Wolfgang Schorlau’nun kaleme aldığı Mavi Liste – Dengler’in İlk Vakası adlı polisiye roman, Hulki Demirel’in çevirisiyle İletişim Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Wolfgang Schorlau’nun 2003 yılında kaleme aldığı Mavi Liste – Dengler’in İlk Vakası isimli polisiye roman, İletişim Yayınları tarafından dilimize kazandırıldı. 2006 yılında aralarında Almanya Polisiye Edebiyat Ödülü’nün de bulunduğu ödüller kazanan Schorlau, Mavi Listeyi politik bir incelikle kaleme almış.
Ülke siyasetinde ki dönemsel gelişmeler romanın hatlarını belirliyor. Tüm olaylarsa bu politik atmosferin etrafında şekilleniyor.
1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla beraber, Almanya’nın iki yakasındaki insanların birbirleriyle kültürel olarak nasıl yakınlaşacağı sorusunun yanında bir diğer önemli soru daha vardı. Bu iki yakanın ekonomik olarak uyumu mümkün olacak mıydı? Doğu Almanya’da yaşayan halk istihdamın bir parçası olabilecek mi? Ya da ortaya bir “işsizler ordusu” mu çıkacaktı. Bunun ortaya çıkaracağı sonuçlar “birleşen” Almanya’yı ne denli zorlayacaktı?
Pastanın paylaşımı
Doğu Almanya’ya nazaran sanayisi ve ekonomisi daha gelişmiş olan serbest piyasaya dayalı Batı Almanya’nın gözü dönmüş kapitalistleri açısından Doğu Almanya’da açığa çıkan üretim alanları, paylaşılacak bir pasta olarak ortada duruyordu. Zarar eden birçok işletmenin tekrar ayağa kaldırılması siyasetçilerinden tutun da akademisyenlerine kadar her kesimin üzerine kafa yorduğu bir konu olarak baş gösterdi.
Bir yandan RAF silahlı eylemleriyle varlık mücadelesi yürütürken, yönetenler de RAF’ın dışında başka bir konu olan “uyum” sorunsalıyla uğraşıyordu. Derin devlet faaliyetleri sürerken, Batı Almanya sermayedarları sürece müdahale ediyor ve aklıselim önerilerden ziyade kapitalistler çıkarına bir süreç örülmeye çalışılıyordu.
Dengler’in İlk Vakası; Mavi Liste
Mavi Liste – Dengler’in İlk Vakası, işte böyle bir siyasal atmosferde yaşanıyor. Kitabın kahramanı bir polis eskisi olan Georg Dengler, Almanya Federal Polis Teşkilatı’ndan (BKA) kendi isteğiyle emekli olmuş. Bir polis eskisi ve hayatını devam ettirebilmek için özel dedektiflik yapmaya karar veriyor. Yepyeni bir şehirde yepyeni bir iş kuruyor, yeni komşular ve yeni sorunlar ediniyor.
Roman, Demokratik Alman Cumhuriyeti’nin bütün KİT’lerini mülkiyetinde toplayan Treuhand adlı dev holdingin yönetim kurulu başkanı Detlef Karsten Rohwedder’in uzun namlulu bir silahla suikasta uğramasıyla başlıyor. Suikasttan hemen önce elinde mavi bir liste vardır. Ancak o listeden soruşturmanın hiçbir yerinde bahsedilmez. Mavi Liste bir şekilde “hasıraltı” olmuştur. İşte bu suikast, iyi bir iz sürücü olan ve başarılı üç tane soruşturmaya imza atan Dengler’in çözümsüz kaldığı bir vakaya dönüşüyor ve son görevi oluyor.
Dengler’in bir polis eskisi olmasının gerekçeleri var. BKA’nın işleyişinde rahatsız olduğu olaylar ve adil olmayan tutumlar Dengler’in emekliye ayrılmasına neden oluyor. Teşkilatın bazı olayların üstünü örtmeye çalıştığını düşünüyor. Üstelik elinde ipuçları varken ve olayların üzerine gidip aydınlatabilecekken, birileri onun “fren yapmasına” neden oluyor. Dengler neden ayrıldığını kendi ağzından şu şekilde açıklıyor; ”Şimdi gerçek şu. Almanya’nın en fazla aranan üç teröristini tutukladım. Münferit bir polis memuru için az buz iş değil. Ama son vakalarda içimde giderek büyüyen bir kaygı oluştu. Ancak polisin çalışma şeklinin çok iyi bilinmesi halinde işlenebilirdi bu suçlardan bazıları ve bunu gösteren yeterince ipucu vardı; ama ne zaman bu yönde araştırmalara başlasam hemen geriye çekilmem ve vazgeçmem emredildi.”
Herkes için adalet
Dengler, tüm ülkede aranan RAF militanı Greschbach’ı yakalar. Ancak Greschbach’ın üzerine işlemediği suçların yıkılmaya çalışıldığını görür. Israrla bunun yanlış bir tutum olduğunu önemli olasılıklarla destekleyerek açıklamaya çalışır. Hukuka bağlı kalınması gerektiğini düşünen Dengler, herkes için adalet isteyen bir polis eskisidir.
