
İki yıl önce güncel kadın yazarlardan çoksatarlar dışında kimler varmış, biraz onları bulayım/ okuyayım dediğim bir zamanda keşfettim Elçin Poyrazlar’ı. Gazetecinin Ölümü İthaki tarafından henüz basılmıştı. İkinci romanı Kara Muska Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından basıldı.
Okuma yazmayı öğrendiğimden beri yazılı ne varsa okumaya çalışıyorum. Sonra biraz terbiye olmakla birlikte çerçöp diyebileceğimiz kitapları da okuduğum zamanlar oldu. Yaklaşık yirmi yıldır okuyup beğendiğim bir yazarın yazdığı ne varsa okuyarak devam ediyorum okuma hayatıma.
Elçin Poyrazlar’ın ilk romanını okuduğumdan beridir Selin Uygar’ın yeni macerasını ve yazarının gelişimini merakla ve sabırsızlıkla bekliyordum. İki yıl bekledikten sonra Kara Muska adlı yeni macerasıyla geldi kitaplıklarımıza. Biraz örselenmiş, biraz depresif olmakla birlikte hoş geldi, sefa geldi.
Gazetecinin Ölümü
Ülke gazetesinin Washington temsilcisi Selin Uygar bir gece yarısı başka bir gazetenin temsilcisi olan Vedat Yıldırım’ın öldürüldüğü haberini alır. Genç bir gazeteci olan Selin Uygar gazeteci refleksleriyle bu ölüm olayını araştırmaya girişir. Vedat Yıldırım öldürülmeden önce bir haber peşindedir. Bu haber kafasına kurşun sıkılıp nehre atılmasıyla sonunu getirir. Selin’in Vedat’ın ölümünü araştırmak için yola çıkması ve dolayısıyla aynı haberi takip etmeye başlaması onun açısından da benzer tehlikeleri doğuracaktır.
2003-2011 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesi’nin Brüksel ve Washington temsilciliği yapan Elçin Poyrazlar diplomasi ve dış politika konularındaki yetkinliğini polisiye roman konusuna yönlendirmiş. Gazetecinin Ölümü’nde diplomasinin fark ettirmeden tehditkâr tonda konuşan dilini, Türk ve Amerikan istihbaratının karmaşık ilişkilerini kovalatırken o yetkinliğe yaslanıyor mutlaka. Fakat romanı yalnızca bundan ibaret değil elbette.
İkinci romanda da karşımıza çıkacak olan Ali’yle, tüm roman boyunca yaşanan kaçma kovalamacayla, kime güveneceğinin bilinemediği kaypak zeminiyle heyecan dozu yüksek bir politik polisiye kotarmış Elçin Poyrazlar.
Kara Muska
İkinci romanı Kara Muska yayımlanalı birkaç hafta oldu. Gazetecinin Ölümü’nde Ali tarafından uçağa bindirilerek ABD’den ‘kaçırılan’ Selin Uygar’ı İstanbul’da buluruz. Fena halde örselenmiş; aç, susuz, uykusuz bir şekilde ülkesine dönmüştür. Ülkesinden ve belki de hayattan uzak kaldığı süre boyunca hem kendisi hem de doğduğu topraklar travma üstüne travma yaşamıştır. Selin’in kişisel sefaleti ülkenin sefaletiyle boy ölçüşecek durumdadır.
Gazetecinin Ölümü gazetecilik mesleğinin günümüzdeki durumuna ilişkin uluslararası basından ipuçları veriyordu. İstihbaratla, ajanlarla iç içe, emperyalist odakların kuklası pozisyonuna gelmekte sakınca görmeyen “basın mensuplarını” içeriden bir dille anlatmıştı.
Kara Muska romanında ülkenin durumuna çeviriyor bakışını.
Bağımsız haber sunmak, gazetecilik yapmak isteyenlere bırakılan tek mecra olan internet gazeteciliği yapan Sinan’ın yanına sığınıyor Selin Uygar. İstanbul’da gidebileceği, güvenebileceği başkaları olmasına rağmen Sinan’ın yanına gitmesi Selin’in geçmişte yaşayıp unutmak istediği travmaları nedeniyle diye okunabilir. Beri yandan kendisini toparlayabileceği yegâne yol yeniden gazetecilik yapmasıydı diye bakılabilir. Ben ikincisi olduğunu düşünüyorum.
“Cehennem Dünyaya İndi”
Selin’in Sinan’ın bürosuna geldiği gün İstanbul İl Emniyet Müdürü Ünsal Yüksel öldürülür. Bu pozisyondaki bir emniyetçinin öldürülmesi Selin’in içindeki gazetecilik damarını harekete geçirir. Sinan haberin takibini Selin’e verir. İktidarın baskısının görünür biçimde arttığı, yayın yasaklarının artık sorgulanmaz durumda olduğu bir ülkede küçük bir internet sitesiyle habercilik yapmak hiç de kolay değildir. Ülke Sinan’ın Selin’e söylediği gibi artık bir Ortadoğu ülkesidir. Bombalar, yargısız infazlar, gözaltında kayıplar sıradan vakalar kabul edilmektedir.
“Türkiye’nin başında Allah’ın Devleti isimli bir bela var şimdi. … Her yerdeler Selin, aramızdalar. Hiçbir yer güvenli değil artık.”
Alışmayacağız lafzına inat hepimiz romanda da anlatılan bu cehenneme ve onun zebanilerine alıştık aslında. Bomba ve patlama haberlerinin çoğundan eğer sosyal medya kullanıcısı değilseniz haberdar bile olmuyorsunuz. Hepimiz yalnızca başkaları ve başkalarının tanıdıkları ölür gibi davranıyor. Gözaltında kayıplar, gazeteci tutuklanmaları birkaç saat meşgul ediyor internet medyasını. Elçin Poyrazlar Kara Muska’da bunları anlatıyor biraz da. İronik elbette kimi başlıklar romanda da gündemdeki kadar yer tutuyor. Başka bir ülkede bir yıl sürecek gündemleri tüketiyoruz birkaç günde ya hani. Kara Muska’da da birkaç romanlık tema, kısa sayılabilecek bir romanın içinde eriyor. Olmamış mı? Olmuş ama keşke kimi başlıklar daha uzun yer tutsaymış( Ali deşifrasyonu), kimi karakterler daha derin anlatılsaymış( Zeynep karakteri)diyor insan.
Kadın karakterlerin erkek karakterlerden daha fazla olduğu bir polisiye Kara Muska. Şeriatçısından hümanistine, ev kadınından muhalifine önemli bir ağırlığı var kadınların. Türk edebiyatında çok alışkın olmadığımız bir durum bu.
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek umudumuz bitmeyecek.
Selin Uygar ülkeye biraz örselenmiş ve depresif döndü demiştim başlangıçta.
Örselenmişlik ve depresiflik romanın her yanında içinizi acıtacak kadar yoğun. Okuyucunun nefes almasına fırsat vermiyor. Bir rengi olsaydı romanın sepya ve siyah olurdu. Ortadoğu ülkesine ve acıya yakışırdı bu renk.
Romanın ana karakteri ve yan karakterler en küçük kurtuluş umudu hissettirmiyor. İnsan bir edebi eseri okurken bir yerde ufak bir kapı olsun, o kapının altından ışık sızsın istiyor. Umut var diyelim, umut var. Yok diyorsunuz okurken, yok hiç umut yok.
Romanı okuyup bitirdiğinizde dinlendiriyorsunuz, kafanızda döndürüyorsunuz bir süre. Tekrar düşünüyorsunuz, gerçekten hiç umut yok mu?
Sonra ipi bir işkencecinin elinde sallanan Kara Muska geliyor aklınıza. Umut hiç biter mi kardeşim, umut hiç biter mi?
- Gazetecinin Ölümü
- Yazar: Elçin Poyrazlar
- Türü: Polisiye
- Basım Tarihi: 2014
- Sayfa Sayısı: 176 Sayfa
- Yayınevi: İthaki Yayınları
- Kara Muska
- Yazar: Elçin Poyrazlar
- Türü: Polisiye
- Basım Tarihi: 2016
- Sayfa Sayısı: 160 Sayfa
- Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi
- Çağatay Yaşmut’tan Moda Cinayetleri - 16 Şubat 2019
- Bir Sevgi Masalı ve Organik Kitaplar - 19 Ocak 2019
- Domingo’dan Böcek Çılgınlığı - 12 Aralık 2018
FACEBOOK YORUMLARI
One Comment
Çok beğendim