![](https://kitapeki.com/wp-content/uploads/2018/03/23032018-Doris-Lessing-evlilikler.png)
İran doğumlu yazar Doris Lessing imzasıyla raflardaki yerini alan Evlilikler geçtiğimiz günlerde Niran Elçi’nin çevirisiyle Delidolu Yayınları tarafından yayımlandı. Kitap, yazarın “Argos’taki Kanopus Arşivleri” dizisinin ikinci kitabı. Doris Lessing’in kaleminden kağıda dökülen Evlilikler, politik bir bilimkurgu serisi olması sebebiyle oldukça önemli bir kitap.
Doris Lessing, edebiyat dünyasının en donanımlı yazarlarından bir tanesi. Lessing öncelikle annesi tarafından Katolik okuluna gönderilir ve burada gördüğü eğitim kendisine yeterli gelmez. Bunun üzerine kendisine farklı bir yol çizmeye karar verir. Doris Lessing kendi hayatına şekil verirken genç yaşında Komünist Partisi’ne üye olmaya karar verir. Hayatı boyunca çok farklı yerlerde yaşamış, farklı kültürleri tanımıştır. Roman ve öykülerinde toplumsal ve siyasal çalkantılar içinde yaşamış kişilere yer vermiştir. Kendisine çizdiği bu yolda elde ettiği hayat deneyimi eserlerine de etkili bir kaynak sağlamıştır. 70’li yılların sonunda bilimkurguya yönelen yazar felsefik yapısı sağlam, fantastik romanlar yazmıştır. Denediği türlerde son derece başarılı ve cesur işler ortaya koyan Doris Lessing, her biri birbirinden bağımsız olarak da okunabilen beş kitaplık serisi “Argosta’ki Kanopus Arşivleri”nin bir parçası olan Evlilikler kitabında doğu kültüründen; özellikle de sufizmden yoğun olarak etkilenmiştir.
Zorunlu evlilik
Doris Lessing’in Evlilik romanında öne çıkan tema zorunlu evliliktir. Yazar kitabında anaerkil bir uygarlık olan üçüncü kuşağın kraliçesi Al-lth ile ataerkil bir uygarlık olan dördüncü kuşağın kralı Ben Ata’nın evliliğini anlatıyor. Bu evlilik “Tedarikçiler” adını taşıyan bir grubun zorlamasıyla gerçekleştirilmiştir. Üçüncü ve dördüncü kuşağın arasındaki toplumsal farklılıklar, zorla yapılan bu evliliğin kendi içerisinde kimi karşıtlıklar da barındırmasına neden olur. Çünkü iki kuşağın yaşamı birbirinden çok farklıdır.
Al-lth’nin kraliçe olduğu üçüncü kuşakta dördüncü kuşağın aksine insanlar mutludur. Sınıfsız bir toplum olarak ifade edebileceğimiz üçüncü kuşak, “kimyası” gereği doğayla da barışıktır. Bu durum tüm türler arasında bir kardeşlik olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz anlamına da geliyor. Ben Ata’nın kral olduğu dördüncü kuşakta ise tamamen tersi bir yaşam şekli söz konusudur. Ataerkil bir yaşam süren bu kuşakta kadınların hiç bir hakkı yoktur. Savaştan beslenen, üretkenlikten yoksun ve barbar bir kuşaktırlar. Oldukça büyük bir orduları vardır ve düşmanlık onların temel besin kaynaklarından biri gibidir. Üretken olmamalarındaki en büyük sebep erkeklerin hepsinin asker olmasıdır. En önemli kategorinin askerlik olduğu yerde de doğal olarak yoksulluk hakimdir.
Doğurganlık
Birbirine tamamen zıt bu ikilinin çatışması zamanla tutkulu bir aşka dönüşür. Al-lth bu evlilikten hamile kalır. Fakat bu kendi kuşağının yaşamına uygun bir şekilde değil, dördüncü kuşağın geleneklerine uygun şekilde kadının rızası olmadan gerçekleşir. Al-lth gelen bir emirle çocuğunu ait olmadığı bir kuşakta bırakarak geri dönmek zorunda kalır. Zaten dördüncü kuşakta kadına yüklenen anlam sadece “doğurganlıktır”.
2007 Nobel Edebiyat ödülüne layık görülen Lessing dişil ve eril kozmik güçlerin çatışmalarına yer verdiği kitabında, cinsiyet rolleri, kadın erkek ilişkileri ve farklı yönetim biçimleri gibi konuları iç içe sorguluyor. Yazar çoğunlukla kendi yaşam tecrübelerinden yola çıkarak, Türk, Pers ve Arap toplumlarını yansıtan motiflere yer verdiği kitabında doğu ve batı kültürlerini politik bir bilimkurguyla bizlere sunuyor. Ancak bunu benzerine sık rastlamadığımız bir üslup ve olay örgüsüyle yapıyor. Farklı bir bilimkurguyla hayal gücünüzün sınırlarını zorlamak istiyorsanız “Evlilikler” tam size göre.
![]()
|
FACEBOOK YORUMLARI