Toprağa Gömülen Hakikatin Peşinden: “Hafızanın Dili”

Dersim Yayınları, doğru tarih yazımına katkıda bulunacak bir çalışmaya girişerek; o dönemde doğmuş, bölgenin siyasi, sosyal, kültürel hayatına tanık olmuş kişilerin hafızalarına başvurma yoluna gitmiştir.

Hafızanın Dili, 1930’lu yılların sonlarında ve 1940’lı yılların başında doğan altı Dersimli’nin, 38 Tertelesi’ne ve bölgenin toplumsal, kültürel, ekonomik hayatına dair bireysel ve ortak hafızlarını kayıt altına alan bir çalışmanın ürünü.

Uzun yıllar konuşul(a)mayan Dersim Katliamı’na dair birçok kitap yazıldı. Özellikle şimdiki Cumhurbaşkanının, Başbakan olduğu dönemde siyasi çıkar hesabına girişip gündeme getirdiği ‘Tertele Dersim’ üzerine 2011 yılından itibaren ana akım medyada programlar dahi yapıldı. Fakat tarihe bir insanlık suçu olarak kazınan ‘Dersim 38’, bugüne kadar siyasetçilerin suistimal ettiği bir araç olarak kullanılmasının yanı sıra resmi tarih yalanının da birer kurbanı oldu.

Dersim Yayınları bu noktada alternatif, doğru tarih yazımına katkıda bulunacak bir çalışmaya girişerek; o dönemde doğmuş, bölgenin siyasi, sosyal, kültürel hayatına tanık olmuş kişilerin hafızalarına başvurma yoluna gitmiştir.

Kırıma uğrayan bir toplumun yaşadığı travmaları, ekonomik sıkıntıları, devlet baskısını en ağır şekilde hisseden, yaşayan bir kuşağın bütün bu olumsuzlukların üstesinden gelerek eğitimlerini tamamlamaları ve zorlu yaşam koşulları okuyanların mücadele azmini diri tutmaktadır.

Hafızanın Dili’nde öne çıkan bir başka konu ise Dersim halkının ‘Rêya Heqiya’ dediği insanı merkeze alan, doğayı kutsayan, kendine özgü inancından, ritüellerinden, ziyaretlerinden, cem ve düğün törenlerine ayna tutması.  Özellikle pir-talip ilişkilerinin ana dilde (Zazaca/Dersimce/Kırmancki) hikayeleştirilen bölümleri, okuyanın yüzünde istemsiz bir gülümsemeye yol açacaktır.

Ve tabi önemli şahsiyetler. Anlatıcıların adını saydığı birçok kişi var. Dersim için önem arz eden bu kişiler arasında deliler de var. Evet, Nurettin Aslan’ın kitabında da (Dersim’in Divane Delileri) geçtiği üzere, “Aklından başka her şeyini yitirmiş” olanlar. En meşhurlarından biri ise Dersim merkezde heykeli dikili olan ‘Sey Wuşen’.

‘Hafızanın Dili, 1940’lı Yılların Çocukları Dersim’i Anlatıyor’ kitabını yayına hazırlayanlardan Şükran Lılek Yılmaz ile konuştuk.

  • Dersim Kırımı’na dair bugüne dek birçok şey yazıldı , çizildi, konuşuldu. ‘Hafızanın Dili’ baştan sona o dönem doğanlarla yapılan söyleşilere yer verdiğinden diğerleriyle kıyasladığımızda farkını ortaya koyuyor. Böyle bir çalışmanın fikri nereden çıktı?

Şükran Lılek Yılmaz: Evet, Haklısınız, özellikle de Kasım 2009 yılında o dönem CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlenmiş olan Onur Öymen, Meclis kürsüsünden Meclis’te Kürt Açılımı görüşmelerinin yapıldığı dönemde Dersim Katliamı’nı savunarak: “Analar ağlamasın’ diyorlar. Kurtuluş Savaşı’nda analar ağlamadı mı? Şeyh Sait isyanında analar ağlamadı mı? Dersim isyanında analar ağlamadı mı? Bir tek kişi Türkiye’de çıkıp da ‘Analar ağlamasın diye, bu mücadeleyi durduralım’ dedi mi?”  sözlerinin ardından on yıllardır dört duvar arasında fısıltıyla konuşulan 38 Kırımı açıkça konuşulur ve tartışılır oldu.

Kırımı yaşamış olanlarla yapılan görüşmeler kamuoyu ile paylaşıldı, belgesel çalışmaları yapıldı. Kitaplar yazıldı. TV kanallarında; akademisyenler, yazarlar ve hatta katliam tanıklarının/yakınlarının katıldığı tartışma programları düzenlendi. Günümüze değin bu çalışmalarda genellikle kırımdan hemen öncesi, ve kırım süreci  üzerine yapılan anlatılardan yola çıkarak yazıldı, çizildi. Bu bağlamda neredeyse  bir Dersim/Dersim’38 literatürü oluştu. Bütün bu çalışmalarda 38 kitlesel kırımı başta olmak üzere Dersim’in ekonomik, toplumsal, kültürel hayatına dair çok sayıda bilgiye ulaşmak mümkün.

Şükran Lılek Yılmaz – Dersim Yayınları Yayın Yönetmeni

Hafızanın Dili, tüm bu çalışmalardan farklı olarak bir kuşağın –ki o kuşak Dersim 38’in hemen öncesi ve hemen sonrasında doğmuştur– üzerinden katliamı izleyen sürecin ilk dönemine ve ona tanıklık eden çocukların hikâyesine odaklanmaktadır. Dolayısıyla, katliamın bıraktığı izleri, katliamdan kurtulan, sürgüne gönderilmeyen kısacası katliamdan geriye kalan nüfusa yönelik sistemin politikalarını, ağır travma yaşamış bu toplumun ruh hâli ve buradan çıkış stratejilerini, Dersim’deki gündelik hayat, ekonomik olanak(sızlık)lar, kültürel geleneklerde süreklilik veya kopukluklar, katliam sonrası Dersim’de ailelerin çocuklarına yönelik geliştirdikleri koruma stratejileri, Dersimli çocukların hayat mücadeleleri, düş dünyaları, duyguları, arayışları vb. anlatılarak tarihe bir not düşülmek istenmiştir.

Bu çalışmanın yaratıcısı MSGSÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şükrü Aslan’dır. Geçen yıl (2016) başlarında, bir görüşmemizde, düşüncesini paylaşarak birlikte çalışmayı önerdi. Ön hazırlıklar tamamlanınca bir ay arayla iki görüşme sonucunda üç ayrı oturum ile tamamen söyleşi tekniği ile yürütülen –gerektiğinde belgesel olacak nitelikte– kayıtlar gerçekleştirdik. Böylece Hafızanın Dili doğdu.

  • Hafıza kayıt çalışmalarına devam edilecek mi?

Şükran Lılek Yılmaz: Hafızanın Dili: 1940’lı Yılların Çocukları Dersim’i Anlatıyor, yukarıda da bahsettiğim gibi Dersim 38’in hemen sonrasındaki Dersim’i ve Dersim’den çıkış yollarını kapsıyor. Bu çalışma karşılık bulursa amacımız bundan sonraki kuşaklar; 50’li, 60’lı 70’li yılların çocuklarıyla o dönemlerin hafızalarını kayıt altına alabilmek. Elbette, bunu zaman gösterecek.

  • Hafızanın Dili
  • 1940’lı Yılların Çocukları Dersim’i Anlatıyor
  • Yazar: Şükrü Aslan, Şükran Lılek Yılmaz
  • Türü: Anı
  • Baskı Yılı: 2017
  • Sayfa Sayısı: 240 Sayfa
  • Yayınevi: Dersim Yayınları
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Romanı Sanat Haline Getiren Yazar

Read Next

CosmicZion Zine, Arap Mitolojisinden Ay Tanrısı “Hubel”i Konuk Ediyor!

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *