Türkiye’de Akademik Tarihçilik var mıdır?

Ülkemizde akademya için pek olumlu şeyler söyleyemediğimizi belirttik. Ancak, her şeye karşın, güzel işler de yapılıyor. Bu yazıda ele aldığımız kitap; Türkiye’de Akademik Tarihçilik böyle iyi işlere tam uyan bir örnek.

Bugünlerde üniversitelerin bölünmesi gündemde.  Bu alanda binlerce sorun varken, girişilen bu işlemin neyi çözeceği belirsiz. Bu süreç belki bir ‘’böl ve sat’’ politikasının sonucudur. Ülkemizde akademinin ortalama kalitesini tanımlamak için hafif bir terim bulmakta zorluk çekiyoruz.

Bir toplum bilgi ile ayakta durabilir, bilgi ile gelişme sağlanır ve bilgi ile toplum kendini yeniden üretir. Bilginin ve bilgi üretiminin birincil olmadığı, stratejik bir mesele olarak ele alınmadığı ve buna göre politikaların belirlenmediği toplumların içi boşalır. İçi boşalan yapılar için söylenebilecek ilk saptama içe çöküş olasılığıdır.

Bir toplumda ‘içe çöküş’ yaşanması halinde, açıktır ki bu çöküşten sadece ‘müsebbibler’ değil, bütün toplum etkilenir. Bunun en açık örneği Sovyetlerin çöküşünde yaşanmıştır. Gorbaçov, çöküşten çok sonraları bu konudaki görüşlerini açıklamıştı. Özellikle Çernobil faciasını anlatırken, toplumun tüm kurumlarının içinin nasıl boşaldığını fark etmiş! Her kişi ve kurum, günü kurtarmayı tek amaç edinmiş. Olumsuz hiçbir şey yokmuş gibi davranılmış, yenilik tamamen bir kenara bırakılmış. Yeni bilgi süreçleri yerine, mevcut durumu koruma davranışı temel olmuş… Elbette dünyanın yapısal durumu, Soğuk Savaş, Sovyetleri çökertmek için harcanan milyar dolarlar gibi sayısız dış etkeni gözden uzak tutmuyoruz. Belirtmek istediğimiz, içerideki durumun vahim derecede bir boşluk içermesi halidir. Sonuçta dış etkenlerle birlikte bir içe çöküş yaşanmıştır.

Türkiye’de Akademik Tarihçilik

Ülkemizde akademya için pek olumlu şeyler söyleyemediğimizi belirttik. Ancak, her şeye karşın, güzel işler de yapılıyor. Bu yazıda ele aldığımız kitap; Türkiye’de Akademik Tarihçilik böyle iyi işlere tam uyan bir örnek. Ancak, kitabın içindeki makale ve sunumları okuduğumuzda, yine akademyanın yerlerde süründüğüne bir kere daha tanık oluyoruz.  Her bildiri ve sunum başlı başına bir özel değere sahip. Özellikle Ahmet Şimşek’in tarihçilik konusunda son derece cesurca çizdiği genel tablo ile Mehmet Yaşar Ertaş’ın proje temelli tarih çalışmaları konusundaki saptamaları, tarih özelinde akademyanın hali hazır düzeyini gözümüze sokuyor!

Kitap Tarihyazımı Çalıştayları’nın beşincisi olan Türkiye’de Akademik Tarihçilik temalı çalıştayın konuşma/sunum ve bildirilerden oluşturulmuş. Editörler, Ahmet Şimşek ve Alaattin Aköz. Yazarlar ise; Zafer Toprak, İlhan Tekeli, Mehmet Ö. Alkan, İbrahim Turan, Mehmet Yaşar Ertaş, Arif Bilgin, Yunus Koç. Kitaba, sunumlar sonrasının müzakere kayıtlarının da yayımlanmış olması da ayrı bir derinlik katmış.

Kısaca söylemek gerekirse, bu kitapla, bilim evi olan/olması gereken akademyaya, tarih özelinden ve perspektifinden çok yararlı bir ışık ve ayna tutulmuş. Kitap Bbu alanla ilgili herkes için vazgeçilmez bir kaynak olma özelliğinde. Peki bu ışıkta ya da ayna da gördüklerimiz?  Ne yazık ki işimiz –mevcut durumda- Allah’a kalmış!

 

  • Türkiye’de Akademik Tarihçilik
  • Editörler: Ahmet Şimşek, Alaatin Aköz
  • Türü: Tarih
  • Baskı Yılı: Kasım 2017
  • Sayfa Sayısı: 190 Sayfa
  • Yayınevi: Kronik Kitap

 

Okuma önerisi!

Değiştirilmiş Karbon – Richard K. Morgan

Doğuş Sarpkaya’nın incelemesi; “Karbon Değişir, Dünya Değişmez
yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ

Ultra zenginlerin kendi adaletlerini satın almasına, dünyayı şirketlerin yönetmeye başlamasının yaratacağı tehditlere ya da insan kötülüğünün ölümsüzlükle birlikte nasıl kılık değiştirebileceğine dair pek çok konuda düşünme fırsatı sunuyor, Değiştirilmiş Karbon.

Sabri Kuşkonmaz
Vinkmag ad

Read Previous

Kahve Sade, Hikaye Orta Şekerli Olsun; Kahvehane Hikayeleri

Read Next

Hurihan Yıldırım; “Kendine İnanmayan Kimse Yazar Olamaz”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *