Ballard romanın başından sonuna kadar şunu der: Yaşam dışarıdadır; şehrin içinde, hızın, çarpışmanın içindedir yaşam.
Teknoloji ve insan.
Elinde cep telefonuyla yürüyen bir insanı çağrıştırıyor bana. Ya da laptopunun başında oturmuş çalışan birini. Ya da bir teknoloji mağazasında yeni üretilmiş plazma serisinin son harikası televizyonlar ve televizyonların görüntülerinin netliğine hayranlıkla bakan insanları çağrıştırıyor. Bir satıcı beliriyor gözümün önünde; bir araba galerisinde sergilenen son model bir aracın özelliklerini elindeki uzaktan kumandayla anlatıyor. Her hangi bir duygu belirmiyor içimde, bir his yok bu çağrışımlarla ilgili. Çok düz bütün çağrışımlar. 21. Yüzyılın üstün teknolojisi, tüm makinalar ve aletler insan uzvunun devam eden bir uzantısı veya eklemi fakat duygusu değil.
Teknoloji ve insan yaşamı.
Sevgilisiyle telefonda konuşan bir kadın, yürüyor aynı zamanda. Ters istikamete girmiş kendine doğru hızla gelen aracı fark etmiyor bile: Çarpma sesi. Sevgilinin sesi kesiliyor, araba kullanan bir adam yanındaki kadınla konuşuyor; kendini sollayarak geçen kadının arabasına bakıyor göz ucuyla ve çeliğin çeliğe çarpma sesi duyuluyor aniden: Çarpışma. Adamın sesi kesiliyor. Bir adam arabasının içinde yolda normal bir şekilde seyrederken aniden burun buruna bir çarpışma oluyor. Karşı arabadaki adam fırlayarak çarptığı aracın ön camından içeri giriyor. Karşı arabadaki kadın ise halen yaşıyor ve adamla kan içindeki suratlarıyla dakikalarca birbirlerine bakışıyorlar.
Bir kelime dahi çağrışımları veya hikayeyi anlatma boyutunu nasıl da değiştirebiliyor?
J.G Ballard’ın Çarpışma kitabı işte böyle bir kitap. Çağrışımları altüst ediyor.
“Çarpışma, uç noktada bir durumun uç noktada bir eğretilemesidir, yalnızca uç noktada bir kriz anında kullanılabilecek umarsız önlemleri içeren yardım çantası niteliğinde bir kitaptır. Çarpışma, elbette hayal ürünü bir felaketle değil, salgın bir hastalıkla gibi her yıl yüzlerce binlerce kişiyi öldüren, milyonlarcasını sakat bırakan bir afetle ilgilidir. Araba kazalarında, seksle teknoloji arasındaki o korkunç birlikteliğin gizli belirtilerini görebiliyor muyuz? Modern teknoloji bize kendi psikopatolojilerimizden yararlanmak için şimdiye dek hiç akla gelmemiş araçlar sağlayacak mı? Doğamızda var olan sapkınlığımızı kullanmamızın bizim için akla uygun bir yararı var mı? Aklın sağlığından daha güçlü sapkın bir mantık mı var?”
Bu sözlerin sahibi J.G Ballard. Tabii ki kendi kitabına ön söz yazmış, teknoloji ve insan yaşamı ile ilgili yazdığı kitaplarla müsemma bir yazarı yazmak gerekir ilkin.
Şanghay doğumlu; İngiliz asıllı olan Ballard Pearl Harbour baskınında ailesiyle birlikte tutsak alındı ve bir sivil tutsaklar kampına gönderildi. Pearl Harbour baskını bayağı kanlı bir baskındır. Ballard’ın çarpışan teknolojik aletler, parçalanan insan eti, kırılan kemikler, dikiş tutmayan parçalanmış bedenler ile ilgili romanlarında yazdığı sahneler bu sebepten dolayı o kadar gerçekliğe yakındır ki; okuyucu olarak o arabayı siz kullanıyorsunuzdur sanki, parçalanan et sizinkidir, kırılan kemiğin acısına var gücünüzle dayanmaya çalışırsınız. Bu yüzden Ballard fantastik dünyanın yazarı olmasına rağmen evren içinde evren, insanlar arasında farklı bir tür, bambaşka bir zaman dilimi yaratmaz, kurmacası gerçektir; üst hayalin değil, üst gerçekliğin yazarıdır.