BKA’nın bu kadar yozlaşmasının ardından özel dedektifliğe soyunan Dengler’in hızlıca para kazanabilmesi için bir şeyler yapması gerekir. Bu nedenle gazeteye ilan verir ve telefonun başında beklemeye başlar. İşte tüm gelişmeleri bir zincirle birbirine bağlayan olay telefonun çalmasıyla başlar.
Kitabın yazarı Wolfgang Schorlau, aynı anda farklı zaman ve mekânları büyük bir ustalıkla işlemiş. RAF militanlarının tüm Almanya’yı sarsacak bir suikastın hazırlıklarını nasıl yaptıkları “resmedilmiş”. Gelişen olaylar esnasında resmi güçlerin ve derin devlet yapılanmasının konuya nasıl müdahil olduklarını iyi bir ustalıkla anlatılıyor.
Özellikle kitabın başlarında Dengler’in kadın-erkek çelişkisi üzerine geliştirdiği yaklaşıma dikkat çekmek istiyorum. Kitaba emek verenlerin affına sığınarak bu kısa alıntıyı sizinle paylaşmak istiyorum, çünkü benim gözümde kitabı değerli kılan önemli noktalardan sadece bir tanesi; “Eğer bir tiran köleyi döverek öldürürse, haklı olarak alçak bir katil olduğunu düşünürüz. Eğer bir köle bir tiranı aynı şekilde öldürürse ona sempatiyle bakarız. Toplum içinde zayıf pozisyonda bulunan biri zengin bir adamı, daha da iyisi, muktedirleri dolandırırsa yaptığını anlayışla karşılayabiliriz. Bu cürüm denge sağlayıcı bir tür adalet gibi görünebilir gözümüze. Banka soyguncusu çaldığı parayı sıradan, basit insanlarla paylaşırsa bir kahraman oluverir. Ama böyle vakalar uzun zamandır yok artık.” Bu kısa alıntıyı diyaloğun diğer kısmıyla birleştirdiğinizde Dengler’in yaklaşımını önemli bulacağınızı düşünüyorum.
Profesyonel yaşantısına basit gibi görünen işlerle başlayan Dengler, aslında siyasi bir gerçeği açığa çıkaracak olan izi sürmektedir. 1991 yılında Bangkok’tan havalanan Lauda Air’e bağlı bir uçağın düşmesiyle 213 yolcu hayatını kaybeder. Christiane Stein’in babası Paul Stein’de o uçaktadır ve öldüğü açıklanmıştır. Ancak Paul Stein kazanın duyulmasından önce kızı Christiane’yi arar ve uçağı kaçırdığını söyler. Uçağını kaçırdığı bilgisine sahip olan Christiane babasının kazada öldüğüne bir türlü inanamaz. Christiane’nin sevgilisi ise bu olayın aydınlatılması için Dengler’e başvurur.
Derin devlet, kapitalistler ve polis teşkilatı
Olayın üzerine gittikçe araştırdığı vaka daha da ilginç bir hal alır, doğrusu Dengler’de bu olayı gerçekten çözmek istemektedir. Dengler’in sürdürdüğü araştırmada düşünüş tekniği, neden-sonuç ilişkilerini sorgulayışını ilgiyle takip edeceğinizden eminim. Kim bilir belki de gerçek hayatta kendinize bu yöntemi kılavuz edinirsiniz.
Aslına bakarsanız kitap Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesine başka bir yönden ışık tutuyor. Yazar Wolfgang Schorlau’nun kitabın sonundaki kendi açıklamalarını okuduğunuzda, bu kitap için ne kadar çok uğraşıldığını ve “kafa patlatıldığını” sarih bir biçimde göreceksiniz. Emekli dedektiflerin bile bu çorbada tuzu var.
Derin devlet, kapitalistler ve polis teşkilatı arasındaki ilişkiyi gözler önüne seren bir kitap. Berlin Duvarı’nın yıkılmasından hemen sonra ortaya çıkan Almanya gerçeği, bugün birçok kapitalist ülke ile benzeştirilebilir. Derin devlet bu gün işlerliğini sürdürmüyor mu? Kapitalistler kendi çıkarları uğruna doğayı, hayatı, yaşam alanlarımızı talana devam etmiyor mu? Sizce devlet işlediği suçu, sol örgütlerin üzerine atma yöntemini kullanmıyor mu? Eğer bu sorulara cevabınız evet ise, hadi evet demeseniz bile kafanızda bir soru işareti varsa; Mavi Liste-Dengler’in İlk Vakası size gerçek bir hayatı sunacak, objektif bir dille, vicdanlı bir yaklaşımla.
Keyifli okumalar…
|
Okuma önerisi!Doğuş Sarpkaya’nın incelemesi; “Oyunbozan Polisiyelerin Yazarı: Wolfgang Schorlau“ Wolfgang Schorlau gerçeği kurgu motifine çevirip sığlaştırmak yerine, tüm çıplaklığıyla betimlemeyi tercih ediyor. |
- Kehribar Geçidi’nden Tadımlık… - 29 Kasım 2021
- Kitap Eki Dergisi 7. Sayı Çıktı! - 15 Temmuz 2020
- Kitap Eki Dergisi 15 Ocak’ta Okurlarıyla Buluşuyor - 1 Ocak 2020
FACEBOOK YORUMLARI