İlkay Kanık’ın yazdığı Ayrıntı Yayınları tarafından yayınlanan Gastro Gösteri kitabı ritüel olmaktan çoktan uzaklaşmış olan yemek yeme konusunu farkındalığı çok yüksek bir bakış açısıyla ele alıyor.
‘Yemek yeme ritüeli.’ Çok güzel bir cümle bu. Çok şık. Özenle hazırlanmış bir masada, birbirinden leziz yemekler yemeye hazırlanmak gibi bir cümle. Gibisi fazla oldu. Hali hazırda öyle zaten:
Yemek yemek bir ritüeldir.
Fakat bizler doğduğumuz günden itibaren nefes alıp vermekle beraber beslenmeye de başladığımız için yemek yemeyi ritüel olarak görmeyiz, bu şekilde tanımlamayız. Karnımız acıkmıştır günde en az üç defa olduğu gibi ve ‘Acıktım’ deriz sadece, o kadar.
Uzun süredir farkında değiliz; yeme, içme, beslenme ritüellerimiz değişti artık. Yemek ritüelden çıkıp bir gösteriye dönüştü. Bu gösteri televizyonla beraber evlerimizin içine girdi. Herkes bu gösteriye dahil, herkes gurme oldu. Gitmeyi hiç düşünmediğimiz bir şehre, o yemeği o şehirde yemek için gider olduk.
Peki ‘Yemek yeme ritüeli’ bu mudur? Günde zaten üç defa otomatik olarak yaptığımız yeme eyleminin ne kadarına dahiliz?
İlkay Kanık’ın yazdığı Ayrıntı Yayınları tarafından yayınlanan Gastro Gösteri kitabı ritüel olmaktan çoktan uzaklaşmış olan yemek yeme konusunu farkındalığı çok yüksek bir bakış açısıyla ele alıyor. Kitabın içeriği, perspektifi, durduğu noktadan görmüş olduğu panoramik açı, bize şimdiye kadar gösterilenden ve öğretilenden o kadar farklı bir yorum getiriyor ki ister istemez her gün otomatik olarak yaptığınız yemek yeme meselesini düşünmeye başlıyorsunuz.
“Görmek, koklamak, dokunmak, tatmak, duymak yeme eyleminin duyusal aşamalarının hissedilmesini sağlarken bedensel hazzın da bu duyusal aşamalara eşlik etmesi ile fizyolojik sindirim gerçekleşmektedir.”
İlkay Kanık yemek yemenin insanın temel beş duyusunu nasıl da beslediğini, bu beslenme dengesinin topluma sağladığı kazanımları nasıl da etkilediğini ‘toplumsal sindirim’ tanımıyla destekliyor ki; bu kitapla ilgili bir kere daha yazacağım (Bundan sonra da birkaç kere daha yazacağıma emin olduğum) kitabın en önemli özelliği olan yeme-içme ile ilgili ‘farkındalık yaratma ‘ meselesiyle bizi bir kez daha karşı karşıya bırakıyor.
“Yemek yeme eylemi; yenilecek ürünün üretiminden hazırlanmasına, pazarlamasından, tüketimine kadar, haz alınacak, hayata anlam katacak şekilde, tarih boyunca her coğrafyada, o coğrafyanın koşullarına özgü anlamları ekmiş ve kültürler oluşturmuştur.”
Bir ürünün üretilmesi, hazırlanması, pazarlanması yani tüketilmesine kadar giden zaman diliminde olup biten ne varsa her şey yemek yemenin kendisi kadar önemli. Kanık bu önemin altını gayet belirgin bir şekilde çiziyor.
Görmek de çok önemli. Göz göre göre yemek. Özellikle her şeyin görsele dayandığı günümüz toplumunda yeme – içme eylemi insanın hayatta kalmasında için gerekli olan temel faaliyetler olarak sınıflandırıldığı gibi, işlevsel olarak da, temporal (zamansal) sembolik, sinemasal ve popüler kültür (gündelik yaşam pratikleri) açısından iletişimin temel ögeleri olarak sınıflandırılır diyor Kanık. Çünkü yemek bir gösteri artık. Çünkü artık dünyadaki ekonomik faaliyetlerin organizasyonunu bunun da en tepesinde duran yeme-içme faaliyetlerini kitle iletişim araçları yönetiyor.
Gastro Gösteri temelde yukarıda yazdıklarım temeline oturtulmuş bir kitap olmakla beraber iki bölümden oluşmakta. Birinci Bölüm: Gastro Gösteriler ile Türkiye Tarihinin Sosyolojik ve Sembolik Analizi.
Ki Kanık bu analiz başlığı altında Osmanlıdan itibaren yemek yemenin ritüellerini ele alırken Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte yemek kitapları ve modernleşme, 1940’lar ve 1950’ler, 80’ler, sonrası ve 2000’li yıllarla beraber tarihin yeni performans gösterilerinin tüm ayrıntılarını bizimle paylaşıyor.
İkinci bölümde ise Gastro Kültürel Ürünlerin Gösterileri ile tanıştırıyor bizi Kanık. Bu bölümün açılımları gerçekten merak uyandırıcı. Mesela bir Yaşar Kemal eseri olan Ağrı Dağı Efsanesi Gastro Gösteri’nin içeriğine giriyor. Ya da ‘Göç Çocuğu’ Fatih Akın Sineması’nda yemek; Pişirilen Sanat, Seyredilen Açlık… Her bir başlık birbirinden daha merak uyandırıcı.
Yemek yeme gündelik zaman diliminde artık farkında olmadan kullandığımız ve eyleme döktüğümüz temel bir yaşam aracı. Doğduğumuz günden itibaren günde üç öğün yapageldiğimiz yeme-içme edimine karşı yitirdiğimiz farkındalığı Gastro Gösteri kitabı bize yeniden kazandırıyor. Bu anlamda farkındalık yaratan Gastro Gösteri aynı zamanda bir kaynak kitap olarak kitap rafınızdaki değişmeyecek olan yerini alıyor.
Yemek hazır efendim. Afiyet olsun.
- Gastro Gösteri
- Yazar: İlkay Kanık
- Türü: Yemek
- Baskı Yılı: Ekim 2016
- Sayfa Sayısı: 158 Sayfa
- Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
- TOPRAKTA BÜYÜR, TOPRAKTA YAŞAR, TOPRAKTA ÖLÜR İNSAN - 9 Ağustos 2021
- NE TAM OLARAK SUYA, NE DE TAM OLARAK GÖKYÜZÜNE AİT: SAKARMEKE - 8 Temmuz 2021
- YÜRÜMEMİŞ İLİŞKİLERİN, HAYAL KIRIKLIKLARININ, VAZGEÇİŞLERİN VE KABULENMELERİN ÖYKÜLERİ - 20 Haziran 2021
FACEBOOK YORUMLARI