Melih Cevdet Anday bana hem yazmakta hem oyunculukta hem de aşkta çok ilham veren büyük bir usta…
Oyuncu Özlem Ünaldı’nın ilk romanı Ah, Çınar Yayınları’ndan çıktı. Ah, kendinden iki yaş küçük dayısının eve gelişiyle hayatı değişen Filiz ile dayısı Erkan’ın, konuşulmayanlar nedeniyle başkalaşan hikâyesini anlatıyor… Özlem Ünaldı’yla romanı Ah’ı konuştuk.
Biz seni oyuncu biliyorduk, yazıyormuşsun da.
Çocukluk hayâlim …
Oyuncu olmanın roman karakteri yaratmaya olan katkısıyla başlayalım.
Oyunculukta, oynadığımız karakterle bir olabilmek için çeşitli alanlarda, ucundan-kıyısından, hatta bazen derinlemesine teorik bilgiye ihtiyacımız oluyor. Ama en çok da bizden oldukça yaşlı olan duygu hafızamızın sesini dilemeye… Hayattan, insanlardan, rüyalardan, ağaçlardan vs… bu içgüdüyle izlediğin her şeyi toplayıp, gizli kumbaranda biriktirmeyi yaşam biçimi haline getiren bir doğası var oyunculuğun… Oynadığım her karakter bir diğerinden farklı yürüyor, farklı konuşuyor, farklı şeyler hissediyor; her birinin hikâyesi bambaşka yani… Bütün bunların roman karakteri yaratmak için güzel yaşam parçacıkları olduğunu ben de yazarken anladım diyebilirim…
İlk romanınız Ah, bir dönem romanı, 80’lerden başlayıp 90’lara uzanıyor. Çocukluğumuz mu güzeldi, yoksa o zamanlar mı?
Çocuk aklımız, çocuk duygularımız ve çocuk düşlerimiz güzel olan bence…
Bugün Türkiye’ye baktığımızda daha mutsuz bir ülke görüyoruz. Ah çocukluğumuza olduğu kadar eski zamanlara da kaçış mı?
Kaçış değil de, hoş bir hafıza tazeleme aslında… Mutsuzluktan da mutluluktan da kaçış yok. Her zamanın kendine ait bir büyüsü ve özgün travmaları olduğunu düşünüyorum. Herkes kendi zamanında yaşıyor, bir dönemin başka bir dönemden daha iyi ya da kötü olduğuna dair hislerin, kişinin kendi yaşayışıyla alakası var. Her şey korkunç görünüyor yaşadığımız dönemde evet: Gezegenin hâli, insanlar, politika, savaşlar, utanç yoksunluğu vs… Bütün bunlar insan varlığı ‘medeni’ hayata geçtiğinden beri çeşitli kılıklarda yaşanmış, yaşanmaya da devam edecek. Tüm zamanların kendine has zorlukları ve kolaylıkları oluşu da… Biz kendi avuçlarımızdakini yaşayarak güzelleştirmekle ilgilenmeliyiz… Çocukluğumuzsa, kaçılan bir yerden ziyade hep bizimle olan yaşam çekirdeğimiz, öz benliğimiz gibi geliyor bana…
Sizi besleyen yazarlar kimlerdir?
Melih Cevdet Anday bana hem yazmakta hem oyunculukta hem de aşkta çok ilham veren büyük bir usta… Hayata veda ettiği gün hissettiğim acıyı ara sıra hatırlarım halâ, özlemek duygusu gibi… Sabahattin Âli de bir diğer aşk… Marquez, John Berger, Milan Kundera , Thomas Mann, Herman Hess, Clarissa P. Estes ve Hakan Günday da kumbarama bir sürü harikalık bırakan özel insanlar… Bahsettiklerim dışında isimler de var muhakkak; bunlar büyük aşklarım… Hatta belki okumaktan hiç de keyif almadığım kitaplardan bile bana güzel birer kelime kalmış olabilir…
Yazmanın tadını aldınız, yeni bir şey var mı? Masanızda neler var?
Yazmayı çocukluğumdan beri çok seviyordum, senin de söylediğin gibi, şimdi bir de roman yazmanın tadını duyuyorum. Çok mutluyum ve bayıldım bu tada! Bunu yeni bir yolculuğa ilk adım, güzelleştirerek büyütmek istediğim bir çiçek gibi görüyorum. Umarım böyle olur…
Yeni şeylere gelince… Ah, benim için tamam olduğunda, ona daha fazla dokunup ortalığı karıştırmamak için onu kendimden korudum. Yazma iştahım da tavanda olduğundan, hemen yeni bir hikâyeyle, yeni karakterlerle yan yana buldum kendimi; o âlemi yazıyorum şimdi… Sonunda neye dönüşür bilmiyorum; şimdilik yeni karakterlerle el ele, göz göze, onların sokaklarında yürümeye devam…
Teşekkür ederim…
|
- Özlem Ünaldı: “Güzel olan çocukluk düşlerimizdi” - 4 Kasım 2017
FACEBOOK YORUMLARI