Çarpışma şu cümleyle başlar:
“Vaughan dün son çarpışmasında öldü.”
James (Anlatıcı aynı zamanda) James’in karısı Catherine ve Vaughan arasında ki ilişki arabalar, çarpışmalar ve seks üzerine kuruludur. Bu üç karakter şehrin panoramik görüntüsünü de arkalarına alarak; yolları, köprüleri, kavşakları, ana arterleri arkalarında bırakırken romanın başından sonuna kadar kazalar, çarpışmalar, parçalanan etler, kırılan kemikler ve seks ile birbirlerinin hayatlarına kilitlenirler. Teknolojinin, hızın, seksin kontrolündedirler artık. Gerçekliğin fantastiğine karşı koyamaz oldukları her an ‘son çarpışmaya’ biraz daha yaklaşırlar.
Deli gibi korkan üç kişi vardır karşımızda aslında ama her defasında hızın, ve çarpışmanın dozajını biraz daha arttırırlar. Özellikle Vaughan. J.G Ballard’ın alter egosu olarak düşündüğüm VAughan karakteri her Çarpışmayı çevresine seyirci toplayarak hikayeleştirir. Bir çarpışmada James Dean’in kazasını canlandırır. Bir diğerinde Başkan Reagen vardır. Diğerinde Elizabeth Taylor. Vaughan zihnini çok iyi hakim olduğu bir direksiyon gibi kullanır. James O’nu hayranlıkla izler Catherine O’na karşı hep güçlü bir çekim içerisinde olmuştur. Ve Vaughan son çarpışmada ölerek romanı başlatır.
Ballard romanın başından sonuna kadar şunu der: Yaşam dışarıdadır; şehrin içinde, hızın, çarpışmanın içindedir yaşam. Oluşan ve bir daha belki de hiç kapanmayacak olan yaralar yaşamın ta kendisidir ve bu normaldir. Ballard aklınızın sizleri nasıl da sapkın bir noktaya sürükleyeceğini enfes bir şekilde anlatıyor. Hayatın içinde kontrolsüz bir şekilde, hızla sürüklenirken bir anda arabanın ön camından fırlayıp etinizin yırtıldığını kemiklerinizin kırıldığını hissediyorsunuz. Bu tarifi imkansız hisleri, teknoloji ve insan yaşamını tarifli bir hale getiriyor Ballard.
Çarpışma kitabı aynı adla 1996 yılında David Cronenberg tarafından sinemaya uyarlandı. Tartışmalar eşliğinde sansürsüz bir şekilde Cannes film festivalinde yayınlanarak Jüri Özel Ödülü’nü kazandı. Önce kitabını okuyunuz sonra filmi izleyiniz lütfen. Çarpışmanın hazzına varmak için.
- Çarpışma
- Yazar: J.R. Ballard
- Çeviri: Nurgül Demirdöven
- Türü: Roman
- Baskı Yılı: Ağustos 2016
- Sayfa Sayısı: 211 Sayfa
- Yayınevi: Sel Yayıncılık
- TOPRAKTA BÜYÜR, TOPRAKTA YAŞAR, TOPRAKTA ÖLÜR İNSAN - 9 Ağustos 2021
- NE TAM OLARAK SUYA, NE DE TAM OLARAK GÖKYÜZÜNE AİT: SAKARMEKE - 8 Temmuz 2021
- YÜRÜMEMİŞ İLİŞKİLERİN, HAYAL KIRIKLIKLARININ, VAZGEÇİŞLERİN VE KABULENMELERİN ÖYKÜLERİ - 20 Haziran 2021
FACEBOOK YORUMLARI