonra bile uzun süre boyunca hayatta tutacak.”
Not: Yazı Volker Michels’ın “Mektuplar” kitabına yazdığı önsözden kısaltılmıştır.
Volker Michels Kimdir?
25 Şubat 1943’te doğan Volker Michels psikoloji ve tıp alanında eğitim gördü. 1969’da editörliğe başlayan Michels, 2008’e kadar arasında Hermann Hesse’nin yazılarının ve mektuplarının da bulunduğu Alman edebiyatıyla ilgili pek çok tematik kitabı yayına hazırladı. Edebiyat ve sanat tarihi alanında makaleler yazan Michels, Hermann Hesse edebiyat arşivini inşa etmiş ve araştımacıların kullanımına açmıştır. Offenbach’ta yaşamaktadır.
|
- Netflix Türkiye mayıs programı belli oldu - 23 Nisan 2022
- Halsey’den İstanbul konseri - 23 Nisan 2022
- Sepultura Türkiye’ye geliyor - 23 Nisan 2022
FACEBOOK YORUMLARI