Tek Bir Öpücükle Değişen Hayatlar!

Patchett, karakterlerin duygularını ve içinde bulundukları durumu doğrudan söylemek yerine, okurun zihninde canlandırmasını sağlıyor ve bu konuda çok başarılı.

Ann Patchett’ın zengin ve sürükleyici yeni romanı, Hep Beraber’in en hareketli bölümü 1971 yılında geçiyor. Yaşları 6 ila 12 arasında değişen altı üvey kardeş kendi başlarının çaresine bakmak üzere yalnız bırakılmışlardır.  İç içe geçmiş bir aile, olaylı bir araba yolculuğundan sonra göl kenarındaki bir pansiyonda kalmaktadır ve anne ve babaları, “Kafede kahvaltı edin. Hesaba yazdırırsınız. Biz biraz daha uyuyacağız. Kapıyı çalmayın” yazan bir not bırakmışlardır onlara. Bunun üzerine çocuklar pansiyonun kafeteryasında kahvaltı ederler, ardından gazlı içecekler, çikolatalar, bir silah ve beşte biri dolu bir şişe cinden oluşan hazinelerini alarak göle giderler. Yüksek bir kayadan göle atlarlar ve saatlerce yüzerek vakit geçirirler.

Patchett akıllıca bir hamle yaparak dramayı ön plana çıkarmıyor, son derece şaşırtıcı ayrıntılar bu işi görüyor zaten. Patchett, karakterlerin duygularını ve içinde bulundukları durumu doğrudan söylemek yerine, okurun zihninde canlandırmasını sağlıyor ve bu konuda çok başarılı. “Çikolatalar erimeye başlamış, silah da güneşin altında durmaktan ısınmıştı, hepsini tekrar kesekâğıdına koyup göle doğru yola çıktılar.”

Bir okur olarak, kesinlikle bu bölümün büyüsüne kapıldım ve aynı zamanda bu bölümü tamamen farklı anladığıma da eminim. Burada anlatılanları, günümüzün helikopter ailelerine karşı üstü kapalı bir tepki, çocuklara karışmadan hayatın tadını çıkarmalarına fırsat verilmesi gerektiğini destekleyen bir argüman olarak algıladım: “İstedikleri her şeyi yapmışlardı, muhteşem bir gün geçirmişlerdi ve kimse gittiklerini anlamamıştı.” Ama sayfalar ilerledikçe, helikopter aile olmanın aslında o kadar da kötü olmadığını düşündürecek ürkütücü bir olay meydana geliyor.

Patchett’ın önceki altı romanı arasından en çok tanınanı Bel Canto gibi, Hep Beraber de bir partide –bu sefer bebek Franny’nin vaftiz partisinde–, hiç beklenmedik bir öpücükle başlıyor. Bel Canto’daki öpüşme, partinin tam da teröristler tarafından basıldığı anda gerçekleştiğinden, insan Patchett’ın aileyi bir tür hücreye benzetip Hep Beraber’de bunu ima ettiğini düşünüyor ister istemez. Vaftiz partisinde her ikisi de evli olan bir adam ile kadının öpüşmesi kısa bir süre içerisinde birden fazla boşanmaya ve yeni evliliklere yol açıyor. Patchett bu olayı takip eden elli sene boyunca, çocuklar büyüyüp yetişkin olurken ve yetişkinler yaşlanırken birbirlerine yarı yarıya bağlı bu iki aileyi gözlemliyor.  Kısa hikâye tadındaki dokuz bölümden oluşan kitap, genelde geri dönüşler ve ara sıra aynı olayın birden fazla kişinin bakış açısından anlatıldığı bölümlerle ilerliyor.  Eğer kitabın tek bir ana karakterinden bahsedilecekse bu, bebeklik çağının ardından hevesli bir okur olan, hukuk öğrenimini yarıda bırakan, başarılı bir yazarla çıkan ve her zaman ailesine gönülden bağlı kalan Franny.

Patchett, her yaştan aile üyesi arasında yaşanan anlaşmazlıkları ve pek de duygusal olmayan bağlılıkları çok başarılı tarif ediyor: “Her koşulda tam bir cadıydı ama aynı zamanda, çocukluklarındaki yazların en isyankâr girişimlerini organize eden kişi de oydu. Hepsinden, özellikle de kendi kız kardeşinden nefret ederdi ama işlerin yürümesini sağlardı. Albie’nin aklına Caroline’ın arabanın kapısını bir elbise askısıyla açıp torpido gözünden silahı alışı gelince başını iki yana salladı. Hayatında hiç kimseye ona duyduğu gibi bir hayranlık duymamıştı.”

Patchett’ın dili genelde sade ama bazen iştah açıcı bir şekilde yükseliyor. İnsanlar ve hayat hakkındaki gözlemleri çok başarılı ve eğlenceli bir anlatımı var. Büyük bir bölümü Amerika’nın banliyölerinde geçen bu kitap, akan zamanın, en önemli ve etkili hikâye olduğunun bir ispatı sanki. Yıllar sonra lise arkadaşlarıyla buluşan herkes başkalarının merakını uyandırmak için illa çok ilginç bir hayat hikâyesine ihtiyaç olmadığını bilir, yeterince seyrek görüşüyor olmanız yeterlidir. Patchett aynı zamanda büyük bir ustalıkla, görünüşte küçük ve hatta önemsiz sayılabilecek kararların dahi uzun vadeli sonuçları olabileceğini ve genelde yanlış şeylerden korktuğumuzu anlatıyor.

Franny’nin birlikte olduğu yazar, onun geniş ailesini konu alan bir kitap yazar. Kitap çok satar ve ardından filmi çekilir, aileden kimse bu durumla çok ilgilenmez. Bu kitabın adı da Hep Beraber’dir, dolayısıyla buna inanmaya hevesli okurlara kitabın gerçek olaylara dayanıp dayanmadığını ve insanların doğuştan çıkarcı olup olmadığını düşünme fırsatı verir.

Patchett’a büyük saygı duyuyorum: Kitapları zekice ve çarpıcı. 2011’de Patchett, Nashville’de kendi başına bağımsız bir kitapçı açtı, bir bakıma modern yayıncılığın Jeanne d’Arc’ı haline geldi ve bir zamanlar sürekli düşündüğüm şu satırları yazdı: “Yazı yazmak bir iştir, bir yetenektir, ama aynı zamanda ara sıra kafanda gidebileceğin özel bir yerdir. Akşamüstü beraber çay içebileceğin hayali arkadaşındır.”

Genel olarak Ann Patchett ne yaptığını bilen bir yazar ve yazdıklarını okumak emin ellerde olduğunuzu hissettiriyor.

CURTIS SITTENFELD
The New York Times

  • Hep Beraber
  • Yazar: Ann Patchett
  • Çeviri: Özge Onan
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: Ağustos 2017
  • Sayfa Sayısı: 304 Sayfa
  • Yayınevi: Hep Kitap

Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Turgut Uyar’ın Okurlarıyız

Read Next

Atatürk’ün okuduğu kitaplardan Evrim Teorisi’ne dair çıkardığı notlar

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *

Follow On Instagram