
Denemelerine Kaşıkçı Elması gözüyle bakan ve her denemesinde rozası altın değerinde yeni Kaşıkçı’lar türetmeye çalışan Salâh Birsel, sanatı ve sanatçıları yaşam öyküleriyle ele alarak okurlarını merak dolu bir yolculuğa çıkarıyor.
Bir Zavallı Sarı At, caz sanatçısı ve saksafon virtüözü Charlie Parker’dan intiharını anbean kaydeden Beşir Fuat’a; Virginia Woolf’tan James Joyce’a ve Henry Miller’a dek pek çok kişinin hayatından çeşitli kesitleri bir araya getiriyor. Kusursuz üslubuyla müziğin şehirle, sinemanın edebiyatla buluştuğu satırlar kaleme alan Birsel, kimsenin bilmediği bir Beyoğlu defterini de okurlarına açıyor.
“Bu anlattıklarımız çığlık kuşlarıdır.”
Okuma Parçası:
Bir Zavallı Sarı At
Bu yaz yeniden Plutarkhos’u okudum. Bir alışkanlığımdır bu: Her yıl onun bir iki yaşamöyküsüne el atmadan yapamam.
Yunanlıyı bilirsiniz, yazılarında çekemezliğe yorulabilecek en ufak bir gölgeyi barındırmaz. Hele, kolay kolay yaratılamayacak yapıtları yerin dibine çalmaya hiç mi hiç yanaşmaz. Bu gibi züppelere bayağılık gözüyle bakar ve onları sofistlere, safsatacılara yani tandır başında bağ dikenlere bırakır.
Yunanlı, üslup oyunlarına da yüz vermez.
Anlattığı kişilerin yaşamlarında yer alan her olaya da kulak asmaz. Durursa, onların davranışlarını, ruh çalkantılarını ortaya çıkaran olaylar üzerinde durur. Tutumunu hurdanüvisçilere bağışlatmak için de iki de bir: “Biz tarih kitabı yazmıyoruz, insanların yaşamlarını anlatıyoruz,” der.
Şu var ki, kişilerinde tüy-tüs bırakmayan, onların yüzüne kara çalan kimi tarihçilerin yazdıklarına da bütünlük arka dönmez. Ne yapar yapar topunun ağzını bağlar. Bunu biraz da savruk ve bilisiz sayılmamak için yapar. Ama yine de cavalacivoz olayları umurlamayıp kendi bildiğinde direnir.
Yunanlının –sonradan Roma yurttaşı da olmuştur– kendi ağır topları da vardır. Bunlar çokluk tarihçilerin ıskaladıkları şeylerdir ki o günlerden kalma kimi yaşlıların belleklerinde ya da kimi anı kitaplarında bol bol rastlanabilir.
Tanrılar, yiğitler adına dikilen anıtlar da Yunanlının astarlık bezidir. Bunlara bir de kararnameleri eklersek yaşamöykülerinin bütün kaynaklarını ortaya dökmüş oluruz. Bu kez Demosthenes’in yaşamöyküsünü de, ikinci kez okudum.
Ben ötedenberi Atinalı söylevcinin sanat için ibret göstermesine, sanat yolunda türlü çilelere katlanmasına şaşkın-şapalak kalırım. Hazret, göğsünü genişletmek, sesini padişah davulu gibi köpürtmek, el-kol kıpırtılarına çeki-düzen vermek, söz sanatını yükseklere çıkarmak, söylevlerine gıcır katmak için kendini durmadan sıkılara sokar. Bu konuda onunla yarışacak kişilerin sayısı pek düşüktür. Onda beğendiğim yan da vıdıvıdılara kulak tutmayıp yürüdüğü yolda bıkkınlık ve usanç göstermemesidir. Yeraltında kazdırdığı üç metre yükseklikteki değirmi odaya hemen hemen her gün inerek söz ve davranış talimleri yapması onun yaman bir istem adamı olduğunu gösterir.
![]()
|
- Netflix Türkiye mayıs programı belli oldu - 23 Nisan 2022
- Halsey’den İstanbul konseri - 23 Nisan 2022
- Sepultura Türkiye’ye geliyor - 23 Nisan 2022