29 Eylül 1902 tarihinde hayatını kaybeden Zola kendinden sonraki kuşaklara ölümsüz eserler bıraktı.
Émile François Zola (2 Nisan 1840 – 29 Eylül 1902)
Fransa’da natüralizm akımının öncüsü olan ünlü bir yazardır. Zola’nın edebiyat dışındaki şöhreti ise, Dreyfus Davasında takındığı aydın tavrından kaynaklanmaktadır. 1897 yılında Fransız ordusunda Yahudi olması nedeniyle askeri yargının duyarsızlığına kurban giden yüzbaşı Dreyfus’u hükümetin bütün baskılarına rağmen savunan ve Fransa devlet başkanına hitaben “İtham Ediyorum” makalesini yayınlayan Zola, baskılardan dolayı Fransa’yı terkedip bir süre Londra’da yaşamak zorunda kaldı. Çabaları sonucunda Dreyfus Davası’nın yeniden görülüp adaletin yerini bulması sonucu yurduna döndü. Émile Zola, 1902 sonbaharında, kaldığı otelin yatak odasında duman zehirlenmesinden öldü.
“Nana”, “Germinal” ve “Meyhane” en tanınmış romanlarıdır. Tüm romanlarında,doğal ve gerçekçi bir tarzla, hayatın zorluklarından bahsedilir. Örneğin Nana adlı romanda yokluktan dolayı batağa sürüklenen bir genç kızın dramı, büyük bir gerçekçilik ve dramla anlatılır.
Thérèse Raquin ve Natüralizm
Natüralizm’in öncülerinden olan Emile Zola’nın romanı olan Thérèse Raquin de natüralizm örneğidir. Romanın baş karakteri olan Thérèse fizyolojik özellikleriyle ele alınmıştır. Romanda Thérèse yaşadığı çevrenin bir ürünü olarak görülmektedir. Yaşadığı çevre gibi ezilmiş bir yapıya sahiptir. Thérèse’in bu yapısı fizyolojik özellikleriyle kitapta şöyle anlatılmaktadır” Basık bir alnın altında dar,uzun ve çelik gibi bir burnu vardı.” Burada basık bir alın derken çevresinden gelen baskılardan ezilmiş olduğu ve çelik gibi bir burun derken de Thérèse’in güçlü kişiliği anlatılmaya çalışılmıştır. Romanda Thérèse çevresinden aldığı baskılar nedeniyle bütün duygularını içine atmıştır. Fakat bir süre sonra içgüdüsel dürtülerine dayanamayarak bütün duygularını açığa vurmuştur. Romanda Thérèse’in duygularını açığa vurması zorla beraber olduğu Camille’yi aldatıp Laurent’le beraber olmasıyla anlatılmaktadır. O zamana kadar Thérèse gerçek kişiliğini hep saklamış, karakterini baskı altına almıştır. Laurent’le olan konuşmalarında da bunu ikiyüzlü olduğunu söyleyerek dile getirmiştir. Thérèse’in şehvetli kişiliğini Afrikalı annesinden aldığı söylenmektedir. Bu da natüralizmin soya çekim özelliğine bir örnektir. Fakat Natüralizm’de de olduğu gibi romanda Thérèse yaptıklarından suçlanmamaktadır; çünkü yaptıkları onun yazgısı olarak görülmektedir.
Germinal hakkında
Germinal, genellikle Émile Zola’nın en iyi eseri ve Fransız edebiyatının en iyi romanlarından biri olarak gösterilir. Roman, 1860’larda kuzey Fransa’da, uzlaşmaya yanaşmayan maden işçilerinin şiddetli ve gerçek grev öyküsünü konu alır. Germinal’in, yüzün üzerinde ülkede orijinali ve çevirileri yayınlanmıştır. Ayrıca eser beş sinema uyarlaması ve iki televizyon yapımına ilham kaynağı olmuştur.
Germinal, Latince’de tohum, tomurcuk, filiz anlamına gelen germen sözcüğünden türemiş Fransızca bir sözcüktür, Fransız Cumhuriyetçi takviminin 7. ayı anlamına gelir.
