Vukuat Var

Çukurova’nın zorlu insan ilişkilerini ele alan Hanımın Çiftliği üçlemesinin ilk kitabı olan Vukuat Var değişen sosyal ilişkilerin insanların yaşamlarını ve bilinçlerini nasıl yönlendirip değiştirdiğini ele alan bir roman.

Çukurova’nın zorlu insan ilişkilerini ele alan Hanımın Çiftliği üçlemesinin ilk kitabı olan Vukuat Var değişen sosyal ilişkilerin insanların yaşamlarını ve bilinçlerini nasıl yönlendirip değiştirdiğini ele alan bir roman.

Çukurova denilince akla ilk gelen isim Yaşar Kemal oluyor. Açıkçası Çukurova’yı Yaşar Kemal’den tanımış biri olarak ön yargılarla başladım okumaya. İnsana hak kazanımı ve adalet hususunda eşkıyalıktan başka şans tanımayan çarpık toplum yapısına sahip Çukurova, bu kitapla birlikte daha sağlam bir zemine oturdu kafamda. Aksine Orhan Kemal’in Çukurova’sı bana daha gerçekçi geldi. Üstelik sayfalar arasında duyulan kadın çığlıkları, korku içinde alıp verilen nefesin kokusu ve hayaller örgüsünü kusursuz ve cesurca kuran genç kızların mutlak inancı tüylerini ürpertiyor insanın. Sarhoş küçük tanrı misyonunu varoluşsal bir kazanım olarak gören erkeğin, kendisine verdiği ‘’her şeyi yapmaya hakkım var’’ tutumu hikayenin göbeğine oturuyor.

Roman, karakter bakımından da oldukça zengin. Kürtler, Boşnaklar, Araplar, Türkler… Her karakter kendi başına bir sorunu göğüsleyen yapı taşı pozisyonunda.

Şaşalı aşiret hayatından, pamuk tarlalarında çapa elçiliğine düşmüş, dört karısı ve sayısını bilmediği çocuğu ile yaşamını sürdüren, Boşnak eşi Meryem’in küçük tanrısı, çırçır işçisi, gözbebeği Hamza’nın babası Cemşir. Yanından ayırmadığı, akıl hocası biricik arkadaşı Berber Reşit, toprak ağası hikayenin belki de tek modern insan modeline yakın karakteri Muzaffer Ağa, Boşnak Meryem’in kızı Güllü ve her dini dogmayı kendi hayatına mantıklı cümleler ile uyarlamayı başaran oportünist imam Kabak Hafız..

Hikaye; Güllü ve sevdiği Fellah oğlu Kemal çevresinde ilerliyor. Üst başlıkta aşk romanı olma özelliğini taşısa da, hikaye aşkı ben merkez almaktansa insan ilişkilerini ön planda tutarak, çarpıklığın bireylerin hayatlarına nasıl yön verdiği üzerine  duruyor. Hikayeyi bir bütün olarak ele almak, karakterleri ve durum trajedilerini detaylandırma özelliği bakımından bir dezavantaj. Karakter diyalogları, insanların birbirleri üzerinde ki çıkar ilişkileri eksenin de gelişen olayları kolay tahmin edilebilir kılsa da günümüzün alışılagelmiş insan ilişkilerine yabancı kalmasından ötürü okuyucuya nefes aldırmayacak seviyede etkileyici. Anadolu yaşamını sadece Çukurova üzerinden tanımak ne kadar doğru sonuçlar doğurur bilmiyorum ama Vukuat Var; Çukurova’nın  Anadolu toplumunda ki ezen-ezilen ilişkisini pratikte birebir yansıtmayı Orhan Kemal sayesinde birinci sırada elinde tutuyor. Ezen-ezilen ilişkisinin farklı bir fraksiyonu da diyebiliriz bu hikaye için. Hikayede ezenin baskı yöntemlerinin doğurduğu acılardan daha çok kabullenilmişliğin ezilenin güncel hayatında ki psikolojik yansımalarını ve toplumsal karakterin bireysel yaşamın pratikleri tarafından nasıl şekillendiğini net bir şekilde görebiliyoruz. İnsanlar arasında ki çarpıklığın sadece bireylerin karakteristik özellikleri ve hikayenin kurgusal misyonu olmadığını, karşılarına çıkan engellerde değişen tutumları ve ters köşe kararlarında net bir şekilde kendini gösteriyor. İnsanın, var olma mücadelesinde her yol mubahtır fikri günümüz Türkiye toplumu ile romanda yaşayan toplum arasında ki en büyük bağ. Orhan Kemal; Çukurova’nın kaotik toplum yapısı ile kendi iç dünyasında kusursuz, şeffaf bir ağ kurmuş olmalı ki, okuyucuya iliklerine kadar hissedeceği bunalımı yaşatıyor.

Hikayenin en çarpıcı kısmı ‘’kadın‘’ karakterlerindeki çeşitlilik. Kadını; erkek olmadan nefes alıp vermenin mümkün olmayacağını düşünen kadın modelinden tutunda, erkeği kişisel ihtiyaçları ve hayatı daha çekilebilir hale getirebilmek için kullanan kadın modeline kadar, elle tutulur cinsten deneyimleyebilirsiniz. Günümüzde kadının toplumda ki yeri üzerine konuşulan klişeleşmiş argümanlara yeni boyut getirmek bir yana kadının var olma üzerine uyguladığı yöntemlere anarşist soluk getirecek kadın karakter yapısı taşıyor roman. Bu havayı yakalaması, erkeğin zayıflığının kadının güçlü olması ile doğru orantıda tutma fikri sayesinde canlanıyor. Elinde cinsellikten başka silahı olmayan kadın modeline eleştirel bakılması insanı tetiklese de hikayedeki toplum yapısı daha fazlasına da izin vermiyor.

Kadın, erkek, emek, pamuk tarlaları, fabrika işçileri, aşk, sarhoş naraları, baba oğul ilişkisi, kişisel dini argümanlar, çıkar ilişkileri, arkadaşlıklar…

Bütün bu meseleler romanın içinde ayrı ayrı hem psikolojik hem sosyolojik boyutta ele alınıp incelenmesi gereken konular. Toplumsal sorunların bireysel etkilerindeki çeşitliliği yaşamak ve görmek isteyenler Vukuat Var’ı kesinlikle okumalı. “Sorunları biliyoruz hani çözüm?” diye soranlara ise roman en açık dille acı çektire çektire cevap verecektir.

Orhan Kemal’in hikayeciliğini tecrübe etmek, Çukurova’nın kirli, dar sokaklarında ayyaş naralarını duymak, toplumda var olma mücadelesi veren kadının acılarını paylaşmak, ikili ilişkilerin çarpıklığına kendinizce sebepler aramak  demektir. İyi okumalar dilerim…

  • Vukuat Var
  • Hanımın Çiftliği 1
  • Yazar: Orhan Kemal
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: 20. Baskı, Mart 2014
  • Sayfa Sayısı: 410 Sayfa
  • Yayınevi: Everest Yayınları

 

Aydoğan Melih Horasan
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Bir Alacak-Verecek Meselesi

Read Next

Sevim Ak 30. Yılını Selamladı…

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *

Follow On Instagram