Önceki yıllarda Tomris Uyar’ın çevirisiyle yayımlanan F. Scott Fitzgerald’ın bitmemiş romanı geçtiğimiz ay Püren Özgören çevirisi ve “Son Patron” adıyla raflarda yerini aldı.
Amerikan yazını iki büyük savaş arasında gerçekçi eserler vermiştir. Hemingway savaş, avlanma, erkeksi meraklar üzerine yalın romanlar yazarken, Faulkner nesilleri ve kültürleri bir potada erittiği güçlü güney romanlarını Mississippi’nin tozu ve dumanı içine yerleştirdi, S. Lewis ise burjuva yaşamını ironik bir üslupla betimledi. F. Scott Fitzgerald özellikle 20’li ve 30’lu yılların panoramasını çizerek kırılgan düşler içinde yaşayanları ve trajedilerini ele aldı.
1920 yılında ‘Cennetin Bu Yanı’ adlı romanıyla adını duyuran Fitzgerald tutkulu bir aşk yaşadığı Zelda Sayre ile evlendi. Birbirlerini hem çok sevdiler hem de rakip gördüler. Alkolün su gibi tüketildiği partilerde boy gösterdiler. Fitzgerald; ‘Muhteşem Gatsby’, ‘Buruktur Gece’, ‘Uçarı Kızlar ve Filozoflar’, ‘Caz Çağı Öyküleri’, ‘Güzel ve Lanetli’ gibi romanlara imza atarak şöhreti ve zenginliği yakaladı. Yaşamını dilediği gibi, hiçbir norma uymadan, gerçek ve belki de ilk ‘flapper’ gibi yaşayan Zelda’yla birlikte bir tür eksiklik duygusu içinde alkole bağımlı bir halde tüketti.
Tıpkı kendisi gibi mutsuz olan Zelda ile ne birbirlerine derman olabildiler ne de birbirlerinden vazgeçebildiler. Çiftin bir kızları olduğunda hayatları bir süreliğine dengelenmiş olsa da bebek ilişkilerini rayına oturtmaya yetmedi. Para biriktirebilmek için 1924’te Fransa’ya taşındılar ve yedi yıl sonra geri döndüler. Zelda akli dengesini yitirdi ve hastaneye yatırıldı. Fitzgerald ise tam bir alkolikti artık ve genç yaşında sinema için senaryo yazarı olarak öldü.
Önceki yıllarda Tomris Uyar’ın çevirisiyle yayımlanan F. Scott Fitzgerald’ın bitmemiş romanı geçtiğimiz ay Püren Özgören çevirisi ve “Son Patron” adıyla raflarda yerini aldı. Roman; yazarın ölümünden bir yıl sonra yayımcısı tarafından dağınık notları bir araya getirilerek yayımlanmıştı. 1930’ların Hollywood’unu anlatan romanda Fitzgerald çok yakından tanıdığı sinema dünyasının acımasız iç yüzünü ortaya serer. Ünlü ve başarılı yapımcı Monroe Stahr’ın ümitsiz aşk hikȃyesine, sinema dünyasının ihtişamı altına gizlenmiş gerçeklere ve bu dünyanın olmazsa olmazı güç ve iktidar oyunlarına ışık tutar. “Sistem utanç verici, diye kabullendi Stahr – gaddar, ticari, esef verici. Değinmediği gerçekse, onu yaratanın bizzat kendisi olduğuydu.” ( Fitzgerald 2016: 87)
1930’da uzun ruhsal bunalımların ardından sonra şizofreni teşhisiyle hastaneye kaldırılan Zelda Fitzgerald on sekiz yıl boyunca psikolojik tedavi gördü ve 1948’de Kuzey Carolina’da bir akıl hastanesinde çıkan yangında hayatını kaybetti. Klinikte kaldığı dönemde sadece altı hafta içinde yazıp bitirdiği tek romanı ‘Save Me The Waltz’ ise Alev K. Bulut tarafından ilk kez Türkçe’ye kazandırıldı. “Son Valsi Bana Sakla” otobiyografik özellikler taşıyan bir eser. Romanda tıpkı kendisi gibi bale tutkunu genç bir kadını ele alan Zelda kendi evliliğinde yaşadığı gelgitlerin benzeri bir kurgu yaratarak baş karakter Alabama ile özdeşim kurduğunu düşünmemizi sağlar. “Seçmek, dedi Alabama, hayatta en çok sahip olmayı isteyip bedelini ödediğimiz ayrıcalıktır.” (Fitzgerald 2016: 99)
Zelda ve F. Scott Fitzgerald çifti ‘Caz Çağı’ olarak bilinen 1920’li yılların en gözde entelektüel çiftlerinden biri oldu ve her ikisi de dönemin sanat & edebiyat dünyasının önemli figürleri haline geldi. Zelda’nın uzun yıllar tedavi gördüğü şizofreni tanısı ve Scott’ın kıskançlıkları nedeniyle gelgitlerle süren evlilikleri ikisinin de yazdıklarında ve yaşamlarında önemli yer tuttu, her şeye rağmen Zelda ve Scott Caz Çağı’nın sembolü oldu.
Son Patron, F. Scott Fitzgerald, Çev: Püren Özgören, Can Yayınları, Ağustos 2016.
Son Valsi Bana Sakla, Zelda Fitzgerald, Çev: Alev. K. Bulut, Can Yayınları, Ağustos 2016.
- Marat’ın Yahut Fikret’in Ölümü - 6 Mart 2017
- Bir Ağacı Bütünüyle Görmek… - 20 Şubat 2017
- Vurulduk Ey Halkım, Unutma Bizi! - 23 Ocak 2017
FACEBOOK YORUMLARI