Shaun Tan’a ait olan, normalde kelimelerle bile tarif etmesi güç duyguları okuyucuya aktarmakta oldukça başarılı çizimler ise sizi kitap boyunca alıp götürüyor.
Shaun Tan… 1992 yılında bilimkurgu dünyasının en iyi ödülü kabul edilen Hugo’yu, The Lost Thing (Kayıp Şey) ile 2011’de animasyon dalında en iyi kısa film Oscar’ını, yine 2011 yılında Astrid Lindgren adına her yıl verilen ve çocuk edebiyatının en büyük ödülü olarak kabul edilen Alma ödülünü kazanan, 1970 doğumlu, yetenek konusunda sınır tanımayan bir yazar.
Kendisiyle ilk olarak Uzak kitabı ile tanışmış ve tek bir kelime kullanmadan sadece kara kalem çizimlerle anlattığı göçmenlik öyküsünün etkileyiciliğine hayran kalmıştım. Kendisini sonradan araştırdıkça aslında çocuk kitabı yazarı ve çizeri olduğunu öğrendiğim Shaun Tan’ın Türkçe’ye kazandırılmış tüm kitaplarını aldım. Hiçbirinin hakkını yemeyeyim; her biri çocuklar için yazılıp çizilen ama büyüklerin kesinlikle daha çok ilgisini çektiğinden emin olduğum, birbirinden güzel, yaratıcı ve ilgi çekici kitaplar.
Klasik okuma ve anlama yöntemlerine alışık olan, hatta okullarda bu motivasyonla eğitilen çocuklar için günümüzde oldukça sık karşımıza çıkmaya başlayan “sessiz kitaplar” apayrı ve yepyeni bir okuma deneyimi sunmakta. Shaun Tan’ın muhteşem çizimlerle, her sayfada en fazla 1 cümle kullandığı, yazarın Türkçedeki ilk kitabı olan Kızıl Ağaç da tam olarak bir sessiz kitap olmasa da o kadar az sözle o kadar çok şey anlatıyor ki sessizliğe yakın bir kitap olarak değerlendirebiliriz.
Kitap, küçük bir kızın umutsuz bir sabaha uyanmasıyla başlıyor. Kitabın son sayfasına kadar devam eden kasvetli ruh hali hem çizimlerle hem de kısıtlı cümlelerle anında okuyucuya da geçiveriyor. Bir anda siz de kimsenin sizi anlamadığı, çaresizliğin ve bir umut ışığı beklemenin dayanılmazlığını yaşadığınız anlarda buluveriyorsunuz kendinizi.
Çaresizlik içinde umut arayışı ile devam eden sayfalar boyunca, çizimlerin arasına özenle saklanmış ve ancak ikinci, üçüncü okumalarda dikkatinizi çekecek tek bir Kızıl Ağaç yaprağı içten içe vazgeçmemeniz gerektiği mesajı verse de, kitabın geneline çok başarılı bir şekilde hâkim olan kasvetli hava sizi ister istemez sarmalıyor ve kitabın sonuna dair sizi kaygılı bir bekleyişe sürüklüyor. Beklentilerin tükendiği ve artık hiçbir umut ışığının kalmadığını sandığımız noktada karşımıza çıkan ufacık bir güzelliğin, insanın içinde nasıl bir umudu ve yaşama sevincini canlandırdığını, tek bir sayfa ile kitabın tamamına sinen kasvetli havayı nasıl bir anda dağıttığını görmek bile kitabı okumak için yeterli bir sebep sayılabilir.
Kitap, çocuklara çok çaresiz olduklarını hissettikleri anlarda bile umutlarını yitirmemeleri gerektiğini öğütleyebilmek ve yalnızlık, çaresizlik, beklenti, umut gibi anlatılması çok zor duyguları açıklayabilmek adına doğru bir seçim olabilir. Buradan yola çıkarak etrafımızdaki saklı güzellikleri görebilmek için sadece doğru bir zamanlamaya ihtiyacımız olduğu, çıktığımız her yolculukta umuda dair mutlaka bir şeyler bulabileceğimiz de konuşulabilir.
Pek çok ülkede yayımlanan, Patricia Wrightson Ödülü’nü kazanan kitabın Fransızca çevirisi Fransa’da çocuk kitaplarına verilen en önemli ödüllerden biri olan “Le Prix Octogones”e aday gösterildi.
Yine Shaun Tan’a ait olan, normalde kelimelerle bile tarif etmesi güç duyguları okuyucuya aktarmakta oldukça başarılı çizimler ise sizi kitap boyunca alıp götürüyor. Kasvetle ve çaresizlikle başladığınız kitabı büyük bir umutla kapatıveriyorsunuz.
Keyifli okumalar…
*Edmond Jabes
Ebeveynlere Faydacı Puanlama
|
|
- DÜMTEK NECMİ’NİN MUHTEŞEM HİKÂYESİ - 24 Mart 2021
- DUT AĞACINDAKİ HAYALET - 9 Şubat 2021
- KİTAP TAMİRCİSİ TOPRAK - 7 Aralık 2020
FACEBOOK YORUMLARI