Bu hafta Tudem’in dokuz kitabı hakkında tanıtım ve eleştiri okuyacaksınız.
Çocuk yazarlarımız bu hafta arkadaşlarına önerecekleri kitapları Tudem Yayıncılık’tan seçtiler.
1984 yılında kurulan Tudem, 2002 yılından beri çocuk kitapları yayımlamakta. Yayınevi bünyesinde yer alan Uçanbalık, Desen, Delidolu gibi markalarıyla okul öncesinden yetişkin edebiyatına öyküden romana, tiyatrodan şiire, çizgi romandan eğitim yayıncılığına kadar uzanan geniş bir yelpazede, telif ve çeviri eserler yayımlıyor.
Bu hafta Tudem’in dokuz kitabı hakkında tanıtım ve eleştiri okuyacaksınız.
Çocuğa Bak yazarlarımızın arasına İstanbul dışında yaşayan Mizgin de katıldı. 5.sınıf öğrencisi Mizgin’in, Güzin Öztürk’ün 2015 Tudem Edebiyat Roman Yarışması Birincilik Ödülü’ne değer görülen ve savaşlardan zarar gören tüm çocuklara adanmış romanı Kuş Olsam Evime Uçsam hakkında yazdığı mektubu da var okuyacağınız tanıtımlarda.
Duygu ve beğenilerini samimi bir şekilde dile getiren yazarlarımızın sözcük ve cümlelerine editöryel safhada yine hemen hemen hiç dokunmadık.
Tudem’in savaşı, göçü, mülteciliği, ötekini, ayrılığı anlatan kitaplarına çocuk gözünden bakmak etkileyici olacak, bizim açımızdan öyle oldu.
Çocukların savaşsız büyüdüğü, hiçbir çocuğun mülteci olmadığı bir dünya diliyorum.
Kitapla ve mutlu kalın.
Sözsüz Sevgi | Alp Zengin Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere SÖZSÜZ SEVGİ kitabını anlatacağım. Barış yaz tatiline gitmek istiyor ama gidemiyor. Çünkü anneannesi hasta olduğu için babası ve annesi yaz tatili zamanını oraya harcıyor. Barış yaz tatilinde babaannesi ve dedesinin yaşadığı yazlığa gitmeyi çok istiyor. Annesi ve babası Barış’ı onların yanına gönderiyor. Barış yazlığa gittiği ve denize gireceği için çok mutluydu ama arkadaşı yoktu. Bir gün kendi yaşında bir çocuk gördü onunla arkadaş olmak istedi ama çocuk onu duymadı Barış çok üzüldü ve kızdı. Bir kaç gün sonra onunla konuşmayan çocuğu denizde gördü çocuk boğulmak üzereydi, Barış onu kurtardı ve aslında çocuğun işitme engelli olduğunu ve isminin de Hakan olduğunu öğrendi. Bunun üzerine Barış bilmeden kızdığı için çok utandı. Bu kitap çok öğretici ben de insanlara bilmeden önyargılı olmamamız gerektiğini bu kitaptan öğrendim. Bu kitabı herkesin okumasını isterim.
|
Kanatsız Melek | Asya Belenkoğulları Herkese merhaba. Bu hafta size Kanatsız Melek’in yorumunu yapacağım. Okulda çocuklar ders işlerken sınıfa bir kız girer. Müdür bey onun bu sınıfta okuyacağını söyler. Onu Kemal’in yanına oturtturur. Kızın adı Melek’miş. Herkes Melek’i çok sevmiş. Özellikle Kemal. Kemal’in ailesi çok fakir ama Melek ise çok zenginmiş. Kemal Melek’i kıskanıyordu. Hiç bir kızda Melek’in kokusu yoktu. Onun tokası her kızda yoktu. Bir de keman çalabiliyordu. Kıskanılmayacak gibi değildi ki. En sevdiğim karakter Kemal di çünkü hatasının farkına vardı ve pişman oldu. Gerisini siz okuyun. Bir kız ve bir oğlanın öyküsü. Kitabı tavsiye ederim çünkü bu kitap kıskanmanın ne kötü olduğunu öğretiyor. İyi okumalar melekler…
|
Sahibini Arayan Keman | Arda Biltekin Merhaba Arkadaşlar, Şimdi size Tudem Yayınlarından” Sahibini Arayan Keman” adlı kitabı tanıtacağım. Kitap yedi bölümden olusmakta.Ben bu bölümlerden Koltuk isimli hikayeyi beğendim. Her bölümde kısa hikayeler var. Bundan dolayı bircok karakter var. Bütün karakterleri çok sevdim. Okurken çok eğlendim. Hikayeler kısa ve eğlenceli olduğu için hiç sıkılmadım.Sizede tavsiye ediyorum. Yeni kitaplarda buluşmak üzere kendinize iyi bakın.
|
Martı ve Savaş | Dilara Tanrıkulu Bu hafta sizlere ”TUDEM” yayınlarından ” MARTI ve SAVAŞ ” adlı kitabı yorumlayacağım. Martı Hür, Abbas, Aziz, Nazdar, Mina, Rahşa(köpek), Fatma Anne, Büşra Anne, Resul Baba, Firuz Baba; ben bu karakterlerin hepsini çok sevdim çünkü hepsi iyi kalpli. Çavuş Tim’ i hiç sevmedim. Martı Hür arkadaşlarıyla birlikte çok güzel bir adada yaşamaktadır, gezmeye çıkarlar. Gruptan uzaklaşır uzak bir diyara gelir. Acıkır ve denize iner. Bir anda vücudu siyah ve yapışkan bir sıvıya bulaşır. Bu petroldür. Artık uçamaz. Abbas onu görür vücudunu kumla ovar, onu alıp eve gelir. Evleri bir barınaktır. Ülkede savaş vardır, köylerini terk etmişlerdir. Bir de mavi arabaları vardır ama çalışmaz. Martıyı bu arabaya koyar. Annesi tüylerini tarar, kumla ovar ve onu besler. Hepsi çok iyi arkadaş olurlar. Martı Hür iyileşir, uçmaya başlar. İstese güvenli yerlere uçabilir ama o çocuklara kıyamaz. Havalanıp dolaşmaya çıkar. Ortalıkta hiç kimse yoktur her yer yıkıktır. Bir tane kuş bile yoktur. Tanklar, silahlar, askeri uçaklar görür. Orası çok uzaklardan gelen yabancı askerlerin kampıdır. Burada ne işleri var diye düşünür. Birden mutfağı görür. Orada türlü türlü yiyecekler vardır. Çikolatayı kaptığı gibi çocuklara taşır. Artık sık sık uçar, onlara yiyecek taşır. Sizce martının yaptığı doğru mu? Bence doğru değil ama çocuklar açtır ve onların yaşaması gerekir. Bu davranışı kendisi doğru bulmasa da yapmak zorundadır. Çavuş Tim onu görür. Acaba Martı Hür’e ne oldu? Abbas, Aziz, Nazdar ve Mina büyüdüler mi? Savaş çok kötü bir şey. Hiç suçu olmayan insanlar, hayvanlar, bitkiler ve doğa zarar görüyor. Ben kitabı bu nedenle sevmedim. Kitap beni çok etkiledi. Ama bu kitabı okumazsak o insanları nasıl anlayabiliriz ki? Kararı size bırakıyorum. Bir sonraki kitapta buluşmak üzere hoşçakalın.
|
Elimi Bırakma Anne | Ece Çilingir Selam arkadaşlar ben Ece Bugün sizlere “ELİMİ BIRAKMA ANNE” kitabını tanıtacağım. Mine Hanım sevinçliymiş. Kızı Özlem’e ders çalışmasını bırakmasını istemiş. Özlem çok şaşırmış. Özlem o gün babasının geleceğini tahmin etmiş ve çok mutlu olmuş. Annesi onu çarşıya götürmüş. Çarşı çok kalabalıkmış. Birden arkadaşını görmüş. Onun yanına gitmiş ama annesi Özlem’i durdurmuş. Eve geldiklerinde beklemişler beklemişler ama bir türlü babası gelmemiş. Ben size bu kadar anlatıyım. Bu duygusal bir kitap. Bu yüzden bu kitaba bayıldım. Görüşmek üzere.
