Yol Arkadaşım

Kolay okunur, anlaşılır, merak uyandıran ve bilgilendiren yazılar yer alıyor kitapta Gündüz Vassaf de keyifle anlatıyor.

Ülkemizin ana ulaşımı karayolu taşımacılığı; otobüsle gidiyoruz her nereye gideceksek. “Havayolu halkın yolu” sloganıyla geliştirilen, bana göre lüks olan uçakla yolcu taşımacılığı giderek daha bir tercih ediliyor. Otobüsteki “hemşehrim, yolculuk nereye” sorusuyla başlayan muhabbet besbelli havayolunda da var. Bir yerden bir yere çok seyahat eden Gündüz Vassaf, havaalanı beklemelerinde tuttuğu notları kitaplaştırmış.

Hayat zor, politikacılar sahtekar

Yazar, “Alanlarda uçak beklerken boş boş dolaşmak, okumaya niyetim olmayan gazeteleri okumak yerine bu mekanlara dair gözlemlerimi yazıyorum uzun zamandır” diye başlamış. Özellikle terör korkusunun da etkisiyle birkaç saat önce bulunulması gereken havaalanlarında yaşananlar gerçekten sıkıntı veriyor. Haklı olarak kültür alanları oluşturulmasını öneriyor Vassaf. Tabii, neden olmasın!

Bu açıdan bakınca, hemen bütün konuşmalar -birlikte yolculuk edenler dışında, yeni tanışanlar ve/veya sadece tanışıklıkları olanlar için- genel geçer konular üzerine. Doğal olarak en büyük kaygı da fazla bagaj ve ödenmesi gereken fahiş ücretler. Buna karşı önlemi de var Yazarın, bekleme odasını dolduran insanları yazmak. Hiç tanımadığınız, belki hatta hiç karşılaşmayacağınız insanları, yazmanızı öneriyor: “Yanınızda oturan kişiyi anlatmakla başlayın işe. Kaşını gözünü tarif edin. Çekinmeyin. Yüzünde, vücudunda dikkatinizi çeken, merakınızı uyandıran, arzularınızı kamçılayan her şeyi yazabilirsiniz. Kıyafetlerini unutmayın.” Bu, hem can sıkıntınızı giderecek hem zamanı kolayca geçirmenizi sağlayacak hem de yararlı bir iş yapmış olacaksınız. Değilse, kendisinin de sık sık yazdığı gibi güzel kadınları görüp sevişmek arzusundan kavrulabilirsiniz. Sözün politikaya gelmesi belki de sadece bizim ülkemizde yaşanıyor. Bir biz miyiz yani siyasetle bunca ilgilenen toplum? Masa başında ülkeyi kurtarmayı biliriz, ama uygulaması neredeyse hiç yok!

Hayal gücü sınırsız

Kuşkusuz Gündüz Vassaf gibi sürekli okyanus aşırı, uluslararası, kıtalar arası yolculuk yapmıyor olabilirsiniz, ama bindiğiniz dolmuşta, otobüste de aynı şeyleri yapmak/yazmak mümkün. Hayalinizde geliştirip çoğalttığınız o güzelim düşlerinizi gerçekleştiremeyebilirsiniz, ama yeni yeni hayallerle yeni yeni heyecanlar yaşayabilirsiniz. Metro istasyonlarının sanat galerileriyle yarıştığı kentlerde bile havaalanlarının ruhsuzluğunu, mimari biçimsizliğini, kasvetli ve sıkıcı oluşunu vurgulayan Vassaf’ın güzel önerileri var, giderek daha uzun zamanlar geçirdiğimiz havaalanlarının insana huzur vermesi için.

Havaalanı yazıları

Kolay okunur, anlaşılır, merak uyandıran ve bilgilendiren yazılar yer alıyor kitapta Gündüz Vassaf de keyifle anlatıyor. Sanki yaşıyormuşsunuzcasına giriyorsunuz cümlelerin içine. Hem taşıyor da sizleri farklı anlara. Mithatpaşa Stadyumunun adının İnönü’den Dolmabahçe’ye, Fiyap’tan Vodafone’a bir toplum için çok kısa sayılabilecek sürede değişmesiyle bağlantılı; ulus devletlerin de giderek çok uluslu sermaye karşısında eriyip gideceğinin göstergesi olduğunu söylüyor. Haksız sayılmaz aslında. Buna benzer birçok bilgi ve merak unsuru var yazılarında. Bir ilginç noktayı daha söyleyeyim, diğerlerini siz okuyun kitaptan. Uçakların yere konduğu an alkışlanmasından çıkıp ölülerin ardından alkış tufanına getiriyor sözü. Nedenini, niyesini, ne zaman başladığını da anlatıyor. Demem o ki, ay ışığıyla eşeğin kuyruğu arasındaki diyalektik bağlantıyı kuruyor Gündüz Vassaf. İyi bir duygu okur için.

12 Eylül’de sahte pasaportla kaçmış birinin Türkiye üzerinden geçerken uçağının İstanbul’a zorunlu inişi ve yolcuları otellere dağıtmaları ile yaşanan kaygının nasıl gizli bir sevince dönüşmesi önemli. Hayata bakışı da niteliyor. Bir de Boston’a giden uçak yerine Şam’a giden uçağa binmesi var ki, okurken bile heyecanlanıyorsunuz, çünkü savaş var orada. Kaybolan ayakkabılarının peşinde yaşadıklarına rahmet okutabilir…

Karaya çıkan ilk canlıyı biliyor musunuz? Ben Gündüz Vassaf’ın anlatısıyla öğrendim, artık hiç unutmam. Kediseverler, sakın kaçırmayın! Gündüz Vassaf’ın kronolojik olarak sıralamadığı yazılarından öğreniyoruz ki kendisinin seyahate çıkmaması için olanca maharetini gösteren kedisi 24 yaşındaymış. Belki de sahibinin uzun süreli seyahatleri daha rahat ettirdiği için onca uzun yaşamış kedicik.

Savaşın bitmesi gerek…

Savaş öyle bir şey ki, sadece savaşan tarafları kısıtlamıyor, toplumları da belirliyor. Her ne kadar bizim ülkemiz bir savaşta değilse de yaşanan terör yeterince tedirgin ediyor hepimizi. Onun için savaşın bitmesi gerek. Arkada bıraktıklarımızı ancak belki o zaman anlayabiliriz.

Kıssadan hisse…

Hayatta her şey gelebilir başınıza. Her şeyi yazmayı düşünün muhakkak. İlk anda anlamsız gibi gelse de gelecekte, o süreci aktaran güzel bir belge olabilir. Yazdıkça insanı da tanıyacaksınız, kendinizi de… Hem zaten değil mi ki, kendinizi tanıdıkça toplumu daha iyi kavrarsınız.

  • Yol Arkadaşım
  • Havaalanı Yazıları
  • Yazar: Gündüz Vassaf
  • Türü: Deneme
  • Baskı Yılı: Aralık 2016
  • Sayfa Sayısı: 203 Sayfa
  • Yayınevi: Karakarga Yayınları
Korkut Akın
Latest posts by Korkut Akın (see all)
Vinkmag ad

Read Previous

Uçuşan Etekler

Read Next

Umberto Eco ile Edebiyata Dair Bir Sohbet

One Comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *