Büyük Buhran Nasıl Edebi Başyapıtlar Doğurdu?

Buhran’ın hikayecileri, bizim yazarlarımızın bilmediği neyi biliyordu? Yoksulluk, politika, edebiyat ve toplum hakkında 1930’ların yazarlarından neler öğrenebiliriz?

Büyük Buhran, ABD tarihindeki en vahim ve Amerikan edebiyatındaki en önemli dönemlerden biriydi.

Ekim 1929’da borsa çöktüğünde ve 1920’lerdeki büyük başarı yerini kitlesel işsizliğe bıraktığında, kriz Amerikan yazarlarını harekete geçirdi. Modernist edebi deneylerin –Ernest Hamingway, F. Scott Fitzgerald, T.S. Eliot- genel resme hakim olduğu bir on yıldan sonra yeni bir yazar grubu, ilhamı politika ve ekonomide aramaya başladı.

Komünist Parti’nin kendisini en büyük güç olarak tanıttığı sıralarda yazarlar kapitalist Amerika’yı devrimci değişikliklerin açlığında, yok olmakta olan bir topluluk olarak görüyordu. Amerika’nın en iyi yazarlarından daha önce hiç yoksul ve işçi sınıfının hayatlarıyla bu kadar ilgilenip böyle öfkeli bir siyasi dille yazan olmamıştı.

2008’de ABD, 1929’dan sonraki en şiddetli ekonomik krizini atlattı. Bunu, Buhran sırasında ülkeye yayılan problemlerin çok daha şiddetsiz bir yankısı olarak; yüksek işsizlik, ekonomik istikrarsızlık ve devletin çıkmaza girmesi takip etti.

Hikaye Anlatım Teknikleri

Gazeteci George Packer’ın “The New Yorker” için yazdığı bir makalede de belirttiği gibi, son günlerde geçirilen zor zamanlar bile aynı edebi tepkiyi uyandırmamıştır. Packer’ın 1930’ların edebiyatından teknikler ödünç almış olan kitabı “The Unwinding”, buhran dönemi başyapıtlarından geldiğimiz en yakın noktadır.

Buhran’ın hikayecileri, bizim yazarlarımızın bilmediği neyi biliyordu? Yoksulluk, politika, edebiyat ve toplum hakkında 1930’ların yazarlarından neler öğrenebiliriz?

Dört buhran klasiklerinden John Dos Passos’dan Büyük Para, Edmund Wilson’dan The American Jitters, James Agee’den Ailede Bir Ölüm ve John Steinbeck’ten Gazap Üzümleri -bahsederek nasıl hala günümüzde bizimle konuştuklarına bakacağım.

Bir finansal balonu patladıktan sonra tespit etmek her zaman büyürken tespit etmekten kolaydır. 2008’de ipotek krizi vurduğunda uzmanlar arasında durmadan yükselen ev fiyatları, dayanaksız ipotekler, hızlı çıkarlar için mülklerin devredilmesi gibi son on yılda ortaya çıkan problemleri göstermek yaygınlaştı. Bunların hepsi iflas sonrası ahlakçıları için kolay hedef haline geldi.

1929 Wall Street iflasından sonra da böyle oldu. 1920’lerde borsanın karşı konulamaz bir önem taşıdığı ve Amerika hayatının içinde olduğu bir sır değildi. Refaha doğru artan akın milyonlarca Amerikalıyı sermayeciye çevirdi ve 20’lerin kükremesini sağladı. Fitzgerald’ın 1925 başyapıtında, Jay Gatsby tarafından düzenlenen göz alıcı partilerinin masrafları her yerden bulunabilecek kolay para ile karşılanıyordu.  Ama buhran vurduğunda, 1920’ler refah döneminden çok, sonraki gün büyük bir baş ağrısı yaratacak içkili bir parti gibi gözükmeye başladı. Ve John Dos Passos’nun 1936’da -buhranın yedinci yılında- yayımlanmış olan eseri Büyük Para’dan başka hiçbir roman, Amerika’nın çöküş öncesi karanlık dönemini daha pürüzsüz bir şekilde ortaya koyamıyor.

Amerika’nın 20. yüzyıl toplum portresini oluşturan Büyük Para, Don Passos’nun biçimsel olarak devrim niteliğindeki Amerikan Üçlemesi’nin son kitabıydı. Eski dönemlerden karakterler barındırmasına rağmen Büyük Para, kendi başına da eşsiz bir eser. Başlık, kitabın buz gibi ironisini gözler önüne seriyor.  “Büyük para”, 20’lerde herkesin aradığı ve bazılarının da bulduğu bir şey iken bu kitapta Amerikan toplumunda iyi olan her şeyin uğruna feda edildiği bir altın buzağı olarak geçiyor.

Kör Yerleştirme

Dos Passos, “sadece bir hikayeci”den daha fazlası olarak okunmak istediğini belirtiyor. Büyük Para, direkt kurgusal anlatımla, tekniklerini yeni film araçlarından almış olan birkaç çeşit düz yazı arasında gidip gelir. “Haber Filmi” başlıklı bölüm gazete başlıklarının kolajları, popüler şarkıların sözleri ve basın bildirileri gibi bulunmuş kısa yazılardan oluşur. Kör yerleştirme ile Dos Passos, haber filmlerini cinayet ve dedikodu, işçi huzursuzluğu ve acele akışında okuyucunun karşısında çıkan küçük ilanların olduğu, kontrolden çıkmış bir dünya algısı yaratmak için kullandı.

“Kamera Gözü” adlı bir diğer bölümde, Don Passos dönemin temsili sahnelerini yaratmak için noktalamasız serbest şiir tekniğini kullandı. Bunlardan en ünlüsü, siyasi destekli idamları büyük yankı uyandıran Saccove ve Vanzetti adında iki anarşistin mahkemesine adanmıştı: Elektrikli sandalyeyi yapıp şalteri güzelce indirebilecek bir cellat tuttular biz iki milletiz Amerika milletimiz kanunları satın alan yabancılar tarafından ezildi.

Buna rağmen Dos Passos’un en öne çıkan vinyetleri, ünlülerin kısa biyografilerinden oluşanlardır. Bunlar açıkça çelişen iki kategoriye ayrılır: Dansçı Isadora Duncan ve sosyolog Thorstein Veblen gibi Amerika’da yoksulluk ve soyutlanma ile çatışan, köylüler tarafından değer görmeyen sürgünler olarak betimlenen sanatçılar ve entelektüeller…

Bir de özellikle Henry Ford ve William Randoloph gibi zengin iş adamları vardır. Don Passos bu insanların enerjilerini ve başarılarını takdir ederken, bir yandan onları özünde kusurlu, kişisel korkuları ve nevrozları ile toplumu zararlı bir şekilde etkileyen insanlar olarak anlatmıştır. Ford, Büyük Para’da anlatıldığına göre neredeyse trajik bir figürdür. Hikayeye eski Amerikan gelenekleri içinde bir tamirci ve mucit olarak başlayıp, onu kendi çalışanlarının nefretinden koruyan koruma ve özel dedektiflerle çevrili, paranoyak bir milyoner olarak bitirir.

Bu örneklerden yola çıkarak, Dos Passos büyük paranın aslında bir lanet olduğu fikrini savunuyor: “Ona sahip olan kimse ondan keyif alamaz.”

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

ceviriyoruz.org yayın hayatına başladı…

Read Next

Okurken elinizden bırakamayacağınız 6 spor kitabı

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *