İsimsiz Ada’da Yaşanan Sarsıntının Romanı

Barış İnce, Sarsıntı isimli romanını akıcı ve yalın bir dille kaleme almış. Kahramanların dünyasına da yalın duygularla yakınlaştırmak istemiş okuru.

Barış İnce’nin Sarsıntı adlı romanı Kasım ayında Can Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Barış İnce bu romanında ana kahramanın yaşantısını ve olayların yaşandığı ‘İsimsiz’ adlı adayı farklı açılardan ele alıyor. Okur anlatıcı kahramanın aktardıklarıyla dâhil oluyor bu adada yaşananlara. Bu yüzden merak ve gerilim, roman boyunca artarak devam ediyor.

Kahramanın İstanbul’da geçen öğrencilik yıllarından arkadaşlarıyla hesaplaşmalarına tanık oluyoruz. Adada bir meyhanenin sahibi olduğunu anlıyoruz kahramanımızın. Ama anlatı devam ederken kahramanın diğerleri tarafından görülmediği duyulmadığı hissi ağır basmaya başlıyor.

Araya anlatı kahramanın günlüğünden okunan bölümler girince işler iyice karışıyor. Geçmişte acı olayların yaşanmış olduğunu anlıyoruz. Ve bu olayların birbiriyle bağlantısını iyice merak etmeye başlıyoruz. Filiz’in okuduğu bu günlüklerle masada bir araya gelmiş olan ve kahramanın eski dostları olduğunu anladığımız Yiğit, Rıza ve Filiz arasındaki hesaplaşmalar, geçmişte yaşananlara ışık tutmaya başlıyor. Anlatıcı kahraman Levent’in yorumları da aradaki boşlukları doldurdukça romanın ritmi de hızlanıyor.

Böylece adadaki dini bir tarikat ve işlenen cinayetler arasındaki bağlantıyı fark eden okur Levent’in yaşadığı yabancılaşmanın temelinde yatan acı gerçekleri de algılamış oluyor.

Akıcı ve yalın bir dil

İşlenen bir cinayet hakkında Levent’in günlüğüne 4 Temmuz 2015 tarihinde yazdıklarına göz atalım:

Çok tuhaf bir gündü. Adada cinayet işlendi. Huzur için geldim, karşılaştığım manzaraya bak. Çarşıdaki “Bilen Kasap” Ramiz’i bıçakladılar. Adanın iç kısmındaki bağ evine giderken öldürmüşler, yola atmışlar cesedi. Onlardandı ama iyi biri gibiydi. Rezillikler duyulunca kopmuştu. Kendi halindeydi. Tavladaki hırsı dışında hayatta meydan okuduğu hiçbir şey yoktu. Eti çok pahalıya satmak dışında da kusuru… Şu an herkes bunu konuşuyor. Deprem bile gündem değil.” (s. 47)

Levent’in günlüğü kurguya bu şekilde dâhil olurken masada olan bitenlerden de olayların farklı yanlarını öğreniyoruz. Böylece Bulgurlular denilen tarikatın rezilliklerinin nasıl kapatılmaya çalışıldığını anlıyoruz. Böylece ada bir metafora dönüşüyor. Mafyalaşmanın, işlemeyen adalet sisteminin ve dini yaptırımların içinde sıkışıp kalmış ada halkının dünyasının ülkemizin bugünkü haliyle paralellik içerdiğini farkediyoruz.

Sonunda Levent’in gerçekleri çarpıtmak için bilinçli bir şekilde yarattığı Fırat’ı arayan arkadaşlarının yaşadığı ironi öylesine keskin bir hal alıyor ki okur Levent’in anlattıklarını yeniden yorumlamak durumunda kalıyor. Böylesine bu doruk noktası cinayetlerinde Levent’in olayları nerden izlediğinin de aydınlanmasını sağlıyor.

Barış İnce bu romanını akıcı ve yalın bir dille kaleme almış. Kahramanların dünyasına da yalın duygularla yakınlaştırmak istemiş okuru. Olayların birbirine bağlanışındaki çok katmanlı anlatı bu yalınlıkla birleşince ortaya özgün ve zevkle okunacak bir roman çıkmış. İsimsiz Ada’nın tepesindeki fener sönünce yazarın ‘canı yananlara’ adadığı romanın da sonuna gelmiş oluyoruz. Anlatı bitince siz de benim gibi ayrıntıları daha iyi anlayabilmek için yeniden okuma isteği duyabilirsiniz…

Sarsıntı
Yazar: Barış İnce
Türü: Roman
Baskı Yılı: Kasım 2018
Sayfa Sayısı: 120 Sayfa
Yayınevi: Can Yayınları

Nilüfer Kaya
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Murat S. Dural Kasım 2018 Okumaları

Read Next

Feyyaz Kayacan bütün eserleriyle Kırmızı Kedi’de

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *