Hanım Koçyiğit’in kaleme aldığı Elké – Ateşle Mühürlenenler, Klaros Yayınları tarafından yayımlandı.
Kutsal kitaplarda yer almasa da mitolojide ve birçok kadim inanışta, Âdem’in ilk eşi olarak Lilith’ten bahsedilir. Özetlenecek olursa; aynı topraktan yaratılmış olmalarına rağmen Lilith’ten Âdem’e biat etmesi istenir. Kabul etmeyince cennetten sürülür ve gözden düşer.
Elké, Lilith’ten sonra cennetten kovulan varlıklardan biridir ve o da lanetlenerek yeryüzüne sürülür. O ve benzerleri cennetin Kutsanmışlar Bahçesi’nden bazı sihirleri çalarak yeryüzüne inerler. Böylelikle doğaüstü güçlere sahip olurlar. Cennetin ilahi ışığı ve güçlerinden yoksun olan Elké, bin yıllardır özgürlüğünü ve gücünü yeni doğan kız çocuklarının hayatlarına/ruhlarına borçludur. ( Mitolojide Lilith ile Elke arasında bir bağlantı yoktur. Hikâyede yer alan bir kurgudur.)
İnanışa göre Elké lanetlendikten sonra yeryüzüne mahkûm olur. Karanlık, izbe, rutubetli harabe, pis yerlerde yaşar. İstediğinde görünmez olabilen, doğaya hükmedebilen bir varlıktır. Görünmezliği giydiğinde bile yakınlarda olduğu pis nefesi ve ağırlığından anlaşılır. Elké Lohusa kadınlara musallat olur. Bin yıllardır onun elinden ölmüş kadın ve bebeklerin hikâyeleri dilden dile dolaşır. Bu inanıştan dolayı kadınların kırkı çıkana kadar, ölüm onlar için beklenen bir durumdur. Kırk gün yalnız bırakılmaz, geceleri dışarıya mecbur kalmadıkça çıkmaz, kırk gün boyunca, o evde kefen ve sıcak su hep hazır bekletilir. Hikâye farklılıklar gösterse de, ismi değişse de birçok kültürde ve coğrafyada nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelmiş bir inanıştır.
Çıkış noktası bu mitten beslenen ve kitapta konu edilen hikâye ise 1800’lü yılların ortalarından başlayıp yakın zamana kadar devam eder. Kuş uçmaz, kervan geçmez bir dağ köyünde geçen bu hikâyeye göre; genç bir gelin sabaha karşı ilk doğumunu yapmaktadır. Doğacak bebek, ailenin de ilk torunu olacaktır. Evin reisi Bedir de doğum esnasında evde kalmamak için evin arkalarında dolaşır. Yakındaki yıkıntılardan tuhaf sesler gelir kulağına. Bir kadın kendi kendine konuşmaktadır. Bir süre sonra bu seslerin bir kadına değil bir yaratığa ait olduğunu ve yaratığın doğum yapmakta olan gelininin ve doğacak torununun peşinde olduğunu öğrenince dehşete kapılır. Tanık olduğu şeyin gerçek olup olmadığına emin olamasa da, olacakları engellemeye karar verir.
Kendince söylencelerden hatırladığı ritüelleri gerçekleştirerek ailesini kurtarmaya çalışır. Ancak öngöremediği şeyler gerçekleşir ve bu yaratık hayatlarına dâhil olur. Bu yaratık, evde yaşayanların da diğer köylüler gibi efsane ve söylencelerden bildikleri Elke’dir. Elke, kendisi içinde zor geçen zorunlu misafirliğinden ve insanlar arasındaki tutsaklığından bir fırsat bularak kurtulur. Ancak bir sebepten dolayı eski güçlerini yitirmiştir. Çok geçmeden bunun müsebbibinin Bedir’in küçük kızı olduğunu anlar. Önceleri bir oyun olarak gördüğü ko Bedir ve ailesiyle hesabı kapanmayacaktır. Elke’nin intikamı bir lanet olarak ailenin peşini bırakmayarak nesilden nesile yenilenecektir. Hikâyede Elke’nin önce Bedir’le sonra küçük kızı Zöhre ve daha sonra Bedir’in torunu Halime ile kimi zaman ölümcül bir oyun, kimi zaman intikam, bazen de güç savaşına dönüşen mücadeleleri anlatılıyor. Anlatının kahramanları, Elke’nin yol açtığı felaketler dışında kendi hayatlarında yaşadıkları sorunlar ve ülkede yaşanan toplumsal olayların, yıkımların, altüst oluşların getirdiği olumsuzluklarla da mücadele etmek zorunda kalacaklardır.
Arka Kapak’tan
Bin yılların unutuşunda, kuş uçmaz kervan geçmez, zemherilerin kış masalları fısıldadığı bir dağ köyü… Ateşin başında, o eski dillerin kadim söylencelerini anlatırdı masalcı kadınlar.
Büyülenmiş gözlerinde karanlığı kovalayan alevlerin oynaştığı çocuklar, masalların gerçek olmadığı için bu kadar güzel olduğunu bilmeyecek yaştaydılar.
Kadim kültürlerde benzer karşılıkları olan ve her bir dilde farklı isimlerle bilinen Elke ve onun bin yıllar süren intikamı, o eski dağ köyünü ve ailenin peşini bırakmayarak nesilden nesle yenilenecektir.
Elke; Ateşle Mühürlenen’de, bin yılların yorgun bilgileri, şifacılık, cennetten kovulmuş melekler, doğaüstü olaylar ve karşılaşmalar, kuşaklar boyunca süren ailelerin serencamları, Türk, Kürt ve Ermeni halklarının iç içe geçmiş, dil ve din farklarının da ayıramadığı ortak kültür ve tarihleridir anlatılan.
Yolların, sürgünlerin, yoksulluğun, ayrılıkların ve ölümlerin araya girdiği bu ölümcül kovalamacaya, Elke’nin binlerce yıl öncesinden hasımları da katılacaktır.
“…Ben ki kutlu ateşten ve ışıktan gelenim… Âdem’den öncesi ve sonrası yaratılanlar şahidim olsun… Tanrının lanetlediği bütün mahlûkata and olsun ki; senin ve senden sonrakilerin ocağı huzur bulmayacak, toprağın bereket, soyun rahat yüzü görmeyecek; dirlik, düzen tatmayacak. …İşte o zaman senin kıyametin başlayacak. Sen ve zürriyetin, asla tanrı buyruğu ile ölmeyeceksiniz.”
Bu anlatı; masalından kovulan kötücül bir varlığın hikâyesidir.
|
- Netflix Türkiye mayıs programı belli oldu - 23 Nisan 2022
- Halsey’den İstanbul konseri - 23 Nisan 2022
- Sepultura Türkiye’ye geliyor - 23 Nisan 2022
FACEBOOK YORUMLARI