Romanın birincil karakteri, Zola’nın 1877′ de yazdığı Meyhane (L’Assommoir) romanında da adı geçen, genç göçebe bir işçi olan Etienne Lantier, hayatını kazanmak için korkutucu bir maden şehri olan kuzey Fransa’daki Montsou’ya gelir. Önceki işi makinist şefliğinden kovulmuş olan Etienne orada kıdemli madenci Maheu ile arkadaş olur, sonrasında bu arkadaşlık ona kalacak bir yer ve madende kömür arabası iterek para kazanabileceği bir iş bulmasında yardımcı olur. Etienne çalışkan, idealist ancak narin bir genç portresi çizer. Ayrıca atalarından ona dikbaşlı, etkileyici ve içki etkisindeyken nefretten patlayabilme veya tutkulu hareket edebilme kabiliyetinin miras kaldığı inancına sahiptir. Zola kendi kuramlaştırmalarını arka planda yapmaya devam eder ve bunun bir sonucu olarak Etienne’in davranışları tamamen doğallık kazanır. Öyle ki Etienne, çokça aşırı sol görüşlü kitaplar okuyarak ve anarşist Rus göçmen işçi Souvarine –ki o da madenin dibinde hayatını kazanabilmek için Montsou’ya gelmiştir– ile sıkı dostluk kurarak sosyalist prensiplere kucak açar. Etienne’in sosyalist fikirleri basitçe algılaması ve bunun ondaki heyecan verici etkisi serinin ilk kitabı La Fortune des Rougon’daki Silveré direnişini andırır.
Bütün bunların yanında Etienne, Maheu’nün kendisi gibi madende çalışan kızı Catherine’e aşık olur ve bu durum onu Catherine’in kaba sevgilisi Chaval ile ilişkisinin içine çeker. Chaval, Zola’nın daha sonraki romanı La Terre’deki Buteau’nün prototipidir. Maden işçilerinin hayatlarındaki karmaşıklık, çektikleri ciddi sefalet ve zulüm, onların roman boyunca yaşam şartlarının daha da kötüleşmesi bunun sonucunda patlak veren romanın kırılma noktası Etienne’in liderlik ettiği grevle gözler önüne koyulur. Souvarine’in zarar vermeye yönelik, yıkıcı girişim taleplerine rağmen madencilerin ve ailelerinin kendilerini geri çeken tutumu, yoksulluklarının daha da artmasına ve dehşet verici boyutlara ulaşmasına sebep olmuş; ani bir kıvılcımla ortaya çıkan, Zola’nın bütün çıplaklığıyla ortaya döktüğü ve belleklere kazınacak şekilde tasvir ettiği kalabalık sahneleri içeren acımasız başkaldırıları, romanın grev başlangıcından itibaren o ana kadarki bütün ağır ilerleyişini bir anda tepetaklak etmiş ve akışı romanın sonuna kadar aynı hızda tutabilmiştir.
İsyancılar polis ve askerler tarafından şiddetli ve acımasızca bastırılır, bu özellikle Maheu ailesi için çok dramatik boyutlara varır. Bütün hayalleri ve umutları yok olmuş bir durumda işçiler grevden vazgeçerler ve çalışmaya geri dönerler ancak anarşist duygularına gem vuramayan Souvarine madene sabotajda bulunur, sonucunda ise içlerinde Catherine, Chaval ve Etinenne’in bulunduğu bir grup işçi madenin dibinde mahsur kalır. Bunu izleyen drama ve uzun süren kurtarma sahnesi Zola’nın en başarılı anlatımlarından biridir ve roman çok dramatik bir sonla biter.
Zola romanın sonunda sosyalist ve yenilikçi görüşlere yönelik bir umut verir. “Şimdi, nisan güneşi, toprağı ısıtıyor, vadilerden hayat fışkırıyor, tomurcuklar patlıyor, ekinler yükseliyordu. Her yandan tohumlar şişiyor, uzuyor, toprağı deliyordu. Ve arkadaşlar, tekrar tekrar, sanki yüzeye yaklaşmışlar gibi daha berrak bir şekilde vuruyorlar vuruyorlardı. İnsanlar yetişiyor, kara kin dolu bir ordu, bir asır sonraki hasada hazırlanıyor, tohumlarını patlatıyordu.”
Zola’nın ölümünden sonra Germinal, tartışmasız onun en iyi eseri olarak atfedilmiştir. Cenazesinde toplanan işçiler “Germinal! Germinal!” diye haykırdılar. O zamandan itibaren kitap, işçi sınıfını temsil eder konuma gelmiş ve Fransız madencileri kültüründe önemli bir kilometre taşı olmuştur.
Zola her zaman Germinal eserinden çokça gurur duymuştur ve çok ciddi bir şekilde muhafazakar kesimden gelen abartı eleştirileri ile sosyalist kesimden gelen işçi sınıfını kötülediği eleştirilerine karşı göğüs germiştir.
Bazı eserleri
- Nana
- Meyhane
- Bir Aşk Sayfası
- Thérèse Raquin
- Paris Yıldızı
- Germinal
- Gerçek
- Emek (2 Cilt)
- Toprak
- Rahip Mouret’nin Günahı
- Yaşama Sevinci
- Hayvanlaşan İnsan
- Paris’in Karnı
- Oyun Bitti
- Paris Yaşamı
- Netflix Türkiye mayıs programı belli oldu - 23 Nisan 2022
- Halsey’den İstanbul konseri - 23 Nisan 2022
- Sepultura Türkiye’ye geliyor - 23 Nisan 2022
FACEBOOK YORUMLARI