George Saunders‘ın kaleme aldığı Arafta, insanlığın hiçbir zaman yok olmayacak korkusuna ve daimi tartışma konusuna yönelik yenilikçi, güçlü ve derinden sarsıcı bir roman.
“Bu gece ortalık sessiz, dere bile her zamankinden daha usulca akıyor gibi, sevgili kardeşim. Biraz önce ay çıktı ve mezarlığın taşlarını aydınlattı. Bir anlığına mezarlık boy boy, çeşit çeşit melekle dolmuş gibi göründü: şişman melekler, köpek boyunda melekler, atlı melekler vesaire.
Ölülerin arkadaşlığına alıştım. Orada, toprağın altında, soğuk taştan evlerinde, her biri hoş bir yoldaş oluyor bana.”
İnanç sisteminizin gerektirdiği şey ne olursa olsun, ölüm her zaman bir başlangıçtır; belki yeni bir diyarın, belki de hiçliğin. Ve ölüm “kalım”la bir arada kalınca ortaya Arafta gibi hem garip hem de vurucu bir eser çıkar.
Amerikan İç Savaşı, Amerika Birleşik Devletleri’nin (kısacık) tarihinin şüphesiz ki en büyük, en önemli olayı. Kitaplara, filmlere ve daha birçok esere ilham kaynağı olmayı başarmış, köklü bir olgu. Yıllarca sürmüş. Çok kanlı geçmiş. Ve iç savaş denilen şeyin doğası gereği, kardeş kardeşi öldürmüş. Savaşın en önemli nedeni olarak Abraham Lincon’ün başkan seçildikten sonra köleliği kaldırması gösteriliyor. On bir tane güney eyaleti, köleliğe dayalı tarım rejimlerinin sona ermesi tehlikesi yüzünden birlikten ayrılarak bağımsızlığını ilan ediyor ve savaş başlıyor.
Yaşayan en iyi öykücülerden biri; George Saunders
Savaşın konusu böyleyken böyle; ki zaten Hollywood ve başka birçok emperyalist kültür unsuru sağ olsun, bu savaşı da neredeyse en küçük ayrıntılarına kadar biliyoruz.
Arafta’nın konusu ise tüm bunlardan bağımsız. Evet, kendisine fon olarak iç savaşı seçiyor ama anlatmak istediği –ve başarıyla anlattığı– şey bundan çok başka.
Yaşayan en iyi öykücülerden biri olarak gösterilen George Saunders’ın ilk romanı Arafta, bu iç savaş sırasında oğlunu kaybeden Abraham Lincoln’ün acısına odaklanıyor. Arka planda savaş varken Saunders bambaşka bir ölüme, bambaşka bir feryada yaklaştırıyor büyütecini. Ölmek ve arada kalmakla ilgili sarsıcı, nüktedan bir deneyim sunuyor okura.
Birbirlerinden tamamen farklı karakterler etrafında dönüyor roman; kimisi serseri, kimisi ahlakçı, kimisi mağdur, kimisi mütecaviz ruhlar. Hepsinin tek ortak yönü, ölü olmaları. Ölüler; fakat gidebilmiş değiller. Arafta bekliyorlar.
Romanın en çok öne çıkan özelliği
Sonra Lincoln’ün oğlu, Lincoln’ün vicdan azabını da yanına katıp ölülerin yamacına gelince herkesi bir telaş alıyor. Hem oğlanın hem de babasının acısını dindirmek için küçük çaplı bir seferberliğe girişiyorlar. Yani kendi içlerinde bir iç savaşa…
Romanın en çok öne çıkan özelliği biçimi. Klasik bir anlatı yapısı yok; diyaloglarda tırnak işaretleri yok, dedi’ler yok, diye cevap verdi’ler yok; bir anlatıcı hiç yok. 160’tan fazla karakter var ve onlar da Yunan tragedyalarındaki gibi sırayla konuşmak suretiyle bir arada duruyor. Ve tüm bunlara rağmen ortaya yine de sapasağlam bir yapı çıkıyor. Bu garip tercih, akışı aksatmadığı gibi kitaba “yaratılmış” bir dinamizm de katıyor.
Saunders ayrıca, bu yeni türden diyalogların yanına, gerçek ve kurmaca alıntılar, gazete yorumları, kitap cümleleri vesaire de ekliyor. Böylece romanındaki (süzüle-yürüyen) hayaletlerin ayaklarını yere daha sağlam bastırıyor.
İç savaş anlatısı
Odaklandığı konu son derece spesifik olsa da Saunders bunu evrensele yaymayı başarıyor; ne de olsa, herkes bir gün ölecek. Kitap böylece bir “iç savaş anlatısı” olmaktan fazlasıyla sıyrılıyor ve çok daha derin, çok daha büyük etki bırakabilecek bir hikâyeye dönüşüyor.
Kitap, George Saunders’ın üslubuna aşina olanlar için bir sürpriz içermiyor; öykülerinden de bildiğimiz o her zamanki muzip dil, acıyla yoğrulmuş trajikomediler, illâki kaybeden karakterler ve tutunamayanlarla dolu bir hazine var ortada yine.
Arafta, insanlığın hiçbir zaman yok olmayacak korkusuna ve daimi tartışma konusuna yönelik yenilikçi, güçlü ve derinden sarsıcı bir roman. Ayrıca… günün birinde ölmeyi düşünenler için ideal bir rehber!
|
- Ölümle Kalım Arasında, Sonsuzluğun Ortasında - 23 Mart 2017
- Diskdünya Kitaplarını Okumak İçin (En Az) 10 Neden! - 28 Şubat 2017
FACEBOOK YORUMLARI