
20. yüzyıl edebiyatının en önemli yazarlarından Franz Kafka, 135 yıl önce bugün doğdu.
Gerçekçilik unsurlarını ve fantastik unsurları birleştiren eserleri tipik olarak tuhaf veya sürrealist ön yargılarla ve anlaşılmaz sosyal-bürokratik güçlerle karşı karşıya kalan izole kahramanlara sahiptir ve yabancılaşma, varoluşsal kaygı, suçluluk ve saçmalık temalarını keşfetme olarak yorumlanmıştır. “Die Verwandlung” (“Dönüşüm”), Der Process (Dava) ve Das Schloss (Şato) en bilinen eserleridir. “Kafkaesk” terimi, Kafka’nın yazdıklarındaki gibi durumları tanımlamak için üretilmiştir.
Kafka, Bohemya Krallığı’nın başkenti ve daha sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun ve günümüzdeyse Çek Cumhuriyeti’nin bir parçası olan Prag’da orta sınıf, Almanca konuşan Yahudi bir ailede dünyaya geldi. Avukatlık eğitimi aldı ve hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bir sigorta şirketinde çalıştı. Bu durum onu, boş zamanlarında yazı yazmaya sevk etti. Kafka, yaşamı boyunca babası da dahil olmak üzere gergin ve resmî bir ilişki yaşadığı ailesine ve yakın arkadaşlarına yüzlerce mektup yazdı. Birçok kez nişanlanmasına rağmen hiç evlenmedi ve 1924’te 40 yaşındayken tüberkülozdan öldü.
Kafka’nın çok az eseri yazar yaşadığı sırada yayımlandı: Betrachtung (Gözlem) ve Ein Landarzt (Bir Köy Hekimi) ile “Die Verwandlung” gibi bireysel hikâyeler, edebî dergilerde yer aldı fakat pek ilgi görmedi. Kafka; Der Process, Das Schloss ile Der Verschollene(Amerika) gibi tamamlanmamış eserlerini yok etmesi için arkadaşı Max Brod’a verdi fakat Brod, arkadaşının talimatını görmezden gelerek yazarın ölümünden sonra bunları yayımladı. Eserleri, 20. yüzyıl boyunca çok çeşitli yazarları, eleştirmenleri, sanatçıları ve filozofları etkilemeye devam etti.
Hikâyeleri
1908’de Betrachtung (Gözlem) adıyla Hyperion adlı edebiyat dergisinde yayımlanan sekiz hikâye, Kafka’nın yayımlanan en eski çalışmalarıdır. 1904’te “Beschreibung eines Kampfes” (Bir Savaşın Tasviri) hikâyesini yazdı ve 1905’te Brod’a gösterdi; Brod, yazmaya devam etmesi ve hikâyeyi Hyperion’a göndermesi konusunda Kafka’yı ikna etti. 1908’te bir fragmanını, 1909’un baharında iki bölümünü Münih’te yayımladı.
22 Eylül 1912 gecesinde “Das Urteil” (“Yargı”) adlı hikâyeyi yazdı ve Felice Bauer’a ithaf etti. Brod, ana karakter Georg Bendemann ile kurgusal nişanlısı Frieda Brandenfeld’in isminin Franz Kafka ile Felice Bauer isimleri arasındaki benzerliğe değinmiştir. Hikâye genellikle Kafka’nın dönüm noktası çalışması olarak kabul edilir. Hikâyede dominant bir baba ile oğlu arasındaki sorunlu bir ilişki ele alınmaktadır. Kafka daha sonra bu çalışmasını “”beden ve ruhun eksiksiz bir açılımı” ve “pislik ve çamurla kaplı olarak gerçek bir doğum gibi çıkan” bir hikâye olarak tanımlamıştır. Hikâye ilk olarak 1912’de Leipzig’de yayımlandı ve “Bayan Felice Bauer’a” ithaf edildi ve sonraki baskılarda “F. için” diye yazıldı.
Kafka 1912’de “Die Verwandlung” (“Dönüşüm” veya “Değişim”) hikâyesini yazdı ve 1915’te Leipzig’de yayımladı. Hikâye gezici bir pazarlamacının uyandığında kendisini korkunç bir haşarata, ungeheures Ungeziefer, dönüşmüş halde bulmasıyla başlar; Ungeziefer, istenmeyen ve kirli hayvanlar için genel bir terimdir. Eleştirmenler, çalışmayı 20. yüzyılın çığır açan kurgusal eserlerinden biri olarak görmektedir. Ayrıntılı bir işkence ve infaz makinesini işleyen “In der Strafkolonie” (“Ceza Sömürgesi”) hikâyesi Ekim 1914’te yazıldı, 1918’de revize edildi ve 1919’da Leipzig’de yayımlandı. “Ein Hungerkünstler” (“Açlık Sanatçısı”), 1924’teki Die neue Rundschau dergisinde yayınlandı ve bir kafeste günlerce aç kalarak şehrin göbeğinde gösteri yapan bir adamın hikâyesi ele alınmaktadır. Son hikâyesi olan “Josefine, die Sängerin oder Das Volk der Mäuse” (İngilizce: “Josephine the Singer, or the Mouse Folk”), bir sanatçıyla seyirci arasındaki ilişkisini işlemektedir.
Romanları
Kafka, 1912’de ilk romanını yazmaya başladı ve romanının ilk bölümü “Der Heizer” (“Ateşçi”) hikâyesini içermektedir ve bu bölüm 1913’te ayrı bir hikâye olarak yayımlandı. Kafka tamamlanmayan bu çalışmasına Der Verschollene (Kayıp Kişi) adını verdi fakat Kafka’nın ölümünden sonra Brod, 1927’de bu roman fragmanını Amerika başlığıyla yayımladı. Romanın esin kaynağı, önceki yıl Yidiş tiyatrosunun izleyicileri arasında geçirdiği zaman oldu ve bu da Kafka’nın mirasının farkında olmasını sağladı. Kafka’nın eserlerinin çoğundan daha açık bir şekilde esprili ve biraz daha gerçekçi olan roman, tuhaf durumlarda sürekli olarak kahramanı ortaya koyan baskıcı ve soyut bir sistem motifini ele almaktadır. Kafka, Amerika’ya göç etmiş akrabalarının deneyimlerindeki birçok detayı kullanır ve Kafka’nın iyimser bir son kabul ettiği tek çalışmasıdır.
1914’te Kafka, Der Process (Dava) romanını yazdı ve bu romanında uzak, erişilemez bir otorite tarafından tutuklanan, şuçunun niteliği ne kendisine ne okuyuca açıklanan ve yargılanan bir adamın öyküsünü ele aldı. Son bölümü bitirmesine rağmen Kafka romanı tamamlamadı. Nobel Ödülü sahibi ve Kafka alimi Elias Canetti’ye göre Felice, Der Process romanının konusunun merkezinde yer almaktadır ve Kafka, romanın “[Felice’nin] hikâyesi” olduğunu söylemiştir. Canetti, Kafka’nın Felice’ye yazdığı mektupları hakkındaki kitabına mektuplarla roman arasındaki ilişkinin tanınması bakımından Kafka’s Other Trial (Kafka’nın Diğer Dava’sı) adını verdi. Michiko Kakutani, The New York Times için yazdığı bir eleştiri yazısında Kafka’nın mektuplarının kurgusunun izlerini taşıdığını belirtmiş ve şunları eklemiştir: “önemsiz ayrıntılara karşı aynı gergin dikkat, değişen güç dengelerine karşı aynı paranoyak farkındalık.”
Günlüğüne göre Kafka, 11 Haziran 1914’te Das Schloss (Şato) adlı romanını çoktan planlamıştı ancak 27 Ocak 1922’ye kadar yazmaya başlamadı. Romanın protagonisti, köyü yöneten bir şatonun gizemli otoritelerine erişim sağlamak için bilinmeyen nedenlerle mücadele eden K. adında bir kadastrocudur. Kafka’nın amacı, şatonun makamlarının K. ölüm döşeğindeyken ona şunu bildirmektir: “K.’nın köyde yaşamaya dair yasal iddiası geçerli değildi ancak bazı yardımcı şartlar dikkate alınarak orada yaşamasına ve orada çalışmasına izin verilmişti”. Karanlık ve bazen gerçeküstü olan roman; yabancılaşmaya, bürokrasiye, insanın sisteme karşı durma girişimlerinin sonsuza kadar süren sıkıntılarına ve ulaşılamaz bir hedefin boş ve umutsuz arayışına odaklanır. Hartmut M. Rastalsky, tezine şunu eklemiştir: “Rüyaları gibi, metinleri kusursuz gerçekçi detayı, kahramanlar tarafında dikkatli gözlem ve muhakeme ve saçma ile birleştirir.”
Eserleri
Roman
- Dava, (1925)
- Şato, (1926)
- Kayıp, (Amerika) (1927)
Hikâye
- Değişim, (1915)
- Bir Savaşın Tasviri
- Taşrada Düğün Hazırlıkları
- Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu
- Ceza Sömürgesi (1919)
- Çin Seddi
- Bir Akademiye Rapor
Mektuplar
- Milena’ya Mektuplar
- Babaya Mektup
Günlükler
- Günlük 1-2
- Aforizmalar
- Netflix Türkiye mayıs programı belli oldu - 23 Nisan 2022
- Halsey’den İstanbul konseri - 23 Nisan 2022
- Sepultura Türkiye’ye geliyor - 23 Nisan 2022