Sevgi Soysal’la Yürümek

Sevgi Soysal’ın edebi anlamdaki cesur denemeleri eşliğinde bir roman okumak istiyorsanız, Yürümek sizin için doğru seçim olabilir.

Sevgi Soysal, edebi dili, biçemi ve ele aldığı konular bakımından başucu yazarlarımdandır. Yürümek isimli romanı da keyifle okuduğum bir roman oldu.

Yürümek’te; Ankara’nın, Samanpazarı, Kızılay, Yenişehir ve Kavaklı semtlerinin mekân olarak seçildiğini, bu semtlerdeki yaşam biçimlerinin ve semtler arası kültürel farklılıkların ele alındığını görüyoruz. Kendisi de bu semtlerde yaşamış olan yazarın Yenişehir’de Bir Öğlen Vakti’nde de benzer semtleri ve mekânları seçmesi, romanlarında kendi yaşantısından kesitleri ve gözlemleri işlediğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Yürümek’te ayrıca İmroz adası ve Büyükada’da geçen bazı olaylar da bulunmaktadır.

Romanlarındaki mekan benzeşmesinin yanı sıra yazarın -okuduğum-, Tante Rosa, Yenişehir’de Bir Öğle Vakti ve Yürümek romanlarında kadın karakterlerin benzerliği de dikkat çekmektedir.

Dönemin Ankara’sı gelişmekte olan, batılılaşmayı ve değişimi içselleştirmeye çalışan bir şehirdir. Ancak bu noktada süregelen alışkanlıklar, düşünme biçimleri ve değişim çabaları birbiriyle çatışmakta ve bireylerin davranış ve düşüncelerinde tutarsızlıklar, yanlışlıklar ve baskılanmalar görülmektedir.

Sosyokültürel yapının farklılaşması kişilerin hayat görüşlerini ve davranışlarını doğrudan etkilemektedir. Romandaki kadın karakter olan Ela’nın yaşamından sunulan kesitler, romanın yayımlandığı dönemde müstehcen olarak değerlendirilmesine neden olur. Bu sebeple roman yasaklanır ve toplatılır. Mahkeme süreci romanın lehine işler ve kitabın tekrar yayımlanması doğrultusunda bilirkişi raporu çıkar.

Romanda ana karakter olarak gördüğümüz Ela’ya bir erkek arkadaşının “canımın içi”, arkadaşına da “komşunun piçi” diye hitap etmesi (2006,s.24) Ela’da kişiliğini şekillendirecek düzeyde büyük bir etki yaratır. Bu olayın, çocukluk dönemindeki yaşantılarımızın, deneyimlerimizin kişiliğimize etkilerini gözler önüne serdiği söylenebilir. Hatta bilinçli olarak bu şekilde düşünülmesi amacıyla kurgulandığı da düşünülebilir. Çocukluğunda gerçeklere dayalı bilgilere sahip olamayan, cinselliği toplumun bir tabusu olarak yaşayan Ela’nın lezbiyen ilişkiye yönelmesinin sebeplerinden biri de bu olaydır. Lezbiyen ilişkiye girdiği kişi olan Şenel, ilgisiz bir ailede büyüyen, cinselliği annesinin dergilerinden öğrenen bir kızdır. Ela lezbiyen ilişki kurmaktan memnun olmamakla birlikte kendini bu ilişkiden alamaz. Böyle bir ilişki Ela’yı memnun etmemektedir ancak hayatının hiçbir döneminde erkeklerle de sağlıklı ilişki kuramaz.

Şenel ne zaman çağırsa, Ela nedense hem gitmek istemez, yine de gider gizli bir serüven duygusuyla” (2006, s. 36)

Böylesine hassas bir konu romanda son derece naif bir biçimde ele alınmaktadır. Roman boyunca cinselliğin, özellikle o dönem üzerinden ele alındığında çarpıcı bir şekilde işlenmiş olduğu görülmektedir. Tante Rosa, Yenişehir’de Bir Öğle Vakti ve Yürümek’te kadın cinselliğinin topluma bir başkaldırı olarak ele alınması, aynı zamanda cinselliğin gizlenen, suçluluk hissettiren ve ayıp olarak işlenmesi ortak bir nokta olarak göze çarpmaktadır.

Anası olsaydı şimdi, Ela’nın anası, neyin yanlış olduğunu, neyin yapılmaması gerektiğini bilen ve hiç unutmayan, unutturmayan Ela’nın anası” (2006, s.36)

Gerek olayların geçtiği şehir ve mekânlar gerekse kadın kimliğinin bu yönüyle öne çıkarılması romanların otobiyografik özellikler taşıdığının göstergesi olarak da kabul edilebilir.

Ela ilerleyen yıllarda Aleko ile arkadaşlığında yaşadığı ilk öpüşme deneyiminden sonra eve geldiğinde babasının ölüm haberini alır. Bu rastlantı onun annesinin öğretilerine karşı çıkarak Aleko ile öpüştüğü için babasının ölümüyle cezalandırıldığı hissini yaşamasına neden olur.

Aleko’yla öpüşürken mi ölmüştü babası? Aleko’yla tepeye çıkmasını yasakladığı için mi Aya Yorgi intikam almıştı babasından?” (2006, s.53)

Ela’nın yaşadığı olayı bu şekilde yorumlaması toplum baskısının bireylerin farklı psikolojik katmanlarına etki edebildiği şeklinde çözümlenebilir.

İstanbul Üniversitesi’ndeki üniversite yaşamı, felsefe okumasıyla da ilintili olarak kendisini bulmaya çalışma, yaşadığı kenti, kültürünü, toplumun değerlerini sorgulama ve bu değerlere rağmen isteklerini gerçekleştirmeye çalışma dönemi olarak da değerlendirilebilir. İçinde fırtınalar kopan ancak içine kapanık bir kişilik olarak gözlemlediğimiz Ela, üniversiteden sonra Hakkı Bey’le evlenir. Hakkı Bey’le kurduğu cinsel ilişki ona mecburiyet olarak gelmektedir. O, cinselliği sevgi ile ortaya çıkan bir patlama olarak değerlendirmekte ve cinselliği kocasıyla bu şekilde yaşayamadığı için de kendini suçlamaktadır. Bu anlamda aradığını bulamayan Ela, Hakkı Bey’i Bülent ile aldatır.

Bu aldatmanın dışında Ela’nın başka ilişkilerinin de olduğu üstü örtülü bir şekilde anlatılmaktadır. Ancak evliliğini bitiren; Hakkı Bey’i Bülent ile aldatmasıdır. Evliliğinin bitmesinden bir süre sonra Ela, bir postanede karşılaştığı Memet’le yaşamaya başlar. Memet’in hayatında da çocukluğundan bu güne uzanan olumsuz cinsel deneyim ve bilgiler etkilerini hâlâ sürdürmektedir. Ela’nın cinselliğe bakış açısı, yaklaşımı Memet’le yaşadıklarıyla da verilmeye çalışılmıştır. Memet ve Ela’nın cinsellikten beklentileri ve yaklaşımları bir anlamda toplumun baskılanmış bir yönünü ortaya çıkarmaktadır.

Ela çok kızar bu adama, hep hatırlayacak, hiç unutulmayacak kadar, bir adamın her sabah araba yıkamak gibi bir görevi kendiliğinden edinmesine” (s.123)

Dikkat çeken bir başka nokta da Ela’nın aslında bir anne olduğu, ancak anneliğinin romanda fazla işlenmediğidir. Bunun sebebi olarak da Ela’nın anneliğin kendisiyle bağdaştıramadığı gösterilebilir. Ela’nın anneliğine bakışı “İşte bir yük; paylaşamayacağım bir yük.” diye düşündü Ela (s.124), cümlesinden de anlaşılmaktadır. O, özgürlüğüne bir engel olarak gördüğü çocuğunu boğup yok etmeyi aklından geçirebilecek derecede istememektedir.

Soysal, Ela’nın evliliğinin sona ermesi ile ilgili hissettiği duygu ve düşünceleri okuyucuyla paylaşırken, toplumun boşanmalara ve boşanmalardaki kadın rolüne yaklaşımını da ele almıştır:

Hakkı’dan boşanıp Memet’le yaşayacağıma, Hakkı terk etseydi beni, şefkatli kollarınızı açarak üşüşürdünüz hemen; çok sevimli, çok aranır olurdum, acırdınız, anlardınız beni. Aslında benim acımdan gizli bir tat duyardınız, bırakılmışlığımdan, bundan beni aşağılayıcı bir şeyler çıkarırdınız.” (s.128)

Romanda bilinç akışı tekniğinin kullanımı göze çarpmakta, kahramanların çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemleri, ruh halleri, olaylara karşı geliştirdikleri tepkiler daha çok hayvan ve doğa tasvirleri ile verilmeye çalışılmaktadır. Bölümler arasında sık sık karşılaştığımız bu tasvirler kimi zaman Ela ve Memet’in hayata karşı duruşlarını anlatmaya yardımcı ögeler olarak kullanılmıştır.

Derinlerde, toprağın derinindeki asma kökü, o hafif taşlı, kumlu yamaca doğru gelişti. Kısa, kahverengi esmerimsi gövde yardı toprağı. Gelişti, dallandı. Toprakta yerini belledi kütük.” (s.42)

Romanda görülen anlatım tekniği yazar anlatıcı anlatımdır.

Bu çember içinde değiştirebileceği bir şey kalmamıştı.” (s.110)

Bir saat sonra soluk soluğa eve döndü Memet” (s.35)

Roman kurgusundaki zaman öğesi incelendiğinde ise; yazarın o dönem için çok yeni denenen bir teknik olan ileri atlamalar ve geri sıçramalarla (flash back) karakterlerin farklı dönemleri arasında dün ve bugün arasında bir örüntü oluşturulduğu görülmektedir.

Dönemin Ankara’sı üzerinden, değişmekte olan ülkenin sosyo kültürel bağlamda ele alınışına tanıklık etmek, o günden bugüne toplumda değişen ve yerleşen fikir ve tepkileri fark etmek, toplumun kadına ve cinselliğe bakışını incelerken, baskı altında yetişmenin bireylerin gelecekte kuracakları dünyaları üzerine etkilerini gözlemlemek ve Soysal’ın edebi anlamdaki cesur denemeleri eşliğinde bir roman okumak istiyorsanız, Yürümek sizin için doğru seçim olabilir.

  • Yürümek
  • Yazar: Sevgi Soysal
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: 14. baskı – Mayıs 2017
  • Sayfa Sayısı: 152 Sayfa
  • Yayınevi: İletişim Yayınları
Belma Alper Uğurlu
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Kutub Şimşek’in ilk kitabı Aynı Daldaydık raflarda!

Read Next

Ayrıntıların Yaşattığı Güzellik ‘’Bana Denk Geldi’’

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *