
Uğur Mumcu…
“Uğur’u sonsuzluğa uğurladığımız günün ertesinde kar her tarafı kaplamıştı. Beyaz bir sessizlik şehri sarmıştı sanki. Pencerenin önündeki bordo koltuğa oturdum. Şehrin karla kaplı sessizliğine baktım. Hayatımda yeni bir dönem başlıyordu.” diyerek tasvir ediyordu gidişini eşi Güldal Mumcu. Bugün bombalı saldırıya uğrayarak katledilişinin ardından tam 24 yıl geçti. Biz de bu kıymetli yazarı hem kendisinin kaleme aldığı hem de hakkında yazılmış eserlerle anmak istedik. İşte sizin için seçtiğimiz 9 kitap…
1 Suçlular ve Güçlüler “Yargıcıyla, avukatıyla tüm hukukçular esir alınmıştı Hitler rejimince. Hukuk profesörleri birer papağan, yargıçlar ise oyuncaktı Hitler’in elinde. Bugün Hitler’e uşaklık etmiş yargıçlara hukukçu demek mümkün müdür artık? Bunlar, siyasal cinayetlerin kiralık katilleridir. Bir yüksek kürsüye cübbeyle çıkmak, cellâtlığa meşruiyet kazandıramaz hiçbir zaman.”
|
2 Söz Meclisten İçeri “Bu kitabın içinde eleştiri konusu, kurum olarak parlamento değildir. Parlamentoları oluşturan kişilerin aritmetik çoğunluğu da değildir. Bu kitap ile yalnız, parlamento çalışmalarını engelleyen, kürsülerde yurt ve dünya sorunlarının özgürce konuşulmasını engelleyen sorumsuz bir azınlık eleştirilmiş, bu azınlığın sergilediği çirkinlikler eleştiri konusu yapılmıştır.” |
3 Sakıncalı Piyade Uğur Mumcu bu eserini Rutkay Aziz ile birlikte tiyatroya uyarladı. Oyunu Ankara Sanat Tiyatrosu’nda tam 700 kere sahneledi.
|
4 Büyüklerimiz “Siyasal içerikli yazılarıyla bir köşe yazarı olarak bildiğimiz Uğur Mumcu bu kitapta, 1980 öncesinde siyasal yaşamda adı duyulan, belli dönemlere damgasını vurmuş birçok ünlünün yaşam öykülerini, siyasal geçmişlerini, bir güldürü yazarının ustalığı ile anlatıyor. Mumcu’nun, o dönemde Politika ve Çivi gazetelerinde Mehmet Ferda takma adıyla yayınladığı bu yaşam öyküleri, zamanın “ünlü Türk büyükleri”(!) için birer kimlik kartı niteliğinde. Genç okuyucular, bu, kerameti kendilerinden menkul ünlü(!)lerin bir kısmını tanımayabilirler. Ama haksızlık etmesinler; böyle ünlülerin günümüzde de birçok örneği yok mu? Kitaptaki adların yerine, bugün tanıdıkları ünlülerin adını yazsalar, çok fazla şey değişmeyeceğini görecekler.”
|
5 40’ların Cadı Kazanı “Gazetecinin ve tarihçinin işlevleri ayrıdır. Gazeteciler, tarih yazmazlar; tarihçilerin yararlanacağı kaynakları bulmaya ve sunmaya çalışırlar. Tarihçinin görevi başkadır. Tarihçi, tarih yazarken, anılardan ve belgelerden yararlanır. 40’lı yıllarla ilgili birçok anı yayınlandı. Bu dönemde yaşanan olayların hemen hepsi, ayrı ayrı incelenmeye değer konulardır. Amacım kuşbakışı da olsa 40’lı yılları biraz daha yakından görebilmek ve gösterebilmekti. 40’lı bugünleri de yönlendiriyor. Cadı kazanları bugün de kaynıyor. Kazanlarda yananlar, kazanların altına odun atanlar, bugün başka başka insanlar. Ama sonuç değişiyor mu? Hayır!”
|
6 Tüfek İcad Oldu “Yenilmeyen güç odur. Halkın gücüdür, halkın örgütlü gücüdür. Asya’da Afrika’da dirilen ve direnen haklar, bu örgütlü gücün yediveren bağımsızlık gülleridir. İş, bu gücü örgütlemektedir; hüner, bu gücü bilinen bilinçle ayakta tutabilmektedir.”
|
7 Çıkmaz Sokak “Sosyalistler için tek yol vardır. O yol, silahla değil, namlu ucuyla değil, mermi çekirdeği ile değil düşünce ile inançla açılır. Bu yol düşüncelerle, inançlarla ışıldar ve kitlelere ulaşır. Sosyalizme inanmak, işçi sınıfına inanmak demektir. Kaynağını işçi sınıfında bulmayan düşünce ve eylemler, ancak ve ancak blankizm ve anarşizmin yol ve yöntemleri olur…”
|
8 Kardeşim Uğur Mumcu “Bu kitap, Uğur Mumcu’nun mücadeleci kişiliğinin oluşumuna dair önemli bilgiler veriyor.
|
9 İçimden Geçen Zaman “Milyonları sokağa döken olay 24 Ocak 1993 Pazar günü, saat tam 13:25’te yaşandı. Ülkemizde araştırmacı gazeteciliğin öncüsü; Atatürkçü, laik, cumhuriyetçi, demokrat bir Türkiye’nin yılmaz savunucusu Uğur Mumcu, arabasına konan bir bomba ile inandığı değerler uğruna öldürüldü. Eşi Güldal Mumcu, o günü ve o günden sonra yaşadıklarını İçimden Geçen Zaman adlı kitabında anlatıyor. Suikastın karanlıkta kalmış pek çok ayrıntısını gün ışığına çıkarıyor, yalın anlatımıyla sarsıyor.”
|
- Sıcak Kafa; “Sözlerin rengini hareketlerin makamına tercih etmeyen bir roman” - 4 Nisan 2018
- Olivia Laing anlatımıyla özel bir şehir: Yalnızlık… - 9 Mart 2018
- Bir Vakitsiz Kaybeden: Albert Karako - 19 Ocak 2018
FACEBOOK YORUMLARI