
Emre Kongar, bu kez “Yazarlar, Eleştiriler, Anılar” ile kendi yaşadıklarının ışığında edebiyata bakıyor.
Kimi ilmek ilmek örer yakaladığı bir fırsatı değerlendirerek, kimi harcar hiç yüksünmeden. Ören, örebilen hayatı taşır ömür boyu; diğerinin ise yapabildiği ancak nefes almaktır. Kimi çocuklukta yakalar o fırsatı, şanslıdır; kimi tırnaklarıyla söke söke gelir o aşamaya. Bundan sonrası kalıcı olmak için çalışmaktır. Yükselmek kolaysa da tutunmak o denli zordur.
Emre Kongar, o şanslılardan biri. Doğumundan bu yana elde ettiği fırsatı iyi değerlendirmiş, durmamış çalışmış ve kalıcı olmuş. Her biri onlarca (Tarihimizle Yüzleşmek, 97; Kızıma Mektuplar, 71; Hocaefendi’nin Sandukası, 21 vd.) basım yapmış 30’a yakın kitabı var, makaleleri ayrı. Bu süreçte birçok da ödül kazanmış…
Edebiyat hayattır
Edebiyat, hayatı tanımak, daha derin anlamak, altında yatanları bilmek için elimizdeki en önemli güç. Sadece betimleme değil, yorum imkanı da verdiği için belirleyici. ‘Bir simge, bir olgu iki defa gösteriliyorsa farklı bir anlamı vardır’ denir ya, o katmanları yakalayabilmek için daha çok okumak, daha çok okudukça daha çok anlamak mümkün oluyor.
Emre Kongar, bu kez “Yazarlar, Eleştiriler, Anılar” ile kendi yaşadıklarının ışığında edebiyata bakıyor. Cemil Meriç’ten Atilla İlhan’a, Halikarnas Balıkçısı’ndan Melih Cevdet’e, Bedreddin Cömert’ten Aziz Nesin’e, Elif Şafak’tan Orhan Pamuk’a dönemin ve günümüzün önemli yazarlarını irdeliyor. Anılar, yeri ve zamanı geldiğinde ‘taşı gediğine koymak’ için çok yararlı oluyor. Siz de bilirsiniz ki, aranızdaki konuşmalarda da yararlanırsınız anılardan, sohbeti koyultmak için. Kimi hüzünlü kimi gülümseten ama hepsi muhakkak bir can alıcı noktayı vurgular her bir anı, yeri geldiğinde. Karşınızdaki de unutmaz o anı ile donanan can alıcı vurguyu.
Gündemin izinde…
İnce ayrıntıları yakalayan Emre Kongar, günümüz tartışmalarına da yol gösteriyor, gündemin sıcaklığında yararı olacak. Yahya Kemal’den, “…vaktaki Padişah karşıya (Beyoğlu yakasına) gitti; İstanbul’un suyu çekildi, sanatı öldü (…) Şehrin küçük sanatları öldü (…) İstanbul İstanbul’u öldürdü” satırlarını almış. Toplumsal yaşamın, siyasi ve ekonomik gelişmelerin birbirini nasıl tetiklediğini sermiş gözler önüne. Yahya Kemal’i bulup okumamızı istemesi de bir diğer yararı. Tabii, Kongar sadece Yahya Kemal’i değil, beraberinde birçok yazarı, kitabı okumamızı öneriyor.
Bu günceldi, önemliydi; edebi polemikler değil mi… Kuşkusuz onlar da birçok ipucu barındırıyor satır aralarında.
Peygamber içine düşse…
Dinin düşünceye değil inanca hitap ettiğini söylediğini aktarıyor Yahya Kemal’in, Atatürk’le bir tartışmasında. Okur olarak -belki daha önce biliyordunuz bu anekdotu, ama belleğinizde canlandırdı işte- günümüzle bağlantısını kuruyorsunuz ister istemez. Siyasi iktidarların dini referans göstererek hayatı nasıl karanlıklara çekmek istediklerinin de kanıtı oluyor.
Yahya Kemal, bir de basının (onun deyişiyle matbuatın) durumunu seriyor gözler önüne. Sahi, günümüzdeki “havuz medyası” dediğimize nasıl da uyuyor: “Paşam, bu matbuat öyle bir lağımdır ki peygamber içine düşse bir daha kendini kurtaramaz.”
Aydınlar Dilekçesi…
Haldun Taner’de küçük burjuva eleştirisini, Orhan Veli’de şiiri ve şiirin yeniliğini, Melih Cevdet’te çok hoş yönleri ve bilinmeyen dizeleri… Yahya Kemal’in Nazım Hikmet’ten o dönemin şairlerine kadar nasıl baktığına kadar birçok anıyla birlikte bizi aydınlatıyor Kongar.
12 Eylül’de “sakalı kaptırmamak için” ayrıldığı akademik yaşamın ardından gazeteciliğe geçişi ve Aziz Nesin ile (daha öncesinde de sımsıcak anıları var, anlattığı) Aydınlar Dilekçesi çalışmalarını anlatıyor. Bu gün için bile nasıl da güçlü, nasıl da dik duruş sergilediklerini…
Satır aralarında kalan…
Bir küçük sırla bitirdiği kitabında (Hep “Da Vinci’nin şifresi” olacak değil ya, Hocaefendi’nin Sandukası’nın da şifresi var. O şifreyi veriyor. Doğal olarak okuma isteğinize yol açıyor), Hilmi Yavuz’un Orhan Pamuk aleyhtarlığı ile Adalet Ağaoğlu ve Elif Şafak çekişmesini de aktarıyor; her iki, hatta dört yazara da kendi bakışını da unutmadan.
Rahat ve derli toplu anlatımıyla Emre Kongar kolay okunuyor. Sayfaları heyecan, daha çok da merakla birbiri ardına çeviriyorsunuz… hele biraz ülke gündemi, edebiyat ve toplumsal yaşam ile ilginiz varsa, yeni bir yol açıyor önünüze.
- Yazarlar, Eleştiriler, Anılar
- Yazar: Emre Kongar
- Türü: Deneme
- Baskı Yılı: Ekim 2016
- Sayfa Sayısı: 153 Sayfa
- Yayınevi: Remzi Kitabevi
- Hayata bir de bu “pencere”den bak!… - 9 Nisan 2020
- BİTMEYEN AŞK: İSTANBUL - 7 Aralık 2019
- Türkiye’nin Çilingir Sofrası: Rakı Gastronomisi - 3 Aralık 2019
One Comment
Yazar Taylan Kara çok farklı düşünüyor.
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/taylan-kara/emre-kongardan-bir-basyapit-saka-saka-e-kongar-tipi-elestirmenlik-179155