|
Eylül Kademli | Ülkemin Efsaneleri Sizlere tanıtmak istediğim bu kitapta tam 13 tane efsane var. Ben sizlere beni en çok etkileyen ‘ Deli Pınar’’ efsanesini anlatacağım. Pınar deli olur mu demeyin bu pınar gerçekten deliymiş. Bu pınar canı isterse akar, canı isterse yeryüzüne çıkarmış. Çok karanlık bir mağaranın derinliklerindeymiş. Bu pınarın suyunu içen hastalar hemen iyileşirmiş. Bu suyun başında kocaman bir dev yaşarmış, sudan içmek için devin uyumasını beklermiş herkes. Bir gün kocası hasta olan bir gelin su almak için mağaraya inmiş fakat dev uyanmış. Gelin kaçarken düşüp, ölmüş. Eve haber vermeye giden köylüler kocasının da öldüğünü görmüş. Deli Pınar yine deliliğini yapmış. Sevenleri ayırmış, O günden sonra pınara yaklaşanlar azalmış. Bu kitapta daha 12 ilginç efsane var. Bu efsaneleri sizler de çok seveceksiniz.
|
Adamı Zorla Cadı Yaparlar | İkra Zengin Merhaba arkadaşlar bugün sizlere “Adamı Zorla Cadı Yaparlar” adlı kitabı anlatacağım. Kitabımızın kahramanı Cemile’ ye takma bir isim koymuşlar “Cimcime” Cemile, esmer ve kıvırcık saçları ve cin gibi bakışları nedeniyle arkadaşları onunla alay eder ve Cemile buna çok üzülür. Bu sırada Cemile’nin bazı tuhaf sözlerinin tesadüfen gerçekleşmesi arkadaşlarını ve Cemile’yi çok şaşırtır. Cemile bu fırsatı değerlendirir. Devamı bu eğlenceli kitapta… Arkadaşlar benim burda en çok sevdiğim karakter Cemile ve Memo. Onları sevmemin nedeni çok iyi kalpliler. Sevmediğim karakter ise 4. sınıftakiler çünkü Memo ve Cemile’ye çok kötü davranıyorlar. Sevdiğim bölüm müdürün 4. sınıfın yaramazlıklarını yakalaması. Umarım siz de benim gibi keyifle okursunuz.
|
Kuş Olsam Evime Uçsam | Mizgin Ö. Hikâyeyi okumaya başlamadan önce hikâyenin sayfasına bakmıştım. Ve hikâyeyi okumadan çok sevmiştim. Hikâyenin ilk sayfalarını okurken, şimdiye kadar okuduğum en güzel hikâyelerden biri olduğunu anlamıştım. Hikâyemi okurken yaşanan bütün olayları kendim görüyormuşum gibi hissediyordum. Bu güzel hikâyenin yazarının fotoğrafını görmüştüm ve fotoğrafın yanında bulunan küçük paragrafı okumuştum. Hikâyenin yazarının hayatı çok ilgimi çekmişti. Hikâyenin tamamı ilgimi çekmişti ama en çok hoşuma giden cümle ise ‘keşke evimi de çanta gibi yanımda götürebilseydim’ diyen Beşir’in cümlesi olmuştu. Bu hikâyede evimi çanta gibi yanımda götürebilseydim kısmını okurken hayal ettiğimde kapaktaki fotoğraf gelmişti aklıma. Hikâye bana günlük yaşamdan çok kötü olayları anımsattı. El Bab’ta, Suriye’de ve hikâyede olduğu gibi Halep ve benzeri başka ülkelerde savaşlar oluyor, mahsum insanlar bizim ülkemize sığınmaya çalışıyorlar. Ben hikâyeyi okurken bütün duyguları yaşıyordum. Kitabı okurken ve zevk alırken bütün bu olayları yaşayan Beşir için ise üzülüyordum. Hikâyeyi anlamadan hızlıca okumanın hiçbir değeri yoktur gözümde. Hikâyeden çıkardığım en güzel derslerden birisi ise yurdumuzun kıymetini bilmemiz lazım. Bu kadar güzel bir ülkemiz olduğu için çok şanslıyız. Her ne kadar Beşir’in yaşadığı olaylar gerçek olmasa da okurken bütün olayları kendim canlandırınca savaş çıkıyordu ortaya. Her neyse. İyi ki bu olay gerçek değil. Hikâyeyi çok sevmiştim keşke bütün çocukların böyle güzel bir hikâyeyi okuma imkânı olsaydı. Örneğin Beşir’in hikâyede söylediği gibi ‘okuyacak bir tane bile kitabımız yok’ dedi. Hikâye çok güzel, macera doluydu. Çok beğendiğim bir hikâye oldu. Zevkle okuduğum hikâye idi. Bu güzel hikâyeyi yazdığı için yazara çok teşekkür ederim.
|
Çikolatayı Kim Yiyecek | Elmas Zehra Yavuz Merhaba Arkadaşlar! Bugün sizlere Ayla Çinaroğlu’nun ‘’Çikolatayı Kim Yiyecek’’ adına kitabını tanıtmak istiyorum. Kitabın içinde çok hikayeler bulunmaktadır. Ben bir kaç tane hikâyelerden bahsetmek istiyorum. Hemen cevaplamak istiyorum: Ben, çünkü çikolatayı çok seviyorum 😊 Çocukların amcası koca bir kutu çikolatayı götürmüştür. Kutunun içinde farklı çikolatalar vardı. Onur ve ablası birer tane çikolata alıp koca kutuyu bitirmişler, yalnız kutunun içinde bir tek çikolata kalmış ama kimse paylaşmak istemiyordu. Sonunda çikolatayı saklanmak karar verdiler. Onur çikolatayı bulacağını çok emindi. Her yerde bakmıştı, çöp kutusunda bile ama çikolatayı bulamadı. Sonra pes etti. Ablası ona, karnını göstererek, mideme saklamıştım, dedi. Komiklik olsun diye, çikolatayı yedi. Ablasının davranışı çok yanlıştı çünkü kardeşini kandırdı ve oyun kurallarına aykırı davrandı. Onur’un da ablasıyla çikolatayı paylaşmaması doğru değildi. Bence, kalan çikolatayı arkadaşına verseydiler daha güzel olurdu. Paylaşmak güzeldir, arkadaşlar! Peki siz paylaşmayı seviyor musunuz? Kedilerim Bir ailenin babası, köpek yavrusu yerinde, iki kedi yavrusu götürdü. Baş karakter televizyoncular gibi, herkese mikrofonu uzatıp, nasıl böyle olduğunu sordu. Önce babasına, sonra annesine sordu, herkes anlattı. Anne hep şikayet etti, çünkü kedilerin terbiye yoktu. Olayın sorumlusu olan baba, her zaman yardım etmek çalışıyordu . Sonra ailece karar verdiler, kediler terbiye edilmeli. Yavru kedilere terbiye vermek kolay olmadı, herkes uğraştı. Sonunda başardılar, kediler terbiye oldular. Yalnız baş karakter böyle düşünemiyor: ‘’Ama bana sorarsanız, hiç de terbiye filan olmadılar; asıl terbiye olan bizleriz.’’ Hikayeyi beğendim, çok komik. Annesi de benim anneme benziyor, o da hayvan sever birisi. Kitabını beğendim. Hikayeler hepsi farklı ve güzel. Okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar…
|
- Doğdu, Okudu, Düşler Kurdu, Yazdı ve Gitti; Muzaffer İzgü - 21 Mayıs 2018
- Rıfat Ilgaz, Çınar Yayınları ve Çocuk Bayramı - 23 Nisan 2018
- Merak Ediyorum da Bilgi Sevilmez mi? - 9 Nisan 2018
FACEBOOK YORUMLARI