Zaten Bir Aradayız

Zaten Herkes Bir Denizdir Doğuştan: Onur Behramoğlu’nun kitabında Fazıl Hüsnü, Leyla Erbil, Nihat Behram, Cemal Süreya, Nâzım ve diğer dostlarla buluşuyoruz.

zaten herkes bir denizdir doğuştan KİTAP KAPAĞINe büyük, ne derin bir sözdür, “Güzel insan.” Elbette boy bosla ilgili değil bunun anlamı. Fiziksel bir konu değil ama yine de somut biçimde algılanabilir. En çok yüzlerde yansır insan güzelliği. Özgürlük, merhamet, eşitlik, başkaldırı, dostluk, kardeşlik, sevda, diğerkâmlık, dayanışma… Ne kadar değer varsa insanı yücelten -ki hiçbiri para ile alınamaz- onları içinde yaşatan kişinin yüzünde yansır.

Öte yandan, yıllar geçtikçe insanı çirkinleştiren “yaşlanmak” değildir ki; yüze yakışmayan duygular yaşamaktır. İçinde öyle duygular yaşatmaktır. Nefretler, hırslar, kıskançlıklar, bencillikler, kinler, kibirler, öfkeler… Geçince de geçmiyor bunlar. Dorian Gray’in Portresi’ne de yüklenemiyor, yüzlerde kalıcı ifadelere dönüşüyor.

Onur Behramoğlu, Oscar Wilde’a gönderme yaparak vurguluyor: Yılların değil, aslında yaşanmış duyguların çizgileri yerleşiyor yüze. Güzellikler ve çirkinlikler. Birikiyor.

İşte bu nedenle, belki de hayattaki en önemli konu, güzel insanlarla bir araya gelmek. Dostlarla görüşmek, iyi insanlarla zaman geçirmek, güzel duygular yaşamak ve yaşatmak. Çok önemli.

Ne var ki, bu her zaman mümkün olamıyor. Bırakmıyorlar. Yaşlandıkça çirkinleşen yüzlerin memleketinde yaşıyoruz.

Gerçekleri görmek bile çirkinleştiriyor artık bizi. Sadece görmek. Halk düşmanlarıyla, kültür sanattan nefret edenlerle, yalancılarla çevrilmiş bir hayat yaşarken çevremize öylece bakmak, sadece bakmak; gördüklerimizin yarattığı duygular çirkinleşmemize neden oluyor.

Ama görmemek daha da büyük, en büyük çirkinliği yaratıyor. Vicdanından kaçan, gerçeklere bakmayan, insanlara aldırmayan çizgisiz yüzler! Onlar kötülük yapmadıklarını ileri sürerler. Kendilerini iyi insan sanırlar. Gerçekten inanırlar buna. Ve Brecht, onların her birine sorar:

Anladık, iyisin.

Ama neye yarıyor iyiliğin?

Sokaklarda, evlerin içinde, Diyarbakır’da, Okmeydanı’nda, çeşitli ortamlarda, çeşitli biçimlerde her gün bir güzelliği katledenler bir tarafta; bu ölümlerin önlenmesi için bir araya gelip direnenler diğer tarafta. Peki, olaylara karışmayan ama kendi kendine “oh olsun” diyen bir kişi hangi tarafta? Veya bu olayları görmeyen-aldırmayan ama kendi çevresinde “iyi insan” olan? Hatta zulme ve zorbalığa karşı içtenlikli düşünceleri bulunan ama harekete geçmeden sadece söylenen? Hayata müdahale etmemek diye bir seçenek olabilir mi, sahiden?

Belki de en çok, harekete geçmemek çirkinleştiriyordur bir kişiyi. Direnen güzel insanlarla iletişim kurmadıkça, içimize sadece insanlık düşmanlarına yönelik nefret doluyor, taşan duygular yerleşiyordur yüzümüze.

Oysa her bir güzel insan, her birimizin hayatındaki en büyük değer değil mi? Her gün bir güzelliğimizi de yitirsek, kalanları bırakamayız. Güzel anıları bırakamayız. Vazgeçemeyiz birbirimizden!

Dostlara elimizi uzatırız. Uzanan elleri tutarız. Evler, okullar, fabrikalar, yollar, meydanlar ancak böyle güzelleşir, biliriz. Hayatın anlamı birleşen ellerle yaratılır, yaratırız!

Demek ki, acıları ve çirkinlikleri görmezlikten gelmek, çirkinleşmekten başka bir işe yaramıyor. Zaten sadece sevinçleri ve güzellikleri görmek diye bir seçenek olabilir mi? Duyarlık bir bütün değil midir; en diğerkâm insanlar değil midir müziğin, romanın, şiirin güzelliğini en iyi algılayanlar?

Zaten bir gerçeği gördükten sonra, bir daha onun farkında olmadığımız zamana dönebilir miyiz?

Zaten tek başınayken “mutluluk” nedir ki, biraz güvenlik biraz da can sıkıntısından başka?

“Zaten Herkes Bir Denizdir Doğuştan”. Onur Behramoğlu’nun kitabı. Her iyi kitap güzel insanları bir araya getirmez mi?

Zaten bu satırlar, Behramoğlu’nun kitabını okurken ortaya çıkmadı mı?

Ve bu kitaptaki her bir yazı, zaten bir buluşma değil mi; Fazıl Hüsnü ile, Leyla Erbil ile, Nihat Behram, Oscar Wilde, Cemal Süreya ile, Ataol Behramoğlu, Behçet Necatigil, Nâzım ile, Nâzım ile!

Haydi gelin, Onur Behramoğlu’nu ziyaret edelim. Kapısını çalalım, kucaklaşalım, birkaç soru soralım. Söyleşelim.

Haftaya dostlar, buradayız, buluşalım.

  • Zaten Herkes Bir Denizdir Doğuştan
  • Yazar: Onur Behramoğlu
  • Yayınevi : Tekin Yayınevi
  • Sayfa Sayısı: 320
  • Baskı Yılı: 2015
Zafer Köse
Latest posts by Zafer Köse (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Josephine Tey’in en önemli romanı Zamanın Kızı

Read Next

Bir ‘Ağaçların Özel Hayatı’ masalı daha uyduralım ister misin?